Türkiye'yi Götüren Nesnel Parametreler

~ 11.03.2013, Erol MANİSALI ~

- Kimilerine göre terörist, kimilerine göre Kürtçü ve bağımsızlıkçı, kimilerine göre ise “akan kanın durdurulması için” görüşülen Öcalan ve Kandil söz konusu.
- Görüşen Ankara’nın gerekçeleri
“terörün durdurulması, barışın sağlanması ve demokratikleşme” olarak sunulmakta.
- Masanın diğer tarafı ise aynı gerekçeleri tekrarlamakla birlikte bazı eklemeleri var; özerklik, devletle taraf olmak, özgürlük hatta bağımsızlığa giden kimi açıklamalar söz konusu.
Kimler mi söylüyor? BDP yetkilileri ve Öcalan zabıtları ortaya koyuyor. Bu noktada Ankara’nın ve diğer tarafın kamuoyuna ilettiği mesajlar ve görüşme zabıtları oldukça farklı:
“Federal ve özerk bir yeniden yapılanmanın sinyallerini veriyor.”
Anayasada istenen değişikliklerin odak noktasını bu oluşturuyor; ne kadar özerklik? Ne kadar federal yapılanma? Bunların yanıtlarını Ankara vermese bile diğer taraf, “son bir yıl içinde yaptığı açıklamalarla ve tutumla” daha berrak bir biçimde sergiliyor.

Nereye götürür?

- Anayasada iki tarafça da yapılması öngörülen değişiklikler “nihai bir yapılanma için mi?”
- Yoksa, bölgede kurulması istenen Kürdistan’ın bir başlangıç safhası olarak bazıları tarafından kullanılmakta mı?
- Ankara terörü ve dış baskıları gidermek ve iktidarda kalmak için bu açılımları yapmak zorunda kalıyor.
- Masanın öbür tarafında oturanlar
“Ankara’nın bu rahatsızlıklarını iyi bildikleri için” çıtayı yükseltme olanağına sahip olduklarına inanıyorlar. Ve çıtayı yükseltiyorlar.

Kim kimi kullanıyor?

Taraflar ve dış odaklar, “karşı tarafa doğrudan söyleyemediklerini ve yapamadıklarını” PKK üzerinden yürütüyorlar.
- BDP, Öcalan ve Kandil tavşana kaç, tazıya tut politikası ile onu kullanıyorlar. PKK ancak, taleplerimiz karşılanırsa durur demeye getiriyorlar.
- AB ve ABD’nin
“açıklanan politikasına göre”, PKK terörist bir örgüt. Ama her ikisi de gerektiği zaman “benim teröristim iyidir” anlayışı içinde örtülü destek verebiliyorlar.
Son 30 yıllık uygulamalar, örtülünün çok ötesinde açık desteğin bile verildiğini ortaya koydu.
“Kürt meselesi” konusunda hükümetin son iki yıldır yaptığı açıklamalar küresel alanda siyasi bir beklentinin doğmasına yol açtığı için PKK konusunda Batı zikzaklar çizmeye başladı.
- Ankara ise içerde ve dışarda tarafların karşısına doğrudan çıkmadığı zaman, dolaylı olarak, PKK üzerinden mesajını veriyor; Kuzey Irak’taki bazı PKK kamplarını bombalamak gibi.
Dolayısıyla PKK kimi küresel güçler, içerdeki
“Kürtçüler” ve Ankara tarafından kullanılabilmektedir. Ancak PKK de bu tarafları, kendine göre kullanmakta ve karşı karşıya getirmektedir.
Öte yandan bölgedeki uyuşturucu, sigara ve silah kaçakçılığının sürmesi, kendine büyük çıkar sağlıyor.

Denetim nasıl sağlanır?

Yüz yıldır ders kitaplarının baş köşesine oturtulan “böl ve yönet” politikası Türkiye ve Ortadoğu’nun genelinde var gücü ile uygulanmaktadır. Bugün olmayan, tarihte kalmış öğeler benzin dökülerek ateş çıkarılmakta, Türk-Kürt, Arap-Kürt, Fars-Arap ayrımcılığının tohumları Ortadoğu laboratuvarında, yerel piyasalarda kullanılmak üzere üretilmektedir.
Son 25 yıldır akademik çevrelerde tepeye oturtulan
“toplum mühendisliği” meselesi bu olsa gerek.
İnsanları ve (toplumları) bir denek gibi kullanarak laboratuvarda mısır tohumu üretir gibi ırkçı, mezhepçi, ayrılıkçı güdüleri topluma aşılamakmış meğerse…

(Cumhuriyet)

Erol MANİSALI | Tüm Yazıları
Hits: 1166