Dinleme skandalı!

~ 27.10.2013, İlhan CİHANER ~

Şu sıralar dünya gündemi, Amerikan istihbarat kuruluşlarının dinleme skandalları ile meşgul. ABD Ulusal Güvenlik Dairesi (National Security Agency, NSA) eski çalışanı Edward Snowden’ın sızdırdığı belgelere göre, aralarında Merkel’in de bulunduğu 35 dünya lideri dinlenmiş.

Bizimkilerin ABD dinlemesinden pek rahatsız olmadıkları anlaşılıyor. Şüphelendikleri, hatta korktukları odak başka. O nedenle Başbakan’ın odasında “böcek” çıkınca koruma kadrolarını ve istihbarat bürokrasisini değiştiriyorlar.

Bizden ses çıkması zaten beklenemezdi. ABD ile iktidar arasındaki “sadıkane” ilişki tepki vermeyi engelledi muhtemelen. Ancak bilgi güvenliğinden sorumlu bakanının; “dinlenmekten korkuyorsanız konuşmayın” dediği bir devletin, dinlemeyi yapanlardan yurttaşları adına hesap sorması beklenemezdi. Gene bu işle ilgili kurumun (Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı) yöneticisinin “dinlenmek istemiyorsanız akıllı telefon kullanmayın” demesi, devletler ve istihbarat kuruluşları tarafından yapılan hukuk dışı dinleme ve izlemelere iktidarın bakışının ne olduğunu göstermişti. Zaten, neredeyse iktidarını hukuk dışı dinleme ve izlemelere borçlu bir hükümetin söyleyecek çok sözü olamazdı.

Yargımız çok şükür bu konuda da kör ve sağır! Kendiliğinden harakete geçmesi gereken yüzlerce suç iddiasını soruşturmak bir yana, bu hukuk dışılıklara çanak tutacak bir performans sergiliyor.

Reis-i Cumhur’a gelince, gazeteciler “ABD’nin dinleme yaptığı ülkeler arasında Türkiye var mı?” diye soruyor. Vee cevap; “Biz bu konuyla ilgili her türlü tedbirimizi alırız. Devletin kendi güvenlikleri vardır. Bu güvenlikler içerisinde de kendi mahremiyetlerini korumasıdır. İlgili kurumlarımız gayet dikkatli bir şekilde tedbirlerimizi alır.” Aynen böyle demiş! Haberi yapan web sitesinden copy-paste!

Birçok gazete, günlerdir bu dinleme skandalını manşetten haber yapıyor. Hükümetlerin gizli kapaklı, kirli işlerini açığa çıkaran WikiLeaks’le kamuoyuna sunan Edward Snowden, Bradley Manning büyük bedeller ödemeyi göze alarak tarihe geçtiler şimdiden.

Türkiye’de ise RedHack, üniversitelerdeki yolsuzluklardan Reyhanlı patlamasına kadar çok önemli belgeleri halkın bilgisine sundu, muktedirlerin gerçek yüzlerini belgeleriyle ortaya koydu.

Bizim medyanın çok ilgi gösterdiği Snowden olayında, ABD istihbaratının Prism ve XKeystrok isimli projelerle tüm dünyayı izlediği ortaya çıktı. Ancak Türkiye’de de benzer takiplerin yapıldığının ortaya çıkması nerede ise sessizlikle geçirildi.

2003 yılında Özkan Birben adlı bir askerin açtığı tazminat davası ile NSA’nın Ankara’da Teknik İstihbarat Bürosu’nun olduğu ortaya çıkmıştı. CHP İzmir Milletvekili Erdal Aksünger defalarca basın toplantısı yaparak bu durumu ve NSA’nın Türkiye ofisinin yerini söyledi. Ayrıca kişisel verileri izinsiz işleyen PHORM firmasının faaliyetine izin verilmesini gündeme getirdi. Şimdi NSA nın faaliyetlerinin araştırılması için bir komisyon kurulması talebiyle önerge verdi. (Bakalım dünya liderimiz evet diyecek mi?)

Yasadışı dinlemeleri araştırmak, için kurulan komisyon, MİT ve Emniyetin Türkiye’deki tüm iletişimi izlediğini ortaya koydu.

Komisyona katılan emekli kamu görevlileri, yasadışı izleme ve dinlemeleri yapan odakları açıkladı ve bunların nasıl delillendirileceğini anlattılar.
Bilgi Teknolojileri Kurumu, sabit telefon işletmelerinin tüm trafiğinin Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’ndan geçirilmesini istedi.

Yurttaşların bilgi, kişisel veri ve iletişimlerinin güvenliğini sağlamakla görevli hükümet(ler), tüm aygıtlarıyla terörize edecek boyutta “dikizleme” yarışına girmiş durumdalar. Yurttaşların gizli saklısına bu kadar meraklı olanlar, kendi gizli saklı pisliklerini açığa çıkaranlara “terörist” diyor, “siber terörist” diyor.

Halklara karşı işlenen bu suçları açığa çıkaran kişilerin “terörist” olarak yargılanmasındaki garabeti bir yana bırakalım. Eğer bir ülkede terörist suçlamasına maruz kalanlar, bu suçlamayı yapanların sayısını aşmaya başlamışsa asıl terörist, suçlayanlardır.

İlhan CİHANER | Tüm Yazıları
Hits: 1290