Cumhuriyeti kutlamak için kimseden izin almayız!

~ 30.10.2012, Attila AŞUT ~

Cumhuriyetin kuruluşunun 89. yıldönümünü kutluyoruz bugün. Daha doğrusu, kutlayamıyoruz! Çünkü Ankara Valiliği, akıl almaz bir “Bayram yasağı” icat etti! “İleri Demokrasi”de bakalım daha neler göreceğiz!

     89 yıllık Cumhuriyetle kan uyuşmazlığı olan AKP Hükümeti, Türkiye’nin çağdaşlaşma yolundaki tüm kazanımlarını yok etmek için var gücüyle çalışıyor. Siyasal iktidarın, hemen her gün toplumdaki kutuplaşmayı derinleştiren sorumsuzca çıkışlarına tanık oluyoruz. Durmadan Cumhuriyetin değerlerine saldırılıyor, halkın sinir uçlarıyla oynanıyor. Şimdi de Bayram kutlamalarına yasak getirilerek, ülke durduk yerde yeni bir gerilimle baş başa bırakıldı...

      Şu çelişkiye bakın: “Bayramları statlardan, hipodromlardan çıkarıp halkla buluşturacağız” diyenler, halk sokağa çıkınca korkuya kapıldılar. Siyasal iktidar, daha önce dediğinin tam tersini yapmaya başladı şimdi! İnsanlar resmi törenlerle, protokol kutlamalarıyla yetinsin, bayram coşkusunu doya doya yaşamasın istiyorlar…

 

      Ankara Valiliği’nin halka gözdağı veren açıklamasına göre, “Top­lan­tı ve gös­te­ri ya­pı­la­cak yer­ler ara­sın­da TBMM önü bu­lun­ma­mak­ta­dır. İzin­siz top­lan­tı ve gös­te­ri ya­pıl­mak is­ten­me­si ha­lin­de top­lan­tı­yı dü­zen­le­yen­le­rin ya­nı sı­ra bu­na ka­tı­lan­lar hak­kın­da da ya­sal iş­lem­ler ya­pı­la­cak­tı­r.”

     AKP’nin valileri, açıkça Anayasa’yı çiğniyorlar. Türkiye’de toplantı ve gösteri yürüyüşleri için önceden izin alma koşulu yoktur. Hiç beğenmediğimiz, yerden yere vurduğumuz 12 Eylül Anayasası’nda bile böyle bir yasak yer almıyor. Anayasa`nın 34. Maddesi’nde, “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Düzenleme Hakkı” şöyle belirtilmiş:

 

   “Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.”

 

     2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası’nın 3. Maddesi de, Anayasa’ya uygun olarak bu temel hakkı şöyle düzenlemiş:

 

     "Herkes, önceden izin almaksızın, bu Kanun hükümlerine göre silahsız ve saldırısız olarak kanunların suç saymadığı belirli amaçlarla toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir."

     Hükümetin “emir eri” gibi davranan partizan valiler, barışçıl ve silahsız toplantıları, yürüyüşleri ikide bir yasaklamayı alışkanlık haline getirdiler. Bu hukuksuz uygulamanın en kaba örneklerini daha önce 1 Mayıs gösterilerinde, emekçi eylemlerinde ve BDP’nin yasal etkinliklerinde gördük.

     Oysa aynı valiler; dinci, gerici ve hükümet yanlısı her türlü gösteriye sınırsız kolaylık sağlıyorlar. “İlk Meclis” binasının önünün “toplantı ve gösteri yeri olmadığını” söyleyenlere sormak isteriz: Peki, hastane önleri, cami avluları, hatta musalla taşları miting yeri mi? Başbakan, eline mikrofon geçirdiği her yerde korsan mitingler düzenleyip nutuk atarken aklınıza böyle şeyler gelmiyor da, ulusal bayramlar ya da emekçi eylemleri söz konusu olunca mı birden “mevzuat hazretleri”ni anımsıyorsunuz? Taksim’de “Polis Bayramı” kutlanıyor. “Alperenler”, Ayasofya Müzesi önünde toplanıp “Bayram Namazı” kılıyorlar! Recep Tayyip için gece yarısı havaalanlarına kürsü kurulup mitingler düzenleniyor… Örnekler o kadar çok ki… Bütün bu yerler, valiliklerce “önceden belirleniş” toplantı ve gösteri alanları mı? Ey güdümlü valiler, böyle durumlarda neden hiç sesiniz çıkmıyor? Bugüne değin “izinsiz” yapılmış hangi dinci, ırkçı mitingi engellediniz?

     Alâaddin Yüksel, 1997 yılında Emniyet Genel Müdürü iken, dönemin İçişleri Bakanı Meral Akşener’in “gece yarısı operasyonu”yla görevinden alınmıştı. Bu korsanca uygulama tümüyle siyasal amaçlı ve hukuk dışıydı. Nitekim Sayın Yüksel, yürüttüğü hukuk savaşımı sonunda yargı kararıyla görevine dönerek haklılığını kanıtladı. Şimdi aynı insan, daha beter hukuksuzlukları, Ankara Valisi olarak başkalarına yapıyor! Sözgelimi, emrindeki güvenlik güçlerini; yasal haklarını kullanmak isteyen işçilerin, kamu emekçilerinin, öğrencilerin üzerine salarak şiddet uyguluyor. Ankara caddeleri günün her saatinde Çevik Kuvvet barikatlarından, polis otolarından, panzerlerden, TOMA’lardan geçilmiyor…

     Şimdi de Bayram yasağı!

     Cumhuriyet Bayramı kutlamalarını yasaklamak ne demektir?

 

     Siz tarihe böyle mi geçmek istiyorsunuz?  

 

     Belli ki emir “büyük yerden”!

     Böyle bile olsa, “kanunsuz emri uygulayanlar” da eylemlerinden sorumludur.

     Unutmayın ki, siz Tayyip Erdoğan’ın değil Türkiye Cumhuriyeti’nin valisisiniz.

     Hukuk dışı dayatmalara -geçmişte olduğu gibi- boyun eğmek zorunda değilsiniz.

     “Hayır” derseniz, en kötü olasılıkla merkeze alınırsınız.

     Ama çocuklarınıza onurlu bir ad bırakmış olursunuz.

     Sizce hangisi daha değerli?

     Ne pahasına olursa olsun görevde kalmak mı, onurlu bir bürokrat olarak anılmak mı?

     * * *

     Bu ülkede Cumhuriyet Bayramı’nı yasaklamaya hiçbir iktidarın gücü yetmez!

     Yasakla, tehditle, korkutmayla halkı sindiremezsiniz!

     Kim korkar hain kurttan?

     Sayın Alâaddin Yüksel, bu yaptığınız suçtur; gün gelir hesabını sorarlar.

     Cumhuriyet, kimseden izin alınarak kurulmadı. Onu kutlamak için de kimseden izin almamız gerekmiyor!

     Not: Ayıptır söylemesi, bugün ben de Cumhuriyet sevdalılarıyla birlikte “Birinci Meclis” önünde olacağım. Hem de sosyalist kimliğimle...

 

          * * *

 

     Özgürlük Yargıcı!

     Emekli Korgeneral Engin Alan, MHP’nin İstanbul Milletvekilidir. “Balyoz Davası”ndan 18 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Kendisi şimdi Silivri Cezaevi’nde, mahkûmiyet kararı ise Yargıtay’da…

     Engin Alan, geçenlerde “28 Şubat soruşturması” kapsamında yeniden yargıç karşısına çıkarıldı ve “bir kez daha tutuklandı!” Oysa bir önceki mahkeme, bu soruşturmadan tutuklanmasını gerekli görmemişti. Ancak savcı, mahkemenin kararına itiraz etti ve Engin Alan’ın bir kez daha tutuklanmasını sağladı.

    Karara göre, Engin Alan’ın ikinci kez tutuklanma gerekçesi, “kaçma olasılığı” imiş. Yani, halen Silivri’de tutuklu bulunan Alan, yeniden tutuklanmazsa cezaevinden kaçabilirmiş!

    “Askeri vesayetten kurtarılmış” yargımızın işine akıl sır ermiyor gerçekten!

    “Reform” diye sunulan paketlerden de nedense hep “topluöldürümcüler” yararlanıyor!

    Peki, Özel Yetkili Mahkeme’nin bile tutuklanmasını istemediği Engin Alan hakkında ikinci tutuklama kararını kim verdi, biliyor musunuz?

     “Üçüncü Yargı Paketi”yle hukuk sistemimize armağan edilen “Özgürlük Yargıcı”!

     Türkiye, gerçekten “kara mizah” cenneti. Aziz Nesin yaşasaydı, kim bilir daha ne “gülüt”ler, “güldürüler” çıkarırdı bugünkü toplum çelişkilerinden…

 

     * * *

 

     Başbakan’dan İnciler

 

     -“Sarkozy’nin soyu Osmanlı’ya dayanır.”

 

     -“Bunlar (PKK’liler) Zerdüşt!”

 

     -“İleri demokrasiye evet ama sınırsız demokrasiye hayır.”

       * * *

 

     Özensiz Tümceler

 

    “Gözünden başarılı bir operasyon geçiren yazarımız Fikri Sağlar’a geçmiş olsun diliyoruz.”

     Bu duyuru, gazetemizin 23 Ekim günlü sayısında “BirGün” imzasıyla çıktı. Gözden kaçmış herhalde. Tümcenin yüklemi “diliyoruz” değil “diyoruz” olmalıydı.

      Bu arada Sayın Sağlar’a biz de geçmiş olsun dileklerimizi iletelim…

(Birgün)

Attila AŞUT | Tüm Yazıları
Hits: 1495