Pabucumun liberalleri!..

~ 29.03.2013, Atilla AKAR ~

İnanılmaz bir psikolojik tahakküm var. Dayatmacılık ayyuka çıkmış durumda. Bu sürecin öğrettiği bariz derslerden birisi de en tehlikeli zorbalık biçiminin “Entelektüel zorbalık” olduğunu göstermesi olacak herhalde. Burada sadece “Yandaş aydınlar”ın uzun süredir “Yandaş olmayan” ya da eleştirel tutum alan aydınlara yönelik yürüttüğü “Psikolojik baskı”yı kastetmiyorum. Lakin ondan çok daha vahim bir tutum daha var.

O da şudur; en temel anayasal haklar arasında sayılan görüş beyan etme, o görüş etrafında topluca hareket etme, bir düşünceyi benimseme kadar karşı çıkmak, vb. gibi davranışlar neredeyse artık “Suç” kapsamına alınacak. Hiçbir “Aykırı ses”e tahammülleri kalmadı!

Örneğin; Açılımı savunan aydınlar bir araya gelebilir, imza toplayabilir, Türkiye Cumhuriyeti’ni ve Türklüğü istediği gibi karalayabilir, bütün bunlar “Düşünce özgürlüğü” kapsamında değerlendirilebilir. Lakin zinhar aksini savunmaya ya da bazı noktalarda itiraz etmeye kalkmayın. O zaman sizin ne “Faşist”liğiniz, ne “Irkçı”lığınız ne de “Kafatasçılığınız” kalır. Türlü çarpıtmalar eşliğinde hakkınızda hemen bir “Kampanya” başlatılıverir!

Oysa bütün bunlar “Görüş bildirme özgürlüğü” çerçevesinde eşit değerdedir. Yani bir “Demokratik hak”kın kullanımı kapsamındadır. Elbette ki sürece ilişkin “Kaygılar” taşıyan aydınlar bir araya gelecek, görüşlerini kamuoyu ile paylaşacaklardır. Tersine bunun olmaması “Tek sesli” bir topluma doğru götürülmek istendiğimizin en somut kanıtıdır. İşte şimdilerde aynı “Velveleci” ve “Etiketleyici” yaklaşım tekrar gündemde.

Acaba TARAF Gazetesi’nin dünkü manşetini gördünüz mü bilmem? Tam örneğidir! Bence bir kere daha “Operasyon gazetesi” olduklarını ispatlamışlar o kadar. Neymiş efendim? 300 kadar aydın, gazeteci, siyasetçi, sanatçı ve akademisyen “Türklük” tanımı üzerine görüş ve endişelerini dile getirdikleri için “Brakisefal Türkleri” denilerek aşağılanıyorlar ve büyük bir kabahat işlemişçesine dışlanıyorlar. Akılları sıra “Kafatasçı bunlar” demeye getiriyorlar!

Merak ettim ve bu kişiler ne istiyorlarmış diye habere baktım. Görüşlerini üç maddede özetlemişler;

1)Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu ve sahibi olan Türk Milleti’nin adı, vatandaşlık tarifinden ve Anayasa’dan çıkarılamaz.

2)Devletimizin eşit ve şerefli üyeleri olan aziz vatandaşlarımız, ırklara ve mezheplere ayrıştırılamaz.

3)Anadolu coğrafyasında Selçuklu ile başlayıp Osmanlı ile devam eden Türk Milleti’nin kesintisiz egemenliğini esas alan büyük Atatürk’ün kurduğu milli devlet yapısı ortadan kaldırılamaz.”

Ben burada “Brakisefal”lik hiçbir şey göremedim. Eğer bunlar şunu deselerdi diğerleri haklı olurlardı; “Türkiye Cumhuriyeti sadece Türk ırkından gelenlerin cumhuriyetidir. Diğer ırk ve kavimlere mensubiyet taşıyanlar devletin eşit yurttaşı değildir ve olamazlar. Dolayısıyla mevcut haklardan yararlanamazlar.”

O halde amaç başkadır. Diğer bir deyişle anayasa ve üst kimlik konusunda “Etnik ayrıştırmacı” tanım geliştirmeyenleri psikolojik baskı ile susturmak, itirazları engellemek, her şeyi iktidarın tarif ettiği sınırlara çekmektir. Hep söyleyip duruyorum; en tehlikeli faşizm “Liberal maskeli” olanıdır. Sizi gidi kurnazlar!

Yani demek istiyorlar ki “Siz susun, sadece biz konuşalım. Susmazsanız sizi öyle bir damgalarız ki ömrü billah insan içine çıkamazsınız!”

Hadi oradan sizde!..Pabucumun liberalleri!..

(Yurt Gazetesi)

Atilla AKAR | Tüm Yazıları
Hits: 1175