Tayyip'in son numarası: Resmi Gazete oyunu

~ 19.08.2014, Emin ÇÖLAŞAN ~

Sevgili okuyucularım, anayasa ve yasaları böylesine fütursuzca çiğneyen bir şahıs ve onun emrindeki bir iktidar bugüne kadar hiç görülmedi.
Şimdi nedenini adım adım görelim.
Bu şahıs 10 Ağustos günü yapılan oylamada yüzde 51’le cumhurbaşkanı seçildi mi?
Seçildi.
Bu husus Yüksek Seçim Kurulu tarafından resmen açıklandı. Kendisine, Cumhurbaşkanlığı makamına ve TBMM Başkanlığı’na geçtiğimiz cuma günü resmi tebligat yapıldı.
Anayasa madde 101:
“Cumhurbaşkanı seçilenin varsa partisi ile ilişiği kesilir ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği sona erer.”
Seçildi… Bu konuda gerekli resmi açıklamalar ve tebligatlar yapıldı.
Ama gelin görün ki padişahımız efendimiz anayasayı falan takmıyor!
Partisinden, milletvekilliğinden ve dolayısıyla başbakanlıktan istifa etmiyor.
Kendisi şu anda hem seçilmiş cumhurbaşkanı, hem başbakan, hem partisinin genel başkanı ve hem de milletvekili olarak görev yapıyor.
Hukukçular isyan ediyor, “Yasa tanımazlığın ve sorumsuzluğun bu kadarı olamaz” diye yırtınıyorlar ama kim takar!

* * * *

6271 sayılı Cumhurbaşkanı Seçim Kanunu madde 20:
“Cumhurbaşkanı seçiminin kesin sonuçları, Yüksek Seçim Kurulu tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ile Cumhurbaşkanlığı makamına bildirilir, kamuoyuna ilan edilir ve Resmi Gazete’de yayınlanır.”
Bu yasayı kim çıkardı?
2012 yılında AKP iktidarı çıkardı.
Yasada öngörülen işlemler günümüzde yerine getirildi mi?
Resmi Gazete’de yayınlanması hariç evet!
Peki Resmi Gazete’de niçin yayınlanmıyor?
Çünkü Tayyip’in bütün amacı partisinin 27 Ağustos günü yapılacak kurultayına AKP milletvekili, genel başkanı ve başbakan kimliği ile katılıp yeni genel başkan seçilirken ağırlığını koymak!

* * * *

Allah Allah, bu şahıs aklını mı yitirdi, yoksa Türk Milleti ile dalga mı geçiyor? Ya da anayasayı böylesine çiğnemekten korkmuyor mu? Nasıl olur da cumhurbaşkanlığı seçimi sonuçlarını aradan geçen beş güne karşın Resmi Gazete’de yayınlatmaz?
Yanıt nedir, doğrusu bilemiyorum.
Son bir soru:
Resmi Gazete kimin, hangi makamın sorumluluğunda?
Doğrudan Başbakanlığın… Orada nelerin yayınlanacağına karar veren tek yetkili merci doğrudan başbakanlıktır.

* * * *

O halde gerçeği bir kez daha görelim ve oynanan oyunu, kurulan hukuksuzluk tezgahını yeniden özetleyelim.
Tayyip şu anda koltuğunda dört karpuz taşıdığını zannediyor!
Cumhurbaşkanlığı, başbakanlık, parti genel başkanlığı ve milletvekilliği!
Bu kadar yetki vallaha Osmanlı padişahlarında bile yoktu!
Sergilediği bu hukuksuzluk ve yasa tanımazlık günün birinde başına çok iş açacak, o da farkında ama korkusunu belli edemiyor…
Çünkü biliyor ki Yüksek Seçim Kurulu kararı Resmi Gazete’de yer aldığı anda hiçbir mazereti kalmayacak, başbakanlık, genel başkanlık ve milletvekilliğinden istifa etmiş sayılacak. O yüzden kararı Resmi Gazete’de çıkartmıyor.
Ama çıksa da çıkmasa da, “Seçilmiş cumhurbaşkanı” olduğu için partisinin kurultayında konuşma ve kulis yapması mümkün değil.
Tayyip ucu belirsiz bir yola girdi. Anayasa ve yasaları paspas gibi çiğniyor, hesap verme gününe doğru hızla yol alıyor.
Sürekli suç işliyor.
Hesap günü geldiğinde hüzünlü bir türkü söyleyecek!
Kendim ettim kendim buldum, gül gibi sararıp soldum eyvah, eyvaaah!..

Güneydoğu’da devlet var mı!

Sevgili okuyucularım, Güneydoğu ve özellikle Diyarbakır’da devletin artık olmadığını hep birlikte görüyoruz.
Birkaç gün önce Lice’deki “PKK şehitliğinde (!)” ilginç bir olay yaşandı. En büyük teröristlerden Mahsum Korkmaz’ın dev heykeli şehitliğe dikildi. Her yer PKK paçavraları ve Apo posterleriyle donatılmıştı.
Törende nutuklar atıldı ve heykel açıldı.
Şimdi düşünün, bir yerde üç metre boyunda terörist heykeli yapılıyor, devlet görmüyor.
Bu heykel şehitliğe (!) getiriliyor, tören düzenleniyor, devletin haberi yok.
Vali, kaymakam, polis, asker, jandarma nerede?
“Hop dedik lan, burası Türkiye Cumhuriyeti toprağı, siz kimin heykelini dikiyorsunuz” diye soracak kimse yok!
Genelkurmay Başkanı Necdet Bey Ankara’da Tayyip’in yanında keyif çatıyor. Diyarbakır Valisi ayakta uyuyor, ya da emir aldığı için olanları görmezden gelmek zorunda kalıyor.
Güneydoğu’da daha nice PKK şehitlikleri (!) var.
Biz bu terör mücadelesinde tam yedi bin askerimizi ve polisimizi şehit vermiş bir ülkeyiz.
Hükümet bu olanları görmezden geliyor çünkü amacı belli… Er veya geç Apo’yu tahliye edecek, Türkiye’yi bölecek.
Ya Genelkurmay nerede, asker nasıl sindirildi?
Ayıptır yahu!..
Bizim bir ordumuz vardı, güvenirdik.
Biz yıllardır o orduyu arıyoruz, kaybolup gitti… Bulamıyoruz!

* * * *

Güneydoğu’da işler bu kadarla da bitmiyor. Diyarbakır’ın Kürtçü belediyesi birkaç gün önce aldığı kararla kentin en büyük meydanına Şeyh Sait Meydanı adını verdi.
Bu herif gerçek bir haindir. Genç Cumhuriyet rejimi 1925 yılında binbir güçlükle boğuşurken Kürtçü ve şeriatçı Şeyh Sait Güneydoğu’da isyan etti, il ve ilçe merkezlerini ele geçirdi.
Atatürk “Büyük Nutuk”ta bu iğrenç olayı nefretle anlatır.
Devlet bu herifi yakalamak için çok çaba harcadı. En sonunda yakalandı ve Diyarbakır İstiklal Mahkemesi kararıyla -suç ortaklarıyla birlikte- idam edildi. Utanmazlığa bakın ki, meydana bu hain İngiliz ajanının adı veriliyor.

* * * *

Dün haber ve fotoğrafları ortaya saçıldı. Diyarbakır’da PKK’nın gençlik kolları yüzlerinde maskeler ve ellerinde tabancalarla çeşitli işyerlerine baskın yapıp uyuşturucu aramışlar! Bazı vatandaşları dövmüşler, gözaltına almışlar ve bu olay saatlerce sürmüş.
Vali nerede?.. Yine yok!
Polis nerede?.. Yine yok!
Güneydoğu elden çıktı, devlet PKK’nın esiri oldu. Ne uğruna?
“Aman Kürtleri kızdırmayalım, yaptıklarına göz yumalım ki oylarını Tayyip’e versinler” uğruna!

 

sözcü

Emin ÇÖLAŞAN | Tüm Yazıları
Hits: 1203