Yargıda örgütlenme engellenemez!

~ 09.11.2013, Ömer Faruk EMİNAĞAOĞLU ~

12 Eylül askeri darbesi; demokrasiyi askıya almış, siyasi partiler, sendikalar gibi tüm demokratik kitle örgütlerini faaliyetten alıkoymuştur. Anayasadan başlayıp yasaları da içine alacak biçimde, kendine göre “sakıncasız bir demokrasi” mevzuatı oluşturunca da, yönetimden ayrılmıştır.

***

İki bine yakın yasa değişikliğinin yapıldığı ya da yasanın çıkarıldığı son on yılda, hızla değişen bu yasalar arasında, 12 Eylül’den kalan hukuk ve demokrasi ile bağlantılı yasalar nedense yer almamış, yer alanlar ise DGM örneğinde olduğu üzere daha da geri bir niteliğe bürünmüş, böylece iktidarın hukuk ve demokrasi anlayışı da 12 Eylül’den farklı olmamıştır.

Darbe yönetimi, “aldığımız her karar, yaptığımız her işlem, anayasayla çatışıyorsa anayasa değişikliği, yasalarla çatışıyorsa yasa değişikliği sayılır” diye karar almıştır. Bugün iktidar anayasada veya yasalarda değişiklik yapmayı aklına koymuşsa, onu hiç bir güç engelleyemediği için, anayasa veya yasa değişiklikleri gerçekleştirilmektedir. Aksi durumda ise, uygulama ile amacına ulaşan iktidar, durumu kanıksatıp daha sonra düzenlemeleri yapmaktadır.

12 Eylül’den kalan yargı, hukuk ve demokrasi mirasını ortadan kaldırabilmek için, tam 31 yıl sonra 2011 yılında yargıç ve savcılar ilk kez sendikal örgütlenme yoluna gittiklerinde, ilginç bir tablo ile karşılaşılmıştır. Hükümet ve idare, yargıda sendikal örgütlenmeye karşı çıkmıştır. ILO sözleşmeleri, yargıda sendikal örgütlenmeyi güvence altına almasına ve bu sözleşmelere taraf ülkelerde yargı sendikaları da faaliyette olmasına rağmen, bu sözleşmelere taraf olan Türkiye’de yargı, kabuğunu kıramamıştır. Çünkü açılan dava sonucunda dünyada yargı kararıyla kapatılan ilk yargı sendikası Türkiye’de gerçekleşmiş, kısa adı YARGI-SEN olan Yargıçlar ve Savcılar Sendikası’da, bu şekilde tarihteki yerini almıştır! Konu ILO’ya taşındığında Türkiye hakkında ihlal kararı verilmiş, ancak bu karar hükümet tarafından uygulanmamıştır!

Hukuk ve demokrasi farkındalığıyla örgütlenemeyen, örgütlenip haklarını etkin biçimde arayamayan ve bundan uzak duran, hatta kendi haklarını bilmeyen, hakkın ne olduğunu yaşayamadıkları için tadamayan, 12 Eylül’ün yargı kültürü ile yetişen yargıç ve savcılar, bu koşullarda kurulmuş olan kendi sendikalarını, açılan bir davada kapatmış, öte tarafta kendilerini adaletin temeli olarak görmeye devam edebilmişlerdir.

Böyle bir kültürden beslenen yargı, baskılar ve iktidar gücünü kullanan irade karşısında her koşulda dik durabilir mi! Yaşananlar da zaten ne 12 Eylül’de ne de bugün dik duramadığını göstermektedir.

2012 yılında, ILO kararı da gözetilerek Yargıçlar Sendikası kurulmuştur. ILO kararı nedeniyle bu sendika hakkında açılacak kapatma davasından sonuç alınamayacağını bilen hükümet ve idare, özellikle kapatma davası açmayarak, sendikaca gerek duyulup yapılan her başvuruda, sendikayı yok sayma yoluna gitmişlerdir. Bu işlemleri yapan bürokratları terfi ettirmekten de geri durmamışlardır!

Gezi eylemleri başladığında, hak ve özgürlüklerin demokratik bir ortamda kullanılabilmesi için çaba gösteren Sendika, Ankara ve İstanbul’da elinden gelen adımları atmış, bu adımlar sonuçsuz kalınca bu illerin yöneticileri hakkında suç duyurularında bulunmuştur. Ankara’daki eylemlerde orantısız güç kullanımının devam etmesi karşısında İçişleri Bakanı ve Emniyet Genel Müdürü ile bizzat görüşmeler yapılmış, aşırı güç kullanımından geri durulması ifade edilmiştir. Haziran ayında polisin orantısız güç kullanımı hazırlıkları içerisinde olduğu ifade edilince Sendika olarak yapılan girişim sonucunda, Ankara’da ilk olaysız eylem gerçekleşmiş, ancak bunun karşılığında sendika başkanı 10 yıl ceza istemli davaya muhatap edilmiştir!

ÇHD başkan ve üyeleri hakkında işlem yapıldığında Yargıçlar Sendikası başkanı olarak onların yanında, adliyede bulunmak bile, suç olarak görülüp soruşturma açılabilmiştir!

Öte tarafta hükümet AB’ne, Türkiye’de olumlu adımlar atıldığını ifade ederek, açıklanan 2013 AB ilerleme raporunun bu yolda kaleme alınmasını sağlamış, bu anlamda bir olumlu gelişme olarak raporun 60 ncı sayfasında Yagıçlar Sendikası’nın kurulduğu bilgisine yer verilmiştir. Sanki Türkiye’de özgürlükler ortamı yaratılmış ta, bu ve benzeri nice olaylar yaşanmamış gibi...

***

12 Eylül; kendisinin darbe olduğunu saklamamış, sendikaları faaliyetten alıkoymuştur. Aradan geçen 33 yıl sonra ise Yargıçlar Sendikası’nın yaşadıklarının 12 Eylül’den eksik kalır hiç bir tarafı bulunmamaktadır.

Ömer Faruk EMİNAĞAOĞLU | Tüm Yazıları
Hits: 1015