Seçimlerde tarafsızlık kandırmaca mı?

~ 07.12.2013, Ömer Faruk EMİNAĞAOĞLU ~

Ömer Faruk Eminağaoğlu

YSK tüm kararlarında, geçici köy koruculuğunun seçim hukuku yönünden memur kavramı içinde kalmadığını vurgulamıştır. Bu nedenle de görevlerinden çekilmeden genel veya yerel seçimlerde aday olabileceklerini ifade etmiştir. YSK geçici köy korucuları hakkında aynı vurguyu 2014 yerel seçimleri için aldığı kararda da yapmasına rağmen, bu sefer önceki kararlarının aksine bu seçimlerde aday olacak geçici köy korucuların, görevlerinden çekilmeleri gerektiğini belirtmiştir.

Geçici köy koruculuğu sistemiyle ilgili tartışmalara girmeden ve ancak bu kurumun bir an önce kaldırılması gerektiğini belirterek, YSK’nın bu son kararının sonuç olarak doğru olduğunu ifade edelim. Köy koruculuğu söz konusu olunca demokrasi dersi vermeye çalışan YSK, keşke bu derse biraz daha çalışsa...

***

Milletvekili seçimlerinde adaylık için kimlerin, hangi kamu görevlilerinin görevlerinden çekilmeleri gerektiği açıkça düzenlenmiştir. Yerel seçimler konusunda ise mutlaka görevlerinden çekilmesi gerekenlerin kimler olduğu açık bir düzenleme konusu yapılmamıştır. YSK, konuya bütünüyle milletvekili seçimlerindeki hükümler paralelinde yaklaşmıştır. Her iki seçim de demokratik hukuk devletinin ortak evrensel ilkelerine tabi ise de, bu seçimler yer yönüyle aynı olmadıklarından farklı yasalara da tabi tutulmuşlardır.

Cumhurbaşkanı, başbakan ve bakanların yerel yönetim seçimlerinde aday olmaları durumunda, diğer kamu görevlileri gibi görevlerinden çekilmeleri zorunlu mudur?

Anayasada yerel yönetimler ayrı tüzel kişilikler olarak düzenlense de, 1982 Anayasasının merkezi yönetimi güçlü kılan anlayışı nedeniyle Cumhurbaşkanı, başbakan ve bakanların yerel yönetim seçimlerine aday olabilecekleri düşünülmediğinden, bu soruya yanıt oluşturacak açık bir hükme yer verilmemiştir.

Belediyelerin ve özellikle büyükşehir belediyelerinin kaynak ve olanaklarının zamanla ayrı bir güç merkezi oluşturması karşısında, artık merkezi yönetim 1982 Anayasası’ndaki güçle de yetinmeyince, geçmişte pek düşünülmeyen yukarıdaki soru ortaya çıkmıştır. Ancak eşit ve serbest seçim, seçimlerin de doğruluk ve dürüstlük içinde yürütülmesi evrensel ilkeleri de gözetildiğinde, açık bir düzenleme yapmaya gerek duyulmaması da işin doğası gereğidir.

Anılan kişilerin görevlerinden çekilmeden yerel seçimlere katılmaları durumunda, sahip oldukları kamu gücü nedeniyle, serbest ve eşit koşullarda seçim ortamından asla ve asla söz edilemez. Çünkü yerel seçim ortamına, merkezi yönetimin vesayeti veya bu yoldaki hava taşınacaktır. Böyle bir duruma YSK’nın göz yumması ise, kendi varlık nedeniyle bağdaşmaz.

Geçmişte Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ve YSK’nın verdiği kararlarda, bakanların da genel olarak kamu görevlisi kavramı içinde gösterildiği bilinmektedir. Anılan kişilerin yerel yönetim seçimlerinde aday olmaları durumu bile, bu seçimleri kazanma isteği nedeniyle, uygulamada devlet olanaklarını, kamu gücünü yerel seçim ortamına taşımalarına, aday oldukları yere yansıtmalarına rahatlıkla yol olacaktır. Yol açmasa bile böyle bir algının doğması önlenemeyecektir. Bu durumda ise seçimler için eşitlik içinde olmayan bir havanın bulunduğu düşüncesi çok rahatlıkla ortaya çıkabilecek, hatta egemen de olabilecektir. Böyle bir tablo ise, seçmen üzerinde, yine diğer adaylar üzerinde, düzeltilemeyecek bir etki yaratacaktır.

Konu köy korucuları olduğunda YSK, kararını rahatlıkla değiştirip yerinde bir ilke kararı almıştır. YSK’nın diğer konularda geçmişte farklı kararları da olsa dersine biraz daha çalışıp, alacağı yeni ilke kararları ile o kararlarından da dönebilmesi rahatlıkla olanaklıdır.

***

YSK’nın, yerel seçimlerin merkezi yönetim kuşatmasına sokulmadan demokratik ortamda gerçekleşebilmesi için, kendi varlık nedenini de gözeterek artık gücün karşısında tarafsız kalıp, tarafsızlığını da bir kandırmaca yaparak sadece köy korucuları hakkında değil, Cumhurbaşkanı, başbakan ve bakanlar hakkında alacağı aynı paraleldeki yeni bir ilke kararı ile göstermesi gerekmektedir.

Ömer Faruk EMİNAĞAOĞLU | Tüm Yazıları
Hits: 1194