İyi özgürleştik ha!

~ 11.11.2013, İlhan CİHANER ~

İlhan Cihaner

En son “demokrasi paketi” açılınca, oldukça demokratikleşmiştik, iyi demokratikleşmiştik, amma da özgürleşmiştik! Ne demişti paketin açıcısı: “Yeni süreçte nefret, ayrımcılık, yaşam tarzına müdahale gibi suçlarla daha etkin biçimde mücadele etmeye başlıyoruz... Belirli suçlar kişinin dili, ırkı, rengi, cinsiyeti, engelliliği, siyasi düşüncesi, dini, veya mezhebi nedeniyle işlenirse cezası daha da ağırlaşacak...” Doğal olarak bu özgürlük ve demokrasi ikliminde Başbakan'ın her meslek ve mevkideki adamları da harekete geçti.

Bilimsel düşünce, özgürlük ve demokrasi mekanları olan üniversitelerimizden, fiyakalı ünvanlar kapmış birisi, rektörlük (!) yaptığı Hollanda'yı “veled-i zina toplumu” olarak tanımlayıp, “Türkiye'de işte böyle bir veled-i zina toplumu yapmak isteyenler var. Bu özlem içinde olanlar da Başbakan'ı hedef alıyor” demiş. Bu eleman daha önce de “(...) bu grup ile, adları ne olursa olsun, bizim diyaloğumuz olmaz; kestikleri yenmez ve kız alınıp verilmez. Buna tarih boyunca karşımıza çıkan Dürziler, Nusayriler ve kısaca imanın altı esasını ve İslam’ın beş şartını kabul etmeyen herkes dahildir. Ben Aleviyim dese de farketmez” demiş ve hatta kişisel web sitesine de yazmıştı.

Diğeri, -ki kendileri de rektörlük ediyor ülkemizde- profesör falan unvanlı, kızlı-erkekli meselesinde, “Başbakan'a teşekkür etmek gerekir” dedikten sonra “gidişat kontrolsüz, sağlıksız... Yan yana evleri kiralayıp, duvarları delip, iki evi tek eve çevirip karma halde kalanları gördüm, 2 kız 3 erkek veya 3 kız 1 erkek aynı evde kalanları da...” Yani yan yana ev kiralamayı da “kontrolsüz” buluyor. Keşke bu duvar delme eylemini hangi vesile ile gördüğünü açıklasa Rektörümüz.

Gene doçent mi ne olmuş, üstelik vekillikle ödüllendirilmiş bir diğeri, karma eğitime, yani kızlı-erkekli eğitime karşı olduğunu söyleyip, “karma eğitimin amacını bu millet çok iyi biliyor” demiş. Tabii ki 28 Şubat'a da fatura çıkarmış karma eğitimi getirdiler diye. Karma eğitime karşı çıkmasının gerekçesi neymiş? Kız çocukları erkek çocukları “birbirlerine aşık” oluyorlarmış, o nedenle başarı düşüyormuş... Haa bir de “örf ve adet hiçe sayılırsa ahlaki değerlerin yok olacağını, ahlaksızlığın da toplumların kanseri olduğunu, devletin toplumu tedavi etme görevi olduğunu” belirtmiş.

Çok önce bu köşede mi ne yazmıştım, “Başbakan’ın siyasi performansı artık siyaset biliminin alanından 'psikiyatrinin' alanına girmeye başladı” diye.

Şimdi de tüm adamlarıyla birlikte top yekün dinselleştirilmiş bir “pornografinin” alanına girdiler.

Bu saçmalara çok cevaplar verildi/verilecek mutlaka ama gözden kaçırılmaması gereken bir şey var. Alttan alta eski bir plak döndürülmeye başladı: Sol/komünizm korkusu. Yıllar yılı en kolay (ve alçakça) yöntem olan “din ve cinsellik” üzerinden karalanmaya çalışan ve birkaç kuşağın bilinçaltına yerleştirilmiş bu argümanlar tekrar piyasaya sürülmeye başlandı.

Komplo teorilerilerinin, gammazlık çağrılarının marjinal faydası azaldı artık. Ancak mizahın konusu olabiliyor. Komünizmle Mücadele Dernekleri'nin kadroları ve zihniyeti, Haziran/Gezi Direnişi’ne ve sonrasında oluşan dinamiklere karşı, yeniden eski kartlarını çıkarmaya başladı.

Yukarıdaki “elemanlardan” Alevi düşmanı olanı kız ve erkek öğrencilerin bir arada yaşadıkları evleri komünizm eseri/projesi olarak nitelendirmiş: “Bu evde yaşayan kadın ve erkekler diğer kadın ve erkekleri paylaşıyor. Ortaklaşma ve paylaşma adı altında her türlü ahlaksızlık sergileniyor.”
Bu saçmaların hezeyan mı, yoksa yansıtma mı (Yansıtma/projeksiyon: İnsanların kendilerinde olan eğilim ya da duyguları dışarıya yansıtarak kendi dışındaymış gibi davranması) olduğu tartışmasını bir tarafa bırakalım.

Ben başka soruları ısrarla sormamız gerektiğini düşünüyorum:

Bu adamlar bu unvanları nasıl aldılar? Nasıl rektör, profesör, doçent, vali, vekil, bakan oldular? Bu adamlar şimdi üniversiteleri ve kentleri nasıl yönetiyor? Nasıl öğrenci yetiştiriyorlar? Veee tüm halka dini değerleri ve -muhtemelen- cinsel fantezilerini tartıştırırken, nasıl zenginleştiler?

 

İlhan CİHANER | Tüm Yazıları
Hits: 1273