AKP'nin darbe karşıtlığı da sahte!

~ 31.07.2013, Nihat BEHRAM ~

Neyi sahte değil ki? Hani, biri çıkıp da saf saf “Dindarlığı da mı sahte?” diye sorabilir! Listenin en başında zaten o var! Diyeceksiniz ki, “Senin din bilgin ne?” Doğru, derin din bilgisine sahip değilim, ama en bilgisiz insan bile inanç denen şeyin yalan, sahtekârlık, kandırma hesapları ve zulüm duygusu üstüne kurulu olmadığını bilir ki, bu bilgi AKP inancının neye dayalı olduğunu görmek için yeterlidir. Kaldı ki, Müslümanlık ve İslam konularında derin bilgi sahiplerinin AKP ve Kurmay Hacıları hakkında söylediklerin yanında benim “inaçları sahte” tanımım kibar ve iltifat gibi kalır!

Neyse, yazımın ana konusu bu değil. AKP’nin “darbe” anlayışı! Şimdi AKP’nin, Hacı Hüseyin Ç. nin tanımıyla “ağız çalkalama” konusu: “darbe karşıtlığı”! Mursi’nin tepetaklak oluşundan beri yine ana gündem maddesi bu. “Yine” diyorum, çünkü ‘AKP sivil darbesi’ nin zırhı da bu söylemdi. Ama tarihin cilvesidir, yalanın bir kere maya tutması her seferinde maya tutacağı demek değildir. Tam tersi, maya tuttu sanılan eski yalan da çözülüp tepelerine çöker! Şimdi olduğu gibi!

AKP’nin derdi acaba Mısır’daki askeri darbe mi yoksa RTE’nin “kardeşi” Mursi’nin gitmesi mi? Düşen Mursi olmasa, AKP “darbe karşıtı söyleme” bu derece sarılır mıydı? Diyelim ki Mısır’da askerler laik birini devirmiş de şeriatçı Mursi’yi getirmiş olsalardı AKP aynı yaygarayı koparacak mıydı? Ya da Suriye’de ruhunu ABD’ye satmış bir grup şeriatçı asker Esad’ı devirse, AKP o askerleri İslam’ın aslanları, demokrasi kahramanları ilan etmeyecek mi? AKP’nin “darbe karşıtlığı” maskeden öte değil. Yani sahte! Örnek çok. Al işte: diktatörün diktatörü, darbecinin darbecisi Ömer el-Beşir. Bu zalimin elinde milyonlarca insanın kanı var. Üstelik de Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin kararıyla resmiyet kazanmış “soykırım ve insanlık suçlusu” olarak. Daha 16 yaşında orduya katılan bu eli kanlı darbeci katilin, 1989'da tuğgeneralliği döneminde Sudan’da askeri darbe olmadı mı? Demokratik yollardan yani “sandık” tan çoğunluk alarak çıkan Sadık el-Mehdi Hükümeti askeri darbeyle devrilmedi mi? 4 yıl sonra, 1993’te tıpkı Kenan Evren formülü gibi, cunta, general elbisesini çıkarıp sivil elbise giyen Sünni İslam yobazı Ömer el-Beşir’i Devlet Başkanı yapmadı mı? Bu dinci faşist, Sudan’da tüm siyasi partileri kapatmadı mı, basını susturmadı mı, parlamentoyu feshetmedi mi? 14 Temmuz 2008 de Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin savcısı, “soykırım yaptığı ve insanlığa karşı suç işlediği” gerekçeleriyle bu darbeci katilin tutuklanmasını talep etmedi mi? 4 Mart 2009’da Darfur Soykırımının sorumlusu ve insanlık suçlusu olarak Uluslararası Mahkemece hakkında tutuklama kararı verilmedi mi?. Birleşmiş Milletler’e göre Darfur Soykırımı’nda 300 bin insan katledildi. 2 milyon 700 bin insan yaralı ve evinden, yurdundan sürgün. Bağımsız insan hakları gözlemcilerine göre ise katledilen insan 1 milyondan fazla! Wikileaks sızıntılarında, bu eli kanlı darbeci zalimin ülkesinden kaçırdığı 9 milyar doların İngiltere bankalarında olduğuna dair belgeler ortaya çıktı.

Türkiye, Uluslararası Ceza Mahkemesi’ni tanımıyor. Kararına uymuyor.

Dolayısıyla Türkiye Ömer el- Beşir adlı darbeci katilin rahat gelebildiği bir ülke. Esad’ı devirme planlarının bir ortağı da o. Yani, AKP aynı zamanda onun güvencesi. Ömer el-Beşir Türkiye’ye gelmeden bir gün önce, RTE “Darfur’da soykırım yoktur. Darfur’a gittik ve orada soykırım tespiti yapamadık” dedi. Aklama çabasına girdi. Bu eli kanlı darbeci katil, AKP döneminde Türkiye’de, Cumhurbaşkanlığı düzeyinde onuruna verilen davetlerde ağırlandı. Şu an, Mursi’nin tepetaklak olmasıyla ortalığı “darbe karşıtlığı” cayırtısına boğan AKP’nin Kurmay Hacıları, yalaka gazeteciler, danışmanlar, sahtekâr uzmanlar o sırada Ömer el-Beşir’in eline sıkma kuyruğundaydı. Çok değil, 3 sene önce. Şimdi Hacılar Numan Kurtulmuş, Arınç, Davutoğlu, Hüseyin Ç. birbiri ardına ekrandalar. Demokrasi, Arap Dünyası, Mısır konularında siyaset “uzmanları” ekranda ötme yarışındalar. “Mısır’daki darbeye karşı olmayan insanlık suçuna iştirak eder; Mısır’daki darbeye ancak alçaklar karşı olmaz” türü ötüyor da ötüyorlar. Ömer el-Beşir konusunda ise nedense tümü dut yemiş bülbül! “Darbe karşıtlıkları”nın niteliğine artık siz karar verin. Ağızlarından ‘demokrasi’ sözü düşmüyor, ama, demokrasinin en büyük sorunu bizzat kendileridir.

* * *

Einstein:

“Sorunlar onları yaratanların mantığıyla çözülemez!”

(Yurt Gazetesi)

Nihat BEHRAM | Tüm Yazıları
Hits: 1939