Süreyya Sırrı Önder Beyefendi'ye mektup - 1

~ 10.11.2012, Selahattin DUMAN ~

İşbu risale Meclis Darbeler Komisyonu tarafından sorgulanan eski başbakanımız Tansu Çiller’in siyasi hâllerini beyan eder.. Sayın Çiller’in cezai ehliyetinin bulunmadığına dair delil teşkil eder.. Dosyasına iliştirilmesi..

Sayın Süreyya Sırrı Önder, Yüce Meclisimiz’in çatısı altında kurulan “İhtilâller ve Darbeler Üzerine Özel Sohbetler Komisyonu”nun muhterem üyesi..

Sayın Tansu Çiller’i hem Doğru Yol Partisi’nin eski Genel Başkanı hem eski başbakan hem de eski başbakan yardımcısı olarak Boğaz’daki yalısında sorguladığınızı gazete haberlerinden öğrendim..

Anladığım kadarı ile kendisini fena sıkıştırmışsınız..

Muhterem komisyonunuzun Sayın Deniz Baykal’dan yediği ağır fırçanın acısını Sayın Tansu Çiller’i ağlatarak çıkarmışsınız..

O dönemleri hasbelkader gazete yöneticisi olarak yaşamış ve birçok olayın tanığı olmuş biri olarak üzüldüm..

Bu tatsız sorgulamada beni teselli eden tek şey, komisyonunuzun bu vesile ile bir “Boğaz Yalısı”nın içini dünya gözüyle görmüş olması ve oradaki ikramların tadını çıkarmasıdır..
 

 

***



Şahsınıza yazdığım bu mektupla komisyonunuza “dilekçe olarak” sunduğum işbu risalenin dibacesinde kullandığım “cezai ehliyetinin olmaması..” tespitine gelince..

Sayın Tansu Çiller’in kısa siyaset yaşamında kırdığı gaflar, cumhuriyet tarihinin bütün başbakanlarının kırdığı gafların toplamından fazladır..

Bu gafları bir iki kitaba sığdırmak mümkün olmadığı için ansiklopedi formatı üzerinde düşünülmektedir..

Ekşi Sözlük, İTÜ Sözlük, Uludağ Sözlük gibi popüler sitelerin ortak bir çalışma ile “Tansu Çiller Gaf Ansiklopedisi..” hazırladıklarını yakından biliyorum..

SAY SAY BİTMEZ

Yalısındaki sorgusunda Sayın Tansu Çiller’i infaz edilen “Kürt asıllı iş adamları..” listesi üzerinden giderek sıkıştırmışsınız..

“Siz böyle bir listeyi açıkladıktan sonra orada yer alan isimler birer birer öldürüldü.. Ne düşünüyorsunuz?” diye sormuşsunuz..

Kadıncağızın ağlayarak “Ben bir iktisat profesörüyüm.. Bu işleri bilmiyordum.. Bana bunlar, hükümeti zor duruma düşürmek için kendi başına giden kurşunun önüne bilerek atlıyorlar, türünden bilgiler veriliyordu..” demiş..

Siz de yalıdan çıktıktan sonra başınıza üşüşen medya leşkerlerine “Tatmin olmadım..” diye konuşmuşsunuz..

Sayın Tansu Çiller’i yakından tanısaydınız eminim tatmin olurdunuz..

Sayın Tansu Çiller’in her konuda olduğu gibi terör konusunda da kafası karışıktır..

Siyaset notları ve Meclis tutanakları bunların örnekleri ile doğrudur..

Seçim kürsüsünden halka “Cenab-ı Allah’ı sizlere emanet ediyorum..” demesi en bilinen örnektir..

Bir başka seçim mitinginde ezan sesi ile konuşmasını kesmiş, ezan bittikten sonra insanlara “Bu Ramazan sesleri semalarımızdan hiç gitmesin istiyorsanız bize oy verin..” diye seslenmiştir..

Ezan ile Ramazan ayını birbirine karıştıran algısı yüzünden benzer durumlara düşmüşlüğü vardır..

Bir başka seçim konuşmasında ağzından şöyle bir cümle çıkmıştır:

“Bu mübarek Ramazan Bayramı.. (kısa bir suskunluk geçirdikten sonra devam eder..) değil Kurban Bayramı’dır.. Yine de çok mübarek bayramdır..”

Hatalı başladığı cümleyi toparlamaya çalışırken durumu daha da berbat etme vak’ası..

***



Terör konusundaki kafa karışıklığı daha nettir..

Size Sayın Tansu Çiller’in başbakan olarak yaptığı ve Meclis tutanaklarında yer alan bir konuşmasından kısa bir bölüm sunmak istiyorum..

“Bir ülke eğer NATO’da terörü anlatacaksa eğer bir ülke vardıysa terörü Avrupa Birliği’ne anlatacaksa, bir ülke vardıysa eğer, evet biz Müslümanız, başımız dik ama teröre karşıyız, yıllarca bunun mücadelesini yaptık diyecek bir ülke vardıysa, ve bütün dünyaya bunu kendi geçmişiyle anlatacak bir geçmişe tarihe sahip bir ülke vardıysa o bizdik ama bütün dünya, üzülerek söylüyorum ki NATO da Putin’i gördü, Avrupa Birliği’nde Putin’i, terör mücadelesini anlatırken, onun haklılığını anlatırken gördü. Eğer buralarda Türkiye yoktuysa...”

DELİL İSE DELİL

Tutanaklardan alıntı yaptığım yukarıdaki metinde Sayın Tansu Çiller, milletvekillerine terör konusundaki dış politikasını anlatmaktadır..

Ana fikir “Dünya’da terörü en iyi tanıyan ülke olarak bunun tanımını en iyi bizim yapacağımız..” şeklindedir..

Ancak metinden de görüleceği gibi sapla saman birbirine karışmıştır..

Sayın Tansu Çiller eğer bu konuşmayı Meclis’ten değil de bir yakınını ziyarete gittiği akıl hastanesinde yapsaydı..

Temsil, akıl hastanesinin başhekimi yanına gelip de “Sayın başbakanım, ne olacak bu terörün sonu?” diye sorduğunda o da yukarıdaki gibi bir cevap verseydi..

İnanın ziyaretçi olarak gittiği o hastaneden bir daha çıkamazdı..

Elbette ben bu durumu bir hastalık alameti değildir.. Bu örneği kendilerinin “özel bin mantığa” sahip olduğu gerçeğinden altını çizmek için verdim..

Bazı bilim insanlarında görülen bu mantığın biz sıradan eğitimliler tarafından anlaşılması zordur..

***



Yalova “vilayet” statüsüne yükseltilmiştir.. Başbakan Tansu Çiller, halka “il oldukları” müjdesini bizzat vermek ve “Plaka numarasının da 77 olduğunu” söylemek üzere Yalova’ya gider ve meydanda toplanan ahaliye şöyle seslenir:

“Yedi, yedi daha ne eder?”

“On dööört!!”

“Hayııır.. Yedi, yedi daha ne edeeer?”

“Kırk dokuuuuz!!”

“Hayııır.. Bugün günlerden ne?”

“Cumartesiii..”

“Hayııır.. Bugün ayın kaçııı?”

“Yedisiii..”

“Aylardan neee?”

“Temmuuuz..”

“Şimdi yedi, yedi daha ne eder?”

“!!..” (Boş bakışlar)

Görüldüğü gibi Sayın Çiller bir ekonomi profesörü olarak sayılarla metafor yapmak isterken bile zorlanmaktadır..

Sayın Önder, bu konudaki delillerimi sunmaya yarınki risalemde devam edeceğimi arz ederim..

Nimet Hanım’a selamlar..

 

(GazeteVatan)

Selahattin DUMAN | Tüm Yazıları
Hits: 1758