Aydın olmanın mayası

~ 17.02.2013, Nihat BEHRAM ~

Toplumu gericiliğe karşı uyarmak ve halkın safında yer alıp direnmek, aydın kimliğinin mayasıdır. Mayası bu olmayanın “aydın” sıfatı, “maske" den öte anlam taşımaz. Ortalıkta bu sıfatla dolaşanların çoğu aydın değil, “ampul nuru” vurmuş eşya ve gölgesidir. Büyüklüğü küçüklüğü, sabitliği titrekliği ampulle mesafesine göre şekil alır. Sigorta atsın ya da ampul patlasın, kendi ışığı ve enerjisi olmadığı için karanlıkta hareketsiz kalır.

Canlının en temel yaşam kaynağı gün ışığıdır. Sönümsüz , sonsuz ve can ile ilintisi olan odur. Daldaki tomurcuktan, gökteki kırlangıca dek yaşama direncinin kaynağı gün ışığıdır. Aydının toplumla ilişkisinde de aynı anlam gizlidir. Aydını olmayan toplum cansızdır. Renksizdir. Canı ve rengi, vazodaki plastik çiçeğin “canı ve rengi” kadardır.

Bilimcisi, eğitimcisi, hukukçusu, politikacısı olmayan; sanatçısız, yazarsız, düşünürsüz bir toplumun varlığı ve ilerlemesi mümkün mü? Aydını, aydın yapan mayadan soyutlamak, toplumun hayat damarlarını kesmek anlamındadır. Politikacının, sanatçının, eğitimcinin, bilim insanının aydın niteliği taşıdığını belirtmek için, illaki her birinin başına, “devrimci sanatçı, devrimci politikacı” diye “devrimci” sıfatıyla pekiştirme koymak gerekmez. Çünkü aydının yapısında bu maya kendiliğinden bulunur.  Yazarlık, gazetecilik, valilik, başbakanlık da, hâkimlik, mimarlık, konsolosluk gibi bir meslektir ve her bir meslekten, aydın çıktığı gibi, faşist de çıkar. İsterse felsefe profesörü ya da başyazar olsun, meslek yapısı bir başına aydın olmayı içermez. Ortalık, “aydın” maskesiyle dolaşan faşist gazeteci, yazar, çizer, profesörle dolu değil mi? Günümüz memleket manzarası, “maskeli aydın balosu” ndan farksızdır. Balo salonunun “aydın” lık kaynağı ise “ampul” nurudur. Yetkililerin, “nur ala nur” derken kasıtları ampulün watt gücüdür! Daha aydınlık bir dünya değil, türbe türü daha “nurlu” bir salon anlamındadır! Yazık ki ülkemizin gerçeği budur. Halkın, toplumun hayat damarlarına yönelik gerici saldırılar birbiri ardına kesintisiz; sahtekârlık sınırsız; yobazlık dörtnaladır. Bu İktidarın, bal diye zehir sunma hüneriyle kimse yarışamaz. Katil beslemenin adı “insani yardım”, yobazlığın adı “kimliğine kavuşma”, kapanmanın adı “açılım”, çöküşün adı “dönüşüm”, çürümenin adı “birlikte yürüme”, savaş taşeronluğunun adı “analar ağlamasın”! Maskeli balonun tiplemeleri saymakla bitmez!

Maskeleri indirme, gerçeğe ışık tutma, toplumu uyarma ve halkın safında bizzat yer alarak direnme, aydının asli görevidir. Ülkenin gerçek aydınları bunu yapıyor. Geçtiğimiz hafta her biri halkın onur anıtı değerinde bir dizi aydın diklenişine tanık olduk. Bunların üçünü özellikle anmak istiyorum: Başkan Ümit Kocasakal ve İstanbul Barosu’nun insandan yana çağdaş hukuk bilinciyle, faşist, dinci, çağdışı hukuk yapılanmasına direnişi. Değerli Tiyatro sanatçısı Orhan Aydın’ın, Kültür Bakanı’na hitaben yazdığı ve toplumun, halkın varlık damarlarına ve kültür kurumlarına nasıl alçakça bir saldırı olduğunu sergileyen mektup-yazısı. Ve Sosyalistler Meclisi’nin “Yeni Anayasa AKP İktidarı’nın yarattığı dinci, işbirlikçi ve totaliter rejimin taçlandırılması anlamına gelecektir” başlığıyla halka sunduğu 10 Şubat Ankara toplantısı sonuç bildirgesi. (Gerek Orhan Aydın’ın mektubuna, gerekse Sosyalistler Meclisi’nin bildirgesine www.sol.org.tr soL Portal’dan ulaşılabilir. Okumak ve yaygınlaştırarak destek olmak gerekir.)

Toplumun yaşam damarlarına, emekçi halka, kültür ve sanat değerlerine, doğaya, hukuka, bilime, farklı kültür ve inançlara yönelik saldırılara; İktidarın, ülkeyi büyük bir felâketin eşiğine sürükleyen savaş politikalarına karşı, gerçek aydınlar, kendi alanlarında çırpınıyor. Eksik olan birliktir. Bugün, faşizme karşı birlikte mücadele, her zamankinden daha önemlidir. Bu ülkenin antifaşistleri, faşizmi süpürüp atacak güçtedir. Yeter ki birlik olsun.

______________________________________________________________

Sosyalistlerin Meclisi:

“Kürt sorunu, yeni Anayasa’yı ve AKP gericiliğini aklamak için kullanılamaz.”

(Yurt Gazetesi)

Nihat BEHRAM | Tüm Yazıları
Hits: 1835