4. Yargı paketi ve hukuk güvenliği

“3. Yargı paketi” olarak anılan 6352 sy.lı (ve 2/7/12 ta.) yasa üzerine “Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi”nde Hak İhlalleri…” başlıklı yazımda (12.07.’12), yasadan kaynaklanması muhtemel sakıncalara değiniliyordu. Daha çok usûl hukuku ile ilgili olan 107 maddelik “torba yasa”, eşitlik ilkesi ve âdil yargılanma hakkı, kişi güvenliği ve özgürlüğü, ayrıca “öngörülebilirlik” ilkesi bakımından birçok çelişki ve aykırılık içeriyordu.

Hükûmet tarafından geçen hafta TBMM’ye gönderilen ve “4. Yargı paketi” olarak adlandırılan tasarı, bu kez daha çok maddî ceza hukuku üzerine… Tasarı, “düşünce suçu” yaratmaya açık maddeleri ne ölçüde ayıklayacak?

Anayasa-yasa

Öncelikle, 4. yargı paketi, Anayasa ve yasal düzenleme yönlerinden ne ifade eder?

-Anayasa: Bu bir yasal düzenleme olduğuna göre, Anayasa’dan kaynaklanmayan, ama Anayasa’ya uygun olmayan (hatta aykırı olan) yasalarda değişiklik söz konusu. Bu nedenle, “Anayasa bahanesi” geçerli değil…

- Yasa: Yargı paketi, Ceza Kanunu ile Terörle Mücadele Kanunu’nda yer alan ve düşünce-ifade özgürlüğünü cezalandıran bazı maddeleri suç olmaktan çıkarmayı ve bunlar için öngörülen cezalarda indirim yapılmasını öngörüyor.

Öne çıkan iki sorun

- Düşünce suçu ne ölçüde ortadan kalkacak? Terör örgütü bağlantısı bahanesiyle devlet, muhalifleri terörize etmeye son verebilecek mi?

- Değiştirilecek hükümlerin çoğu AK Parti dönemi ve çoğunluğunun eseri olduğuna göre, ayıklama, geçen yıllarda yapılan yanlışlardan -geç de olsa- kısmen dönülüyor olması anlamına gelir. Başka bir deyişle, “fikir suçu” mevzuat ve uygulaması, Hükûmetçe kabul edilmiş oluyor. Zira, tutuklu ve mahpus olanlar için, “eylemleri nedeniyle” savunması yapılıyordu…

Neden-sonuç ilişkisi bakımından

- Neden olarak, daha çok, İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi önünde biriken dosya sayısı gösteriliyor. 4. yargı paketi, bu sayının azaltılmasına odaklanıldığı izlenimi veriyor. Böylece, yapısal ve sistemik sorunların varlığı teyit edilmiş oluyor. Ne var ki, Ceza Kanunu ve TMK gibi yasaları yenileme veya yürürlükten kaldırma yerine, eğreti ve kısmî bir tamiratla yetiniliyor.

- Yaygın ve yoğun insan hakları ihlâlleri, sayısal çoğunluk ve istikrar söylemine dayandırılan rejimin “sürdürülemez” özelliğini de ortaya çıkarmış bulunuyor.

Amaç yönünden

4. Yargı paketi, özgürlük ve toplumsal barışa ne ölçüde katkı sağlar? Yanıt için şu iki ölçüt öne çıkar: yasal nitelik ve hukuki güvenlik.

- Yasanın niteliği: yasa, kişilik dışı ve nesnel, eşitlikçi olmalı… 4. Yargı paketi, bu özellikleri içerecek mi, yoksa, 3. Paket gibi, “ideolojik ve ayrımcı” bir yaklaşımla mı yazılacak?

- Hukukî güvenlik, kurallar arasında uyum ve tutarlılık gerektirir. Âdil (dürüst) “hukuk düzeni”, çelişkilerden arındırılmış bir düzen demek. Şu halde hukuki güvenlik, yasal kuralların açık ve anlaşılır olması gereğini de ifade eder. İnsan Hakları Avrupa hukukunda, yasallık, “hukuk güvenliği genel ilkesi”nde somutlaşır. “Torba yasa” düzenlemesi, hukuk güvenliğini zedelemekte. 4. Paket, güvenlik ilkesini ne ölçüde yansıtacak?

Çelişkiler yumağı ve içtenlik testi…

-Yasa ile düşünce özgürlüğü derken, “İmralı tutanağı”nın yayımlanmasına veryansın ediliyor.

-İHAS’ı ihlal kararlarını azaltalım derken, İHAM kararları uygulanmıyor.

-Hapishaneler “fikri ve siyasal tutuklu” ile dolu iken, bunlar için af bile telaffuz edilemiyor…

Sonuç olarak; 4. Paketin akibeti 3.süne benzeyebilir. Hele hele, 3. ile yapılan ve hukuki güvensizliğe yol açan eğreti ve ayrımcı düzenlemeler düzeltilmez ise… Demokratik bir devletin üç yükümlülüğü: insan haklarına saygı göstermek, insan haklarını korumak ve geliştirmek. Bunun ön koşulu, insan haklarını ciddiye almaktır. Bu da konuya nicelik değil, nitelik sorunu olarak yaklaşımla bağlantılı...
 

(Birgün)

Prof. Dr. İbrahim Ö. KABOĞLU | Tüm Yazıları
Hits: 2387