Cumhuriyet mi kalmış ki 'bayramı' olsun?

~ 28.10.2012, Nihat BEHRAM ~

CHP önde gelenleri, birbiri ardına, “Cumhuriyet Bayramı kutlamalarını hiçbir gücün engelleyemeyeceği, Cumhuriyet’in meydanlarda gösteri ve şölenlerle kutlanacağı” yönünde beyanat veriyorlar. İyi de, Cumhuriyet mi kalmış ki, kutlanacak bayramı olsun? ‘Kutlama fiili’nin artık ‘kurtarma fiili’yle yer değiştirmesi gerekmiyor mu?

Bu iş artık kutlama işi değil. Adamlar, “Zaten kutluyoruz!” diyorlar. Üstelik en üst, yani Köşk düzeyinden, pastane yüzeyine kadar! Hipodrom da cabası! Daha ne? Bırak onlar “2. Cumhuriyet”ini kutlasın! Ama aydınlanmayı, laisizmi savunanlara düşen, o değerleri düştüğü yerden kurtarma kavgasıdır. ‘1. Cumhuriyet’i “kinci”, laisizmi “dinci” hesap ve emellerine ‘kurban’ edenlerden hesap sormaktır. Hesap sorma ‘boş laflarla diklenme’ değildir; halkın güçleriyle, zalimin göğsüne göğsüne yüklenme işidir! Teslim alınabileceğini hesap etmeden; uğrunda ölümüne dövüşme hazırlığı yapmadan 88 yıl kutlandı da ne oldu? Kurtlandı! Kurtlanmış şeyin kutlaması mı olur? Öncelik, içinde kaynaşan kurdundan temizlenmesi.

Bir muhalif Vekil, “Attan düşsün!” diye espri yapıyor. Düşerse “Üsküdar’ı geçemez!” Üsküdar mı kaldı? Bırak Üsküdar’ın hâkim tepesini, Şam’da namaz hazırlığı yapıyor! Bu söylemler 9 yıl öncesinin, yani ‘bavulcuların, davulcuların’ usul usul hazırlandığı, “ileri demokrasi”nin usulüne uygun paketlendiği, ‘açılımlar’ın pembe ambalajlarda sunulduğu dönemin esprisiydi. Başka bir CHP li önde gelen, “Kutlama şölenlerini ve katılmamızı kimse engelleyemez!” diyor. Dokunulmazlığın var, biraz ileri git, daha cesur konuş! Halkı, değerleri uğrunda kavgaya çağır! Gaspçıyı lanetle! Yoksa böyle parlak sözlerle, yol aldığını sanarak, kuyunun çevresinde gözü bağlı döner durursun! ‘Cumhuriyet Mitingleri’ni saman alevine çeviren de bu ‘tedbirli cesaret ve körlük’ değil mi? Gerçekliği görmen için ‘ille de sosyalist ol’ demiyorum. Ama en azından sosyalistleri bir dinle, akıl danış. Uyarmaktan nefesleri kurudu. Üstelik kavgada en ön saftalar.

Çok açık: ‘1. Cumhuriyet’in laisizm, aydınlanma değerleri gerici, dinci saldırının hedefi kılınmış ve katledilmiştir. Neyini kutlayacaksın? Hesap sorulmalı! Bu katliamda payı olan kim ve ne varsa, açık açık soracağın hesabın hedefine koy! Ülkenin maddi manevi değerlerini ÖSO adlı dinci cani çetelere akıtanlardan; emperyalizme savaş taşeronluğu yapanlardan; emekçi halkı aç, işsiz bırakanlardan; çocuklarımızı softaya okutanlardan; mazlum uluslar, azınlık halklar ve farklı inançlara katliamlar ve nefret söylemiyle saldıranlardan; devrimci gençleri, aydınları zindanlara dolduranlardan; ABD Genelkurmayı ve CIA’nın vesayetinde Cumhuriyet ve laisizmin vasiyetini yazıp, ülkeye vasi kesilenlerden; onların kapı kulu hainler sürüsünden...

Bu yıl Cumhuriyet Bayramı, “Cumhurbaşkanı ve Başkomutan Gül’ün davetiyle Köşk’te kutlanacak”! Baştakilerin, başı bağlı, başı bağsız eşleriyle, baş başa ‘2. Cumhuriyet’i nasıl kutladıklarını, baş eğen yandaş başyazarların yazılarından öğreneceğiz! Sonuçta, hayatı dini esaslara göre algılayan derin AK Devlet “laisizm ve aydınlanmacı başıbozukluğu” kendince “nizam ve düzen” e koydu! Meydan yasak! Artık, “Hodri meydan!” türü sözlerle ‘diklenmek’ yeterli değil. Zaten, öyle çok söyleniyor ki, suyu çıktı! Önemli olan o sözler ve diklenişin hangi derinlikte sergilendiği. Çünkü duvar halkla meydan arasına değil, geleceğimizin önüne örüldü. Meydanın yasaklığı, geleceğe yürüyüşün geçitlerinden biri olmasından! Yeter ki meydana o cesaret, o bilinçle çıkılsın, Çehov’un dediği gibi: “Aşılmayacak duvar yoktur!”

____________________________________________

Goethe:

Malını yitiren bir şeyini, onurunu yitiren çok şeyini, cesaretini yitiren her şeyini yitirmiştir!”

(Yurt Gazetesi)

Nihat BEHRAM | Tüm Yazıları
Hits: 1700