Sosyalistlerin Meclisi 'Toplantı Bildirgesi'ni okurken

~ 22.10.2012, Nihat BEHRAM ~

Her ay düzenli toplanan Sosyalistlerin Meclisi, 13 Ekim'de gerçekleştirdiği  toplantı sonrasında şu değerlendirmeyi yaptı: “Hükümetin çeşitli başlıklarda kontrolü elinden kaçırdığı, sürekli risk aldığı ve patinaj yaptığı görülmektedir. Sosyalistlerin Meclisi Türkiye'de Cumhuriyet adı altında yaşanan tarihsel ilerlemeyi tahrip eden, ülkemizi gericilik batağına sokan, hukuksuzluğu ve keyfiliği kural haline getiren, Türkler ve Kürtler arasındaki mesafenin dramatik biçimde açılmasına neden olan, düşmanlıkları körükleyen, son dönemde Türkiye'yi haksız bir savaşın eşiğine getiren hatta fiilen içine sokan, emekçi kitlelerin yaşam düzeyini daha da düşürmeye yönelen AKP iktidarının bir an önce son bulması gerektiğine inanmaktadır. On yıllık gericilik döneminin son bulmasının mümkün olduğuna inanıyoruz. Sosyalistlerin Meclisi AKP'nin geriletilmesiyle Türkiye'nin otomatik olarak köklü bir kurtuluşa ulaşmayacağının bilincindedir. Bu nedenle AKP'yi geriletme çabalarına sosyalizmin bir alternatif olarak ülke gündemine sokulmasının eşlik etmesi zorunludur. Sosyalistlerin ülkemizde sol perspektifin ilkeli ve derinlikli biçimde ayakları üstüne dikilmesinin acil bir gereksinim olduğunun bilincindedir ve bu çerçevede sorumluluk hissetmektedir. Yeni dönemde faaliyetlerimizi bu doğrultuda planlayacağımızı duyururuz.”

Bildirgede vurgulanan, “sol perspektifin ilkeli ve derinlikli biçimde ayakları üstüne dikilmesinin acil gereksinim olma” konusu, yaşamsal bir öneme sahiptir. İktidarın saldırarak sindirmeye; omurgasız liberallerin çalkalayarak bulandırmaya; sağ ile sol arasında yalpalayan sosyal demokratların bir o yana bir bu yana yontmaya çalıştığı bu konuyu temeline oturtmak, gerçek devrimci güçlerin acil görevidir.

Sosyalistleri dışlayan ‘muhaliflik’ ve sosyalistere mesafeli ‘yurtseverlik’ kaçınılmaz olarak ‘sağ’ yanına kaykılır ve çökmeye, saman alevi gibi parıldayıp sönmeye mahkumdur. Anti faşist, anti emperyalist mücadelenin sağlam dayanağı soldur ve ancak sola yaslanan halk ve mücadele yenilmezdir.

‘Ulusalcı’lıkla sınırlı sosyal demokratların, alanlara toplanan milyonlarca insanın denizleşebilecek potansiyelini nasıl saman alevine çevirebileceğini ‘Cumhuriyet Mitingleri’ ile yaşadık.  Siz onların “yüzbinlerce insanı alanlara topladık” diye böbürlenmesine bakmayın. O insanları alanlara toplayan bizzat o insanların, sisteme karşı içlerinde biriken öfke ve geleceğe ilişkin kaygılarıydı. Ama o potansiyeli saman alevine çevirenler , sosyal demokratların sola kapalı, sağa ‘pupa yelken’ açık “ulusal birlik” anlayışıdır. Sosyalistlerle aralarına sınır koyarlarken, devrim düşmanlarıyla “ulusal birlik” adı altında flört edenlerdir. Alanlara akan o yüzbinlerin öfkesini ‘saman alevi’ne çeviren bu yalpalamadır. Kitlelerin öflesi Yunanistan’da, Portekiz’de, İspanya’da, Venezuela’da neden ‘saman alevi’ne dönmüyor?  Arkasında duran güçlere bakılırsa anlaşılır. Hele ki, faşist ve ırkçılara karşı net tavırlarına.
Sola kapalılık CHP’nin de işine geliyor. Tabanındaki gençlerin sosyalistleşmesine karşı ‘ABS freni’ gibi. Ama sağ yanları, MHP dahil her tür ilişkiye açık. CHP’nin MHP’ye köklü bir eleştirisi var mı?

Şu ‘ulusallık’ ve ‘ulusal birlik’ konusuna, sosyalistlerin, bilimsel laflarla değil, net, güncel bir bakışla açıklık getirmesi son derece önemlidir. AKP ve beslemesi liberaller bu konuyu kusmuk bataklığına çevirdi. Köksüz sosyal demokratların ise, ciklet gibi çiğneme konusu. Kürt ulusal hareketi için “türk ırkçılığı” anlamına geliyor. Solun bir kesimi içinse, kılçığı etinden fazla, dikeni süsünden tehlikeli. Doğduğumuz ve ruhumuzu kültürüyle emzirdiğimiz  yurdumuza  sevdamızın bir nitelemesi olan yurtseverlik ile ırkseverlik arasındaki uçurum farkını görememek, o uçuruma düşmek anlamındadır. Emperyalizmin kapıkulu, halk düşmanı sisteme karşı öfkeyi; bağımsızlık ve özgürlük ateşini sönümsüz ve kanatlı kılmak, ancak “sol bakışın ilkeli ve derinlikli biçimde ayakları üstüne dikilmesiyle” olasıdır.
______________________________
Dörtlük
Kafesin kanadı dişleyen hırsına bak
Öyle bak ki, kuş yüreğinde kanatlansın
Öyle bak ki, kafes kafes olduğundan
Kafesi yapan el el olduğundan utansın

(Yurt Gazetesi)

Nihat BEHRAM | Tüm Yazıları
Hits: 1809