Sağcılaşmak üzerine...

~ 16.12.2013, Kemal OKUYAN ~

“Sağ-sol ayrımı önemini yitirmiştir” 1990’ların popüler sözüydü. “İdeolojiler öldü”den daha fazla bir şeydi bu, meydan okumaydı, ideolojilere değil sola, sol ideolojiye savaş ilan ediliyordu. “Sağ-sol ayrımı kalmadı” derken “sol bitti” denmek isteniyordu.

“İşçinin sağcısı-solcusu olmaz” önermesi tam da bu noktada telaffuz edilmeye başlandı. İşçi sınıfının birliğini sağlamanın “ideolojik” içeriği olmadığı anlamına gelen bu düşünce, sol değerlere karşı yürütülen saldırılar karşısında emek cephesinin savunmasız bırakılmasını kabullenmek anlamına geliyordu. “Sol bitti”ye utangaç bir onaydı bu.

Liberalizm ise, “ideolojiler bitti”ye, uzlaşma kültürüyle katkı koydu. Sağ ve sol varolmaya devam edebilirdi ama birbirlerine benzemelerinde, birbirlerine dönük önyargıları terk etmelerinde, birbirlerinden öğrenmelerinde yarar vardı! Görüldü ki, sağın soldan anladığı, ya onu yok etmek ya da onun değerlerini, sembollerini kirletmekti. Sol ise sağa öykünmeyi marifet sandı, sağ kendisini yok etmek istedikçe geriledi, savunmaya çekildi ve sağa yaranmanın yollarını aradı.

Bugün ise, sol adına konuşanlar, “ben soldayım” diyenler arasında “sağcılaşmadan başarılı olamayız” anlayışı giderek yaygınlaşıyor. Bunların arasında çoktan sağcılaşanlar olduğu gibi, geçici olarak sağcılaştıktan sonra gerçek kimliğini açık etme fantazisi yaşayanlar da mevcut. Tam bir hayal. İlkeler ve program elbette somut duruma göre değişebilir, esnetilebilir. Ancak siyaset asgari süreklilik gerektirir. Toplumsal dinamikler ideolojik ve siyasal açıdan kesintisiz bir biçimde dönüşür ve dönüştürür. Belli bir zaman dilimini, toplumsal dinamiklere ya da seçim uğrağına hakim olmak için sağcılaşarak geçirmek, solun topyekun kaybetmesinden başka bir anlam taşımaz.

Bu nedenle… Sol, hâlâ pozitif bir anlama sahipken, hâlâ birçok kesim kendini solda görüyorken, solun evrensel ilkelerini ve bu ilkelerin bugünkü Türkiye’deki karşılığını savunan kapsayıcı bir hareketi yaratmanın tam zamanıdır.

Sağ tükenmiştir. Tükenen bir sağa yanaşmak ancak ahmakların işi olabilir.

Sağın etkilediği geniş kesimleri ancak ve ancak kendisine güvenen bir sol etkileyebilir. Hep söylenir, aslı varken taklidine kim inanır ki?

Kendimiz inanır mıyız?

Bilelim ki, sola sağcılaşmayı önerenler ve buna önayak olanlar sağcıdır. Bu oyun sabırsız reflekslerle değil ama acil önlemlerle çözülmelidir. Çözüm için araçlar ortaya konmalıdır.

Solun sağ karşısında havlu atmasını öneren her düşünceye, 1980’den bu yana Türkiye’de sürmekte olan sağcılaşma sürecine karşı bayrak açılmalıdır.

Dün kuruluşu heyecanlı ve olgun bir toplantıyla gerçekleşen Sol Cephe’nin bu bayrağı dosta düşmana göstereceğini umuyorum.

Kemal OKUYAN | Tüm Yazıları
Hits: 1125