Artık Silivri’de üç milletvekilimiz, İmralı’da da bir liderimiz var!
Silivri’dekilerin, mahkemede söz alması bile yasak, İmralı’daki liderin hem devletle konuşma özgürlüğü var, hem de Türkiye’deki PKK hareketine yön verme!
AKP iktidarı baktı ki, Apo’suz olmuyor, sürekli bozulan kosterin yerine Tuzla isimli gemiyi İmralı seferlerine koydu!
Tuzla, her türlü hava şartında denize açılabiliyor, icabında batmak üzere olan gemileri bile kurtarabiliyor!
Demek ki artık, Öcalan eskisinden daha çok önemli!
Acaba diyorum, Öcalan için özel bir seçim düzenlense..
Ulu Hünkârımız isterse, bir gecede kanuni düzenleme yapılır!
Sonrası kolay, gelsin Meclis’e!
Öcalan o kadar mühim ki, tek bir lafla “Açlık grevini bırakın!” diyerek, Türkiye’yi “şimdilik” büyük bir beladan kurtardı!
Ama ardından da ekledi:
“Açlık grevini dışarıdakiler yapsın!”
Sana söylerim hapisteki grevciler, sen anla “bazı” dışarıdakiler!
İş çorbaya döndü!
Hapistekiler açlık grevini bırakıp milletçe cümlemizi sevince gark ederken, dışarıdakiler beş (üç beş) Memed’i daha şehit ederek, teşekkürlerini sundular!
Bu durumda devletimiz Öcalan’ı Kürt hareketinin lideri ve tek muhatabı olarak kabul etti ama grevin bittiği gün beş şehit haberinin gelmesi, daha kucaklanacak çok lider olduğunu gösterdi!
Bir de o liderleri destekleyip kendi hedeflerine sabırla ilerleyen dost ve müttefiklerimizi!
Böylece hem Başbakanımız Erdoğan, hem de Apo, kendi tribünlerine güçlerini göstermiş oldular!
Acaba diyorum, Öcalan ve Erdoğan elele verdi de, bizimle kafa mı buluyorlar?
Yine acaba diyorum, Tuzla gemisinin İmralı’ya götürdüğü aracılar vasıtasıyla, aralarında ne pazarlıklar döndü?
Bir daha acaba diyorum, Erdoğan Tuzla gemisine binip, bizzat pazarlık yapmak için İmralı’ya gider mi?
Ya da, Öcalan Tuzla gemisine binip kaptana “Çek evladım Dolmabahçe’ye” diyerek, çalışma konutunda, Ulu Hünkârımızla görüşür mü?
Bunlar şimdilik hayal gibi ama yakında gerçekleşirse, artık her şey alışan yüzde 49’umuz hiç şaşırmayacaktır!
Valla geri kalan yüzde 51 de şaşırırsa, ben şaşırırım!
Zira cümleten şaşıra şaşıra, şaşırmamaya alışmış bulunuyoruz!
Bakın ulu Hünkârımız Mısır’da, İsrail’e buyurdu ki:
“Gazze’nin hesabı vereceksiniz!”
Demek içeride bir PKK meselesi kalmadı ki, sıra İsrail’e ayar vermeye geldi!
Gerçi, Mavi Marmara’daki dokuz şehidin hesabı hala açık duruyor ama olsun!
Esad da “Kuzey sınırımızı Kürtlere bıraktık” demesin mi?
Türkiye her gün yeni bir yaşına daha giriyor!
AKP’nin başımıza geçtiği on yıldan beri
(Yurt Gazetesi)
