Temiz siyaset mümkün mü?

~ 11.04.2013, Neslişah BAŞARAN ~

Fransa son bir haftadır vergi kaçıran ve bu konuda herkesin gözünün içine bakarak yalan söylemiş olan maliye bakanını konuşuyor.

İşin, halkın tepesinin tasını attıran pek çok yönü var elbet. Birincisi vergi kaçıranın bizzat vergilerin toplanmasından sorumlu ve dolayısıyla kaçakçılıkla mücadele için yapılan çalışmaların başındaki isim olan maliye makanı tarafından gerçekleşmesi. Yani imamın söyledikleri ile yaptıkları arasındaki çelişki meselesi. Öte taraftan da Avrupa krizde, kemer sıkma politikaları, sosyal hakların kısıtlanması, herkes özveride bulunacak vs. denirken, halkın ödediği vergiler artar ve her şeye zam gelirken iktidardaki bir ismin hem çok parası olup hem de vergisini ödememenin yolunu bulmuş olması. Herkesin tepesini attıran bir diğer nokta da maliye bakanının hakkındaki iddialara karşılık hem televizyonda hem de Fransız parlamentosunda, halkın ve milletvekillerinin karşısında, herkesin gözünün içinde bakarak “kesinlikle yok öyle bir şey” diye alenen yalan söylemiş olması. (Evet bazı ülkelerde bu hala şok etkisi yaratabiliyor)

İsterseniz her şeyi başından anlatalım.

Fransa’da araştırmacı gazetecilik yapan bir haber sitesi, Mediapart geçtiğimiz Aralık ayında François Hollande’ın cumhurbaşkanlığında kurulan Sosyalist Parti Hükümeti’nin Maliye Bakanı Jérôme Cahuzac’ın uzun süredir İsviçre’de gizli bir hesabı bulunduğu iddiasını ortaya attı. Cahuzac hemen böyle bir hesabı bulunmadığını, hakkında asılsız iddialarda bulunanları ise mahkemeye vereceğini açıkladı. Ancak bu yılın Ocak ayı başında savcılık Cahuzac hakkında soruşturma başlattığını açıkladı. Bu süreçte hükümet Cahuzac’a sahip çıktı ve medyada çoğunlukla Cahuzac’ın haksız yere suçlandığına dair haberler yer aldı. Hatta hesabın bulunduğu ileri sürülen İsviçre Bankası’nın bunu yalanladığı haberi neredeyse tüm gazetelere manşet oldu. Cahuzac ise yukarıda da bahsettiğimiz üzere hem mecliste hem de gazete ve televizyonlarda hakkındaki iddiaları kesin bir dille yalanlamaya devam etti. Taa ki resmi olarak ifade vermeye çağrılana kadar. Muhtemelen eski maliye bakanı adli makamların karşısında yalan söyleme riskini göze alamayarak 2 Nisan günü, İsviçre’de bir süredir 600.000 avroluk bir hesabı bulunduğunu itiraf etti.

Skandal, henüz bir yılını doldurmadan halk nezdinde büyük bir hayal kırıklığı yaratan Hollande iktidarının geri kalan prestijine de ağır bir darbe vurmuş oldu. Başbakan Jean-Marc Ayrault hemen o gün Cumhurbaşkanı François Hollande ise ertesi sabah medyanın karşısına çıkarak Cahuzac’ın yalan söylemekte olduğundan kesinlikle haberleri olmadığı ve olayın kabul edilemez olduğu, demokrasinin büyük bir yara aldığı vs. şeklinde açıklamalarda bulundular. Soruşturma sürecinde kendi isteğiyle görevini bırakmış olan eski Maliye Bakanı Cahuzac hemen Sosyalist Parti’den ihraç edildi.

Mediapart’ın Cahuzac’ın itiraflarının ardından dile getirmeye devam ettiği sorular ise hala yanıtlarını bekliyor. Kendisini maliye bakanı olarak atayan cumhurbaşkanı ve başbakanın Cahuzac’ın yalan söylediğinden habersiz olmaları mümkün mü? Cahuzac sadece kendi adına mı yalan söylüyor yoksa bu hesap çok daha örgütlü bir işin bir parçası mı? Ve daha da önemlisi Cahuzac dışında başka hangi siyasetçilerin İsviçre’de ya da başka yerlerde offshore hesapları var?
Maliye Bakanı’nın itiraflarının üzerinden daha birkaç gün geçmişti ki, bu kez de “Offshore Leaks” adı verilen bir skandal ortaya çıktı ve İngiltere’nin Virjin Adaları’nda offshore hesabı olan siyasetçilerin adının açıklanması ile Hollande’ın seçim kampanyasının sponsorlarından birinin de bu isimler arasında olduğu anlaşıldı. Şimdi de kabinenin bir başka üyesinin, Dışişleri Bakanı Laurent Fabius’un da İsviçre’de hesabı bulunduğu iddiaları konuşuluyor.

Skandalın ardından siyasetçiler ve medya İsviçre’deki, Lüksemburg’daki, Virjin Adaları’ndaki hesapların nasıl denetleneceğini, siyasetçilerin malvarlıklarının doğruluğunun nasıl kanıtlanabileceğini tartışıyor. Herkes biliyor ki Cahuzac ne Fransa’da ne de Avrupa’da siyasetçiler arasında offshore hesabı olan, vergi kaçıran tek isim değil. Fransa’da binlerce kişinin buralarda hesapları olduğu tahmin ediliyor.

Olayın etkilerini bertaraf etmek üzere Hollande hemen bir “siyaseti ahlakileştirme” kampanyası başlatacağını açıkladı, herkesi malvarlığını açıklamaya çağırdı, bir savcının özel olarak vergi kaçakçılığını önlemek için görevlendirileceğini, vergi cennetlerine savaş açılacağını vs ila etti. Ancak Fransa’da hala Hollande’ın bu söylediklerinin seçim vaatlerinden daha gerçekçi olduğuna inanan var mı bilmiyorum.

Başlıktaki soruya dönersek, bugünkü durumda temiz bir siyaset mümkün mü? Siyasetçilerin servetlerinin bir işçinin yıllık maaşının 10 katı, 100 katı olduğu bir sistemde ve seçim kampanyalarına indirgenmiş bu siyasette, bu kampanyalar milyonlarca avrolar, dolarla yapılıyorsa gerçekten mümkün mü?

(SolHaber)

Neslişah BAŞARAN | Tüm Yazıları
Hits: 1087