Emeğin aydını: Alpaslan Hoca

~ 16.07.2013, Atilla ÖZSEVER ~

Prof. Dr. Alpaslan Işıklı Hocamızı 13 Temmuz 2013 günü kaybettik. Özü itibariyle emek mücadelesine adanmış, namuslu, ilkeli, özverili ve kararlılık dolu bir yaşamdır Alpaslan Işıklı’nın 73 yıllık hayatı…

1940’da Amasya’da doğan Işıklı, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden (SBF) mezun olduktan sonra aynı fakültede öğretim üyeliğine başlar. Daha öğrenci iken toplumsal mücadelenin içerisindedir. 1961’de SBF Talebe Cemiyeti Başkanlığı görevinde bulunur. Öğretim üyesi olarak Sosyal Politika (Çalışma Ekonomisi) dalını seçer, böylece işçi sınıfının mücadelesine bir akademisyen olarak bir fiil katılır. 30’dan fazla kitabı emek hareketiyle ilgilidir.

Profesör Işıklı, Türk-İş ve DİSK’e bağlı bir çok sendikada eğitim ve araştırma çalışmalarına katıldı, bu faaliyetleri nedeniyle de 12 Eylül 1980 askeri darbesi sonrasında bir süre göz altına alındı. 1985’ten sonra Yol-İş Sendikası’ndaki danışmanlığının yanı sıra yine bir çok işçi ve memur sendikasında eğitim seminerleri verdi.

1983’te sıkıyönetim yazısıyla üniversitedeki görevine son verilen Alpaslan Işıklı, 1989’da Danıştay kararıyla tekrar görevine döndü. SBF’de Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkiler Bölümü Başkanlığı yapan Prof. Dr. Işıklı, Mülkiyeliler Birliği Başkanlığı, Tüm Öğretim Elemanları Derneği (TÜMÖD) Genel Başkanlığı görevlerinde de bulundu.

Tüm ömrünü ezilenlerin safında geçiren Alpaslan Hocamız, sınıfsız ve sömürüsüz “Başka Bir Dünyanın Mümkün Olduğuna” da inanıyordu...

Hocamızla tanışıklığım, 1976 yılında Politika Gazetesi’nin Ankara Bürosu’nda çalışırken söz konusu oldu. Daha sonra Yol-İş Sendikası’nda uzman olarak çalışmaya başladığım dönemde sendika dergisinin çıkarılmasında ve eğitim çalışmalarında katkı sağlıyordu.

1977 yılında Yol-İş’te henüz bir yılımı doldurmadan ve hala tam olarak anlayamadığım bir nedenle iş akdim fesih oldu. Alpaslan Hoca, bu duruma çok üzüldü. Benimle birlikte işten çıkarılan Eğitim Müdürü rahmetli Ayhan Başaran için önce Uğur Mumcu’nun evine götürdü. Uğur Mumcu, Cumhuriyet’te bizim haksız yere işten çıkarıldığımıza dair bir yazı yazdı.

Alpaslan Hoca, daha sonra o sırada hastanede olan sendikanın Genel Sekreteri Muzaffer Saraç’ı ziyaret etti, hem geçmiş olsun dileklerinde bulundu, hem de bizim yeniden işe dönmemiz için çaba harcadı, ama mümkün olamadı.

Profesör Işıklı ile daha yakın ilişkim 1978’de SBF’de sosyal siyaset dalında doktora programına başladığım dönemde söz konusu oldu. Alpaslan Hoca, öğrencilerini araştırmaya teşvik ettiği gibi önemli sorunların derinliğine analiz edilmesi için ödev verirdi.

Hocamla özellikle 1993-2000 yılları arasında Milliyet’te Emek ve İnsan sayfasını hazırlarken görüşlerinden yararlanmak amacıyla sıkı irtibatta bulundum. Son olarak da gazetemiz Yurt’ta birkaç kez görüşlerini değerlendirme olanağını bulduk. Alpaslan Hocamızın anılarından oluşan “Gün Doğmadan” (İmge Yayınları) isimli kitabı da önemli bir rehber oldu.

Sendikalar, 1980 öncesinde emekten yana aydınlarla daha yakın ilişki içindeydiler ancak daha sonra bu ilişki koptu, günümüzde ise birkaç sendika hariç işçi örgütleri genelde emekten yana akademisyenlerle pek sıkı bir ilişki içinde bulunmuyorlar.

Alpaslan Hocamız vesilesiyle sendikaların emekten yana akademisyenlerle daha yakın bir ilişki içinde bulunmasını arzu ederken sevgili hocamızın soy ismi gibi ışıklar içinde olmasını dilerim. Değerli eşi Zerrin Hanıma, oğlu Ali’ye, yakınlarına, dostlarına, öğrencilerine sabır dileklerimi iletirim...

 

Atilla ÖZSEVER | Tüm Yazıları
Hits: 1493