Haşim Kılıç'ın konuşmasının şifreleri

~ 26.04.2014, MEHMET ALİ GÜLLER ~

Tablo yalın haliyle şöyledir: Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Yüce Divan salonunda yapılan Anayasa Mahkemesi’nin kuruluşunun 52. yıldönümü töreninde, Başbakan Erdoğan’ın karşısında onun sözlerini ve uygulamasını açık açık ve sert bir üslupla hedef aldı.

Erdoğan, bu sert çıkış karşısında kokteyle katılmadı ve salonu terk etti.

O andan itibaren, Haşim Kılıç’ın kılıcı çektiği, Erdoğan’a hukuk dersi verdiği gibi yorumlar yapıldı.

Erdoğan iyice yalnızlaşıyor

Kuşkusuz doğrudur ama tablonun bütününde daha da önemli anlamlar vardır.

Gelin Haşim Kılıç’ın konuşmasının şifrelerini çözerek, o anlamları bulmaya çalışalım:

1) Erdoğan, sistem içerisinde yalnızlaşmıştır. 12 yıldır Erdoğan cephesinde yer alan, kapatma davasında AKP’ye sahip çıkan, Erdoğan yasalarının Anayasa’ya aykırılığına gözlerini kapatan Haşim Kılıç, Erdoğan’ın karşısındadır.

2) Erdoğan’ın rejim inşası öyle bir noktaya gelmiştir ki, uzun yıllardır hukukçu olmadığı için eleştirilen Haşim Kılıç bile, Erdoğan’a hukuk dersi vermek durumunda kalmıştır.

3) Kılıç’ın sert açıklaması ve hukuka vurgusu, AKP’nin gönderdiği yasaların Çankaya’dan geçse bile Anayasa Mahkemesi’ne takılacağını göstermektedir.

Sistemin tepesinde yarılma

4) Haşim Kılıç’ın çıkışı, kuşkusuz Cumhurbaşkanlığı seçimiyle de ilgilidir.

Haşim Kılıç’ın Çankaya savaşında Abdullah Gül ve Cemaat’le aynı cephede olacağı anlaşılmaktadır.

Bu tablonun üç anlamı vardır:

a) Sistem tıkanmıştır ve çözüm üretememektedir.

b) Sistemin tepesi yarılmış, sistemin tepesindekiler bölünmüştür.

c) Çelişme sistem ile halk ve milli kuvvetler arasındadır.

Hangi strateji? Hangi taktik?

Artık mesele, sistemle halk ve milli kuvvetler arasındaki çelişmenin nasıl çözüleceğidir.

Bu çelişme ve çatışmada halkın ilerici örgütleri ve Türkiye’nin milli kuvvetleri şu strateji ve taktiği izlemelidir:

A) Stratejik düzlem:

1) Erdoğan ile karşıtları arasındaki mücadele, sistem içi mücadeledir ve Türkiye’nin milli kuvvetleri taraflardan birini tutamaz.

2) Sistemin tepesindekilerin çelişmesini çözmek, Türkiye’nin milli kuvvetlerinin işi değildir. Sistem içi çelişmenin çözülmesi değil, sürmesi halkın yararınadır. Sistem içi çelişme sürdükçe taraflar birbirini zayıflatacaktır.

3) Erdoğan’ın karşıtlarına açtığı savaşta Erdoğan’la birlikte olmak, taktiklerle düzeltilemeyecek stratejik bir hatadır!

B) Taktik düzlem:

4) Türkiye’nin milli kuvvetleri, Erdoğan ile karşıtları arasındaki çatışmadan yararlanmalıdır. İki tarafın çatışması ve güç kaybetmesi, son tahlilde halkın ve Türkiye’nin yararınadır.

5) Ancak okları daha çok, taraflardan iktidar olana doğrultmak gerekir. Zira iktidar olan zayıfladıkça, varlığı onunla anlamlı olan karşıtı da zayıflayacaktır. Ama karşıtı zayıfladığında Erdoğan zayıflamayacak, tersine güçlenecektir.

6) Türkiye’nin milli kuvvetleri, karşıtlarıyla mücadelesinde Erdoğan’ı tahkim eden politikalardan uzak durmalıdır. Zira Erdoğan durumunu sağlamlaştırdığında, yeniden “eski” düşmanlarına ve bu kez daha sert yönelecektir.

7) Erdoğan’ın kendi rejimini inşa etmek ve bir istihbarat devleti kurmak için çıkardığı yasalara, sırf Cemaat’i hedef alıyor diye sessiz kalmak büyük yanlıştır. Zira o istihbarat devleti, esas olarak sistem dışı kuvvetleri, yani halkın ilerici örgütlerini ve Türkiye’nin milli kuvvetlerini hedef alacaktır.

8) Erdoğan’ın bu yasalarına karşı iç çelişmeleri nedeniyle sistem içinden bir barikat çıktığında, okları Erdoğan yerine o barikata yönlendirmek, son tahlilde Erdoğan’a yarayacaktır.

 

Aydınlık

MEHMET ALİ GÜLLER | Tüm Yazıları
Hits: 2668