Emine Erdoğan ile aynı ülkede yaşamıyoruz!

~ 21.02.2013, Rana ULAŞ ~

Emine Erdoğan ilk kez Mısır'ın ünlü kadın dergisi Nisf el-Dünya’ya konuştu. Emel Fawzi adlı muhabirin sorularını yanıtlayan Emine Erdoğan'ın  ülkemizde ve dünyadaki kadın haklarına ilişkin tespitleri epey ilginç.

Ortadoğu ülkeleri ve Türkiye karşılaştırması siyasetçi eşleri üzerinden yapılıyor.

Dergi Emine Erdoğan’ı, "Eşini seven, ona inanan ve destekleyen, ülkesinin katı kurallarına meydan okuyan, başörtüsünü takan, o zamanın kanunlarına göre başörtülerini çıkarmaları gerekince kızlarını eğitim için yurtdışına gönderen bir kadın" diye tanımlamış.

Söyleşide Türk kadınının toplumdaki pozisyonu ve en önemli sorunu olarak Erdoğan şu değerlendirmeyi yapıyor; "Mesela eğitim ve sağlık standartlarının düzeyini yükseltmek, eşitlik, tüm alanlarda eşit fırsatlar… Türk kadını da adet, gelenek ve görenek adı altında yaşanan adaletsizlikten mustarip..."

Türk kadınının gelenek ve görenek adı altında adaletsiz bir ortamda yaşadığını söylemesi- bu kadar kadın şiddeti ve cinayeti yaşanıyorken- biraz hafif kalmamış mı?

Emine Erdoğan ülkemizde  son yıllarda kadın hakları alanında çok sayıda reform yapıldığını söylüyor. Ancak kadın haklarının Cumhuriyet devrimi ile kazanıldığını belirtme gereksinimi duymuyor. Emine Erdoğan söyleşide kadına karşı şiddeti önlemek ve cezalandırmak için de güçlü yasalar konulduğunu belirtiyor. Dahası kadınların iş dünyasına katılımını sağlamak için krediler ve teşvikler uygulandığını söylüyor.

Sanırım Erdoğan ile aynı ülkede yaşamıyoruz. Emine Hanım, galiba eşi Başbakan Tayyip Erdoğan'ın kadınlara yönelik söylediklerinden haberi yok. Öncelikle belirtelim; Emine Hanımın eşi kadın-erkek eşitliğine inanmıyor. Bunu açıkça belirtmişti hatırlarsanız. Kadını evine kapatmaya ve üç çocuk doğurmaya yönlendiren de yine Emine Erdoğan’ın eşi değil mi?

Ayrıca, Emine Erdoğan'ın TBMM'de 24 Ocak’ta kabul edilen 6411 sayılı yeni Denetimli Serbestlik Yasası, kadın örgütlerinin kısmi veto çağrısına rağmen Cumhurbaşkanı tarafından onaylanıp yürürlüğe girdiğinden de haberi yok. Yeni yasaya göre tahliyesine bir yıldan az süre kalanlar hapishanede 6 ay kalma şartı aramaksızın tahliye ediliyor.

Bu yasadan en çok yararlananlar kadına karşı suç işleyenler oldu. Tecavüz ve kadına karşı şiddet suçundan mahkûm olanlar tahliye edilmeye başlandı. Kadına karşı şiddet ve cinayetlerin artacağı gün gibi açıkken, Emine Erdoğan'ın bu açık gerçekliği bile göremediği anlaşılıyor.

Emine Erdoğan, dergiye Türklerle  Arapların  birçok bakımdan benzerlik taşıdığını, tarihi, kültürel, dini ve etik bağlarımız olduğunu söylüyor. Erdoğan şöyle devam ediyor;  "Bizler akrabayız ve komşuyuz. Ne yazık ki, uzun yıllar aramızda bazı engeller oluştu. Son zamanlarda bu engellerin kaldırılması ve halkların yakınlaşması çok sevindirici. Bölgedeki halkların birleşmesi için Türkiye çok istekli."

Evet, Emine Hanım bunları söylerken, Arap komşumuz Suriye ile ilişkilerimizin ne halde olduğunu bilmiyor sanırız. Kültürel ve tarihsel olarak bize çok daha yakın olan Suriye halkının iç savaş kışkırtıcısı AKP iktidarına duyduğu öfkeden de habersiz olmalı.

Mısır'da gerçekleşen ‘Arap Baharı’ Emine Erdoğan'ı çok mutlu etmiş. Olan bitene “devrim” diyor. Hangi devrim, ne devrimi? Arap dünyasının en önemli kadın şarkıcılarından biri olarak gösterilen Ümmü Gülsüm heykelinin bile yüzüne peçe takılan Mısır'daki devrimden mi söz ediyoruz? Şeriatçı Müslüman Kardeşler örgütünün iktidarı ele geçirdiği ayaklanma olsa olsa bir karşı devrim diye değerlendirilebilir. Niyet ne olursa olsun, sonuç budur.

Türkiye'de kadınların eğitim düzeyini yükseltmek için özellikle çok çaba harcandığına değinirken kız çocukların okulla gitme oranının % 97’ye ulaşmış olmasından gurur duyuyor Emine Erdoğan. Ancak fotoğraf biraz farklı; kadınların, kız çocuklarının öncelikle nasıl bir eğitim aldıkları önem kazanıyor. Örneğin, 2012 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı'na bağlı Kur’an kurslarına 1 milyon 65 bin 200 kadına karşılık sadece 59 bin 761 erkeğin katılmasına ne diyecek acaba Erdoğan? Kur’an kurslarına devam eden kişiler arasındaki kadın erkek  uçurumunu nasıl açıklamalıyız? Kadınlar daha dindar diyerek mi? Yoksa kadının üzerinde erkek egemenliğini din ile pekiştirmek için mi? Kadını yeniden evinin ve erkeğin kölesi yapmak için mi?

Keşke Emine Erdoğan kadar iyimser olabilseydim. Ya da nasıl bir gözlük kullanıyorsa aynısından biz de alalım.

(Yurt Gazetesi)

Rana ULAŞ | Tüm Yazıları
Hits: 1346