Tunus, Türkiye'yi esinleyebilir mi?

Tunus, Ulusal Kurucu Meclis (UMC) tarafından kabul edilen yeni Anayasa ile, geçiş dönemini büyük ölçüde tamamladı.

UMC üyeleri, 26 Ocak akşamı, metnin tümü üzerinden yapılan son oylamada gerekli olan 2/3 çoğunluğu da aşarak, 12'ye karşı 200 oyla, yeni Anayasa’yı onayladı.

Yeni Anayasa’yı, devrimin başarısını gösteren önemli bir kanıt olarak niteleyen UMC Başkanı Mustafa bin Cafer, “ Bütün Tunuslular bu Anayasa’da buluşuyor; Anayasa, kazanımlarımızı koruyor ve demokratik devletin temellerini atıyor", diyor.

Arap coğrafyasında örnek ülke oldu

İslamcı Ennahda Partisi'nin Genel Başkanı Raşid el-Gannuşi’ye göre, "Yeni Anayasa, Tunus’u Arap coğrafyasında örnek bir ülke konumuna getirdi (…) Tunus’un yeni anayasa ile girdiği süreç, devrimin yaşandığı diğer Arap ülkelerini olumlu olarak etkileyecektir…"

Tunus Anayasası, toplumun bütün kesimlerinin desteğini alması açısından, sadece Arap Baharı’nın yaşandığı ülkeler açısından değil, Türkiye açısından da önem taşıyor.

Uzlaşma yeteneği ve sivil toplumun gücü

Ortaya konan gerçek bir uzlaşma kapasitesi” (Jean-Philippe Bras) ve “sivil toplumun ağırlığını koyması” (Ferhat Horchani) arasında doğrudan ilişki var. Anayasa Hukuku Tunus Derneği Başkanı Prof. Horchani’ye göre, “Tunus Genel İşçi Birliği (UGTT), uzlaştırıcı işlevin ötesinde belirleyici bir rol oynadı. UGTT, partönerleri işveren, insan hakları ligi ve barolarla birlikte, siyasal partiler arasında diyalogu, -Anayasa metni üzerindeki diyalog dahil olmak üzere- empoze etmeyi başardı. Kadın-erkek eşitliği ve yargı bağımsızlığı gibi en yakıcı sorunlar, sivil toplumun baskısı altında yeniden yazıldı. Kilitlenmiş görünen sorunlara çözümler her zaman bulundu”.

Uluslararası NGO’lar ve örgütler başta gelmek üzere, adeta “Dünya’nın bakışı” altında, Anayasa’nın 146 maddesi üzerinde 20 gün süren parlamenter tartışmanın sonucu olarak ortaya çıkan nihai metin, “tamamen kabul edilebilir” ve “hatta bölge ülkelerinin anayasalarına göre çok iyi bir metin”: “Anayasa, hak ve özgürlükler alanında asgari güvenceleri içeriyor. Kuşkusuz, söz konusu olan bir uzlaşma metnidir; uygulamaya ilişkin yorumu görmek gerekir. Özellikle, inanç ve vicdan özgürlüğü konusundaki ilerlemeler kayda değer: dinini değiştirme hakkına sahip olmak veya din dışı kalma hakkı, Müslüman bir ülke için tamamen devrimci bir özelliktir” (Horchani).

Siyasal İslam ve özgürlüğü

«Siyasal İslam her yerde zor durumda, Ennahda, Mısır’ın durumundan ders çıkardı. Parti, yalnız başına yönetemeyeceğini anladı», diyor Hasni Abidi, Arap Dünyası ve Akdeniz İnceleme ve Araştırma Merkezi Müdürü.

Anayasa’nın kabul edilmesi ve Hükümet’in gidişiyle, İslamcılar, siyasal felçten çıkışa katkı sağladı.

Anayasa md. 6’ya göre, Devlet, dinin bekçisidir. O, inanç ve vicdan özgürlüğünü, ibadetin serbestçe yapılmasını sağlar ve, camilerin ve ibadet yerlerinin siyasete alet edilmesine karşı tarafsızlığını güvence altına alır. Devlet, hoşgörü ve mutedil değerleri yaymakla, kutsal olan şeyleri korumakla ve onlara zarar verilmesini önlemekle yükümlüdür.

Türkiye: nereden nereye?

Yasemin Devrimi”ni izleyen haftalarda, Venedik Komisyonu olarak Tunus ziyaretimizde olduğu gibi sonraki seyahatlerim sırasında en çok gündeme gelen konu, “Türkiye modeli” idi; üç yıl sonra ise, tam tersine, “Türkiye, Tunus’tan esinlenebilir mi?” sorusu öne çıktı. Şimdilik, Tunus’tan çıkarılması gereken iki derse dikkat çekmekle yetineceğim:

-AK Parti kurmaylarının, açıktan veya örtülü -heyetler göndererek- Ennahda’yı etkileme çabaları boşa çıktı. Ennahda, toplumun diğer kesimleriyle uzlaştı veya uzlaşmak zorunda kaldı: “Tunuslu İslamcılar, yaşarkalmalarının ulusal bir uzlaşmaya bağlı olduğunu anlama yeteneğini ortaya koydu” (İyed Dahmani, Cumhuriyet Partisi vekili). AKP ise, koalisyon hükümetlerini kötüleme söylemini ve muhalefete tepeden bakan tavrını hep canlı tuttu. Şimdi ise, demokratik ve hukuki olmayan bir ittifakın ağır bedelinden kurtulma çabası içinde…

- Sivil toplum örgütleri (STÖ), yeni anayasa yolunda çok emek harcadı; ama, enerjilerini TBMM üzerinde baskı yolunda birleştiremedi. Anayasa Uzlaşma Komisyonu, onca emeğe adeta ihanet ederek bir anda ve sessizce dağılıverdi.

Sonuç olarak; demokrasi adına Cumhuriyet kazanımları ile sürekli kavga eden AKP, ülkeyi, batılı siyasal rejimlere yabancılaştırdı. Eğer Tunus’tan da ders alamaz ise, Türkiye’yi, “İslam ve demokrasi”nin bağdaşmazlığını kanıtlayan başlıca ülke konumuna düşürebilir. Bu nedenle, STÖ’ler daha uyanık ola!

Prof. Dr. İbrahim Ö. KABOĞLU | Tüm Yazıları
Hits: 1900