Kentsoyluları ne yapmalı?

~ 13.12.2013, Kemal OKUYAN ~

Kapitalist toplumlarda egemen sınıfa burjuvazi de diyoruz. Kentsoylu tam da karşılığı…

Sermaye sınıfı, yüzyıllar öncesinde toplumsal ilişkilerin yenilenmesine, feodal ahmaklıktan çıkılmasına, kamusal kültür ve alanların belirmesine öncülük etti. O zaman da sömürücü sınıftı ama ilerici bir tarihsel misyon üstlenmişti.

Kent kültürü de, adı üzerinde burjuvaların “ekonomik hırsları”na ve yaşam tarzlarına paralel bir biçimde gelişti.

Öte yandan kapitalistlerin varlıklarını borçlu olduğu işçi sınıfı da aynı kent yaşamına dahil oluyor, zaman içinde işçi sınıfı hem yoksulluğu ve ızdırabıyla hem de mücadele ve dayanışma alışkanlıklarıyla kentlerde iz bırakmaya başlıyordu.

Sömürücü sermaye sınıfına, yani üretim araçlarına el koyan azınlığa “kentsoylu”; burjuva denmeye devam edildi.

Sınıf mücadeleleri yükseldi, burjuvazi iktidarını korumak için her yola başvurdu. Baskı, şiddet, yalan, ikiyüzlülük, şantaj, rüşvet, savaş…
Emek ile sermayenin kavgasının ana mekanı da kentlerdi. Burjuvalar, kentleri hem kâr maksimizasyonu hem de bu kavganın ihtiyaçları doğrultusunda şekillendirmeye çalışırken, çoğunluk olan karıncaların, emekçi halkın etkisini büsbütün ortadan kaldıramadılar.

Sonra kapitalizm insanlık için sadece ve sadece yıkım haline geldi.

Kentleri, kent kültürünü de tahrip etmeye başladılar. Kentsoylular!

Eskiden Çetin Altan hemen her yazısına “bizde de burjuva yok ki” derdi, rafine sermayedarlara öykünerek… Akademide bile yankı buldu, “Türkiye’dekilere burjuva denmez” iddiası.

Bülent Eczacıbaşı, Rahmi Koç gibilerini mutlaka ayırıyorlardı, “burjuva” sözcüğünün hakkını verdikleri için beğeniyorlardı da…

Oysa, sermaye, yani kentsoylular, yani burjuvalar insanı, insanın bütün kazanımlarını, cumhuriyeti yok ettikleri gibi, kentleri de yok ediyordu. Rafinesi, soylusu, gelişkini filan yoktu. Barbarlık kolektifti, anonimdi egemen sınıf için.

Saltanatlarının sürmesi için, barbarlaştıkça barbarlaştılar, mutasyona uğradılar…

Geçenlerde yaptığı bir açıklama ile gündeme gelen armatör Bilal Erdoğan bu anlamda sınıfının en çağdaş örneklerindendir. Halk dilinde hak ettiği ve iki gündür ortalıkta dolanan sıfatlar bir yana, bilimsel literatüre göre burjuvadır, kapitalisttir.

Ama terminolojide değişiklik şart olmuştur.

Artık kentlerin, kent kültürünün sahibi emekçilerdir. Sermaye sınıfına asırlardır yakıştırılan “kentsoylu” payesi, derhal geri alınmalıdır. Kavganın merkezi kentlerdir. Kentler ve iktidar soysuz kentlilerden, kentsoysuzlarından kurtarılmalıdır.

Bu, aynı zamanda işçi sınıfı siyasetinin, solun, sosyalizmin kentli karakter kazanmasını engelleyen her tür gerilikten kurtulması için çağrıdır.
Türkiye’nin yoksul köylülüğü hızla kentlileşirken, solun ideololojide ve siyasette kenltlileşememesi anlaşılır bir durum olamaz.

Bugün kentsoylu sıfatını hak eden sınıf, çok açık bir biçimde proletaryadır.

Kemal OKUYAN | Tüm Yazıları
Hits: 1121