Bende yürek geniş.. Sen yırt yakalarını..

~ 22.12.2012, Selahattin DUMAN ~

Koca bir yıl nasıl geçti?

Yıl öfkeli kocanın eş cinayeti ile başladı.. Tartışmanın ucu “Evlilik Kursuna” kadar gitti.. Paşalar gördük elleri kelepçeli.. Dağa çıkacağım diyen muhalefet lideri hâlâ bağda geziniyor.. Zengin bebelerinin 432 yeni Porsche otomobili var..

Notlarıma bakıyorum..

2012 yılına girmişiz.. Ocak ayının birinci günü.. Gündemde birinciye gelen olay Uludere vak’ası..

“Mülayim bakışlı gözlüklü adamın..” medya leşkerlerini karşısına dikip “Devlet vatandaşını bombalar mı?” diye başlamış lafına..

Sonra sormuş:

“Eee!! Bunları kim bombaladı?”

On iki ay geçmiş, cevabı yok.. Kimi havaya bakıyor, kimi yere.. Sorunun sahibi bile cevap beklediğini unutmuş..

“Seyrek bıyıklı asabi şahsiyet..” ise oralı bile olmamış.. Sallayıp cevap vermediği soru sadece bu değil..

Aynı gün Antalya’dan bir avukat hanım, kendisinden mektupla yardım istemiş..

“Boşandığım adam beni de çocuğumu da öldürecek, kurtarın..”

Yapacağımız bir şey yok.. Kadere inanacaksın..

***



Aynı gün Antalya’da başka bir koca, karısı Sultan Hanım’ı dört yaşındaki çocuğunun gözünün önünde, boğazını keserek öldürmüş..

Sebep? Kadının cep telefonuna gelen bir mesaj..

Tedbir alınsa ne olacaktı? Kadınların cep telefon taşımasını mı yasaklayacaksın?

Devlet yine de duruma hâkim görünüyor.. Ailelerin başına dikilen Hükümet Bayanı kendince bir çare bulmuş..

“Evlenmek isteyen, evlilik kursuna gitmeli..”

İyi bir tespit! Her önüne gelen kurs görmeden evlenirse böyle olur işte..

Ne demiş Çinli bilge adama?

“Bana balık verme.. Balık tutmayı öğret..”

Türk’ün yorumu ise farklı..

“Oğlum bana bir balık yap.. Rakı da getir.. Bir de şu buz kovasını tazele..”

BİRİNCİ HAFTA

Aileden sorumlu Hükümet Bayanı’nın yaklaşımı işin aslına uygun.. Balık vermeyip, balık tutmayı öğretmek..

Yeni yılın birinci gününde gündeme düşen bu olaylarla kamuoyu ilgilenmiş mi? Hayır!

Kamuoyu, dikkatini ortaya çıkmayan piyango talihlileri ile Kıbrıs’ta kazandığı paraları kumarda yiyen Serdar Ortaç’a yöneltmiş..

O kadar para masada bırakılır mı? Çüüüş yani..

***



Ocak ayının ilk iki gününden kalma bu notlar yılı nasıl geçireceğimizin habercisiydi..

Daha üçüncü gün başka bir bomba düştü kucağımıza.. Bombayı patlatan Bülent Ersoy..

Memleketimizin hem askerlik yapmış hem sünnet olmuş tek kadın sanatçısı..

“Deniz Gezmiş ile birbirimizi çok severdik.. Bana bir keresinde üç gazoz ısmarladı..”

Haydaaa! Senelerdir kendi hâllerinde yaşayan, anılarıyla avunan “68 kuşağını” zıplatmanın âlemi mi vardı Bayan Bülent?

Sen tut, Türkiye’de ikon olmuş bir gençlik sembolünü al, Yeşiçam’ın Nuri Alço’su ile aynı kefeye koy..

Bereket versin “68 kuşağının..” hayattaki fertleri birer CSI elemanı gibi çalıştılar.. Böyle bir şeyin zaman ve mekân olarak mümkün olamayacağını ispatladılar..

Adını Feriha Koydum dizisinin hobbit yıldızı sette altına takoz koydurmasa, bu haber de medyaya sızmasa bu mesele daha günlerce tartışılırdı..

Takoz on santimlikti..

Tesadüfe bakın ki 2011 yılının açıklanan enflasyon ortalaması da yüzde 10’du.. Aslında 10 nokta 58 ama biz bardağın dolu yanına bakıp rakamı yuvarladık..

Halkımızın morali Fransa’nın hasmane politikası yüzünden biraz bozuktu, onu şey etmek için..

O günlerde Fransa’ya karşı herkes elini taşın altına koyuyordu.. Misal, Mehmet Ali Erbil’in bundan sonra Fransız kadınlarla yatmayacağını açıklaması gibi..

***



Yeni yılın ilk haftasının başka bir bombası da Genelkurmay Başkanları’ndan emekli Orgeneral İlker Başbuğ’un tutuklanmasıydı..

Tutuklanma gerekçesinden anladığıma göre İlker Paşa emrinin altındaki sekiz yüz bin askere güvenmemiş, hükümeti devirmek için dışarıdan taşeronla anlaşıp, silahlı çete kurmuş..

Paşalığının yanması bu sebepten..

Allah’tan ekonomi umut veriyordu..

Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’nın “Bu lafımı bir kenara yazın, yıl sonuna kadar doları yeneriz..” demesi bu günlere denk gelir..

Biz de yazdık.. Şimdilik dolar galip ama Allah’tan umut kesilmez.. Yılın sonuna bir haftadan fazla var..

LAMI CİMİ YOK..

Beren Saat iki buçuk milyon verip Arnavutköy’de ev almış, tadilatına da beş yüz bin lira harcamıştı.. N’oldu acaba? İçine yerleşebildi mi?

Bir de tutukluluk hâlleri devam eden seçilmiş milletvekilleri sorunsalı vardı.. Durumlarını hükümet adamı Bülent Arınç’a sordular.. “Seçilmiş adamı içerde tutamazsınız..” deyip, ekledi:

“Lamı cimi yok, derhal tahliye edilmeliler..”

Tutukluluk halleri hâlâ devam ettiğine göre sallayan olmamış..

Orhan Pamuk sevgilisinden ayrıldı, onu da sallayan olmadı..

“Mülayim bakışlı gözlüklü şahsiyet” ise Yaşar ve Çevik paşaların neden dışarıda olduğunu merak ediyordu.. Basın toplantılarında zırt pırt bunu soruyordu..

Beklediği resmi cevap Ampul Partisi’nin anayasa adamı Burhan Kuzu’dan geldi:

“Bana ne ulan! Git savcıya sor..”

Kamuoyu olarak bu cevaptan tatmin olduk..

Bu cevap sosyal bünyemize iyi geldi.. Zaten dünyada başlayan ekonomik kriz yüzünden canımız sıkkındı.. Paşalarla uğraşmanın ne âlemi vardı ki?

***



Ekonomik kriz, kavramını satır başı yaptım da aklıma geldi.. Bizim zengin bebeleri kaşla göz arasında 432 adet Porsche otomobil satın almışlar..

Ferrari satışı 23’te kalmış.. Paramız yetmediğinden değil, mal yetiştiremedikleri için..

Avrupalı zenginlerin “statü tarifi” için kullandıkları lüks otolardan Mercedes, artık bizim memlekette gecekondu önlerinde park yeri arıyor..

Lüks Mercedes satışı 12 binde kalmış.. Eski havası yok tabii..

Bu arada ana muhalefet yeni bir çare üretti:

“Mülayim bakışlı gözlüklü şahsiyet..” elimizde bir çare kaldı, silahı alıp dağa çıkmak, dedi.. Kafası nasıl böyle güzelleşti, öğrenemedik..

Koca yıl geçti.. Hâlâ dağlardan haber bekliyoruz..
 

 

(GazeteVatan)

Selahattin DUMAN | Tüm Yazıları
Hits: 1405