Türkiye ve Mısır Dersleri

~ 05.02.2011, Ataol BEHRAMOĞLU ~

Tunus taki halk ayaklanması ülkemizde Mısır daki ayaklanma kadar yankı bulmadı.

Bunun başlıca nedeni Mısır’ın hem tarih hem coğrafya bakımından ülkemize daha yakınlığı olabilir.

Kavalalı Mehmet Ali Paşa hanedanının Mısır’ı Osmanlı’dan koparması liseli yıllarımızdan bu yana zihinlerimizde bir travma olarak durmaktadır.

Bence ne Osmanlı ne Türkiye tarihi Kavalalı olgusuyla tam olarak hesaplaşıp onu tarihte yerli yerine oturtabilmiş değil.

Bu Paşa, Osmanlı’ya neden isyan etti. Hain mi yoksa kahraman mıdır?

Bunları yazarken Kavala’daki Mehmet Ali Paşa Anıtı’nı anımsadım.

Yunan tarihi Kavalalı’yı Kavalalı olduğundan mı yoksa Osmanlı’ya isyan ettiği için mi kahraman olarak görüyor?

***

Mısır, üzerinde pek çok krallık ve devlet kurulmuş birkaç bin yıllık tarihe sahip bir ülke.

Bu, bizim Anadolu’daki yaklaşık bin yıllık hikâyemize göre çok daha köklü bir tarih…

Buna karşılık 1517’de başlayan Osmanlı egemenliği 400 yıl kadar sürebilmiş…

1914-1922 yıllarında Osmanlı egemenliğinin sona ermesiyle Mısır’da başlayan krallık yönetimi, 1953’te (bizde cumhuriyetin kuruluşundan otuz yıl sonra) askerlerin ilan ettiği cumhuriyete kadar devam ediyor…

Mısır Cumhuriyeti diye adlandırılan yönetim biçimi ise, esas olarak, günümüze kadar süregelen tek adam yönetimleridir…

Bütün bu olgularla birlikte düşünüldüğünde, Mısır (ve Tunus’taki) halk ayaklanmalarından, Türkiye bakımından nasıl bir çıkarsama yapılabilir?..

***

Türkiye yakın zamanlara kadar Batı Avrupa ülkeleriyle ölçülnürdü.

Şimdilerde Ortadoğu’da, Afrika’da olup bitenlerden kendimize örnek çıkarır olduk.

Mısır ve Tunus’taki ayaklanmaları irdeleyen kimi konuşmacı ve yazarlar, bizdeki iktidar partisinin liderine, gelinim sen anla dercesine, tek adamlık hevesinden ve bu yöndeki zorlamalardan vazgeçmezsen senin sonun da oralardaki diktatörlerinkine benzer demeye getiriyorlar…

Bizdeki tek adam heveslisi bu dokundurmaları üstüne alınmadığı gibi Mısır’daki tek adama demokrasi öğüdü vermeye yelteniyor.

Bu çok ilginç bir Türkiye fotoğrafıdır.

Monarşiye son vererek cumhuriyet kuran ve bir zaman sonra da çok partili demokratik sisteme geçen Türkiye, şimdilerde iki partili bir sisteme ve başkanlık yönetimine özendirilmek isteniyor…

Bir başka deyişle, monarşiye son verilerek cumhuriyetin kurulduğu, sonrasında da o dönemin zorunlu ve ilerici tek adamlığından çoğulcu demokratik sisteme geçilmesinin başarıldığı ülkemize, şimdi tarihin makarası tersine çevrilerek ya da dürbüne tersinden bakılırcasına, Tunus’ta ve Mısır’daki halk ayaklanmalarıyla sarsılıp yıkılmakta olan tek adam yönetimlerinin çok daha gerici ve demokrasi karşıtı bir benzeri dayatılmaya çalışılıyor…

Bunun gerçekleştirildiğini varsayarak tarihin tekerleğini bu kez ileriye çevirdiğimizde ya da dürbünü doğru tarafıyla geleceğe yönelttiğimizde ise, Tunus’ta ve Mısır’da bugün yaşanmakta olanların benzeriyle yıllar sonra kendi ülkemizde karşılaşacağımızı görebiliyoruz…

***

Sözcüğün tam anlamıyla anakronizm(tarihe aykırılık, tarih bakımından terslik, çağdışılık, çağa uymazlık) demek olan bu saçma durum şöyle de ifade edilebilir:

Yakın geçmişinde Tunus’a, Mısır’a örnek oluşturmuş Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceğinde olabileceklere, şimdi bu ülkelerde yaşanmakta olanlar olası örnek oluşturuyor…

Yukarıdaki cümlenin güç anlaşılır karışıklığının farkındayım…

Ne yapalım ki durumun kendisi böylesine karışık…

Türkiye bu saçma, kapkara gelecek senaryosunu hak etmekte midir?

(Cumhuriyet 05.02.2011)

Ataol BEHRAMOĞLU | Tüm Yazıları
Hits: 3215