Baro Genel Kurulunda Boş Sıralarla Konuşma

~ 17.10.2012, Av. Gülbeyaz Karadeniz ~

Değerli divan, değerli arkadaşlar. Hepinize merhaba.

Ben kuzu kuzu diye başlayacağım sözlerime. Ama sakın ola ki bu kuzuyu, Tarkan’ın kuzusuyla karıştırmayın. Kitaplar bizim için, “yargının kurucu unsuru, yargının üç saç ayağından biri” diyor. Çok şükür. Ben öyle bir şey görmedim.

Yeni HMK ile devlet hukuku özelleştirdi, temel görevi olan yargıyı paralı hale getirdi. Senelerce bitmeyen davalar için avans adıyla peşin para istiyor bizden., “Para peşin kırmız meşin” diyor yani. Ne Baro, ne de avukatlar; “Hukuk, devletin temelidir, halkın hak arama yolunu engelleyemezsiniz.” demiyor.

Kuzu kuzu ödüyoruz avansları.

Temyiz harcının dışında, temyize başvurma yolu adıyla yeni bir harç alınıyor birkaç yıldır. Ne Baro, ne Barolar Birliği; “Sen zaten temyiz harcını alıyorsun, bu neyin harcı, neyin yolu?” demiyor. Kuzu kuzu ödüyoruz başvuru yolu harçlarını.

Çağlayan Adliyesi açıldı ve biz bir yaşımıza daha girdik. Çantalarınızı arayacağız dediler. Baro; “Biz yargının meşhur üç ayağından biriyiz, Adliye bizim evimiz, işyerimiz, Hakim ve Savcılar nasıl çantalarını artmadan geçiyorlarsa, biz de öyle geçeriz demedi. Kuzu kuzu aratıyoruz çantalarımızı.

Adli tatil başlamadan hakimler inzivaya çekiliyor. Duruşmaya gidiyoruz. Hakim yok. Bizden mazeret istiyorlar. Hiç kimse, “Ne mazereti, ben geldim buradayım, hakim yok o versin mazereti.” Demiyor. Kuzu kuzu veriyoruz mazeretleri.

Roma döneminde bir kanun yapmışlar, senelerce uygulanmış, yetmemiş sonra gelen devletler de uygulamış, şimdi bu “modern çağda” akşam kanun yapılıyor, sabah, daha yürürlüğe girmeden değişiyor.

Baro, Barolar Birliği; “Hukukta istikrar esastır, 3-5 ayda bir değişen kanunlarla adalet olur mu, Hukuk Devleti olur mu? demiyor. Kuzu kuzu uygulamaya çalışıyoruz kanunları.

Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yolu diye yeni bir hukuk yolumuz daha oldu. 3-5 yıl yerel mahkeme, 2-3 yıl temyiz, 2-3 yıl bireysel başvuru yolu. Ömür bitiyor. Bu yol “ben senin davanı Allah’a havale ediyorum.”un meşru söylemidir. Hukukun önü yine hukukla tıkanmıştır. Bu yol, hak arama yolunun tıkanması, engellenmesi, davasının Allah’a bırakılmasıdır.

Hiç kimse; “Yargılamayı kim, nasıl yapacak? Zihniyet aynı, mantık aynı ne değişecek” demiyor. Kuzu kuzu gidiyoruz bireysel yola. Paramızı da peşin ödüyoruz.

Mahkemeleri Yönetim Projesi yoldaşmış. Onu da uygularız kuzu kuzu.

CMK ceza yargılamasının, savunmanın ta kendisidir. Saatlerce konuşulabilir. Lakin vakit dar. Kızdık, söylendik, grev yaptık, karşı durmaya çalıştık. Ama Baro elimizden tutmayınca, gönülden destek olmayınca, bir şey yapamadık. Bir bir kaybettik mücadele ile kazandığımız hakları. Devlet, önce masraflardan KDV istedi, sonra masrafları tümden kesti. Yakında üste para isteyecek avukattan.

Şimdi bu CMK’ya ne olduysa, bütün seçimlerin vazgeçilmez propagandası oldu. Dirisine kimse sahip çıkmadı ama ölüsüne sahip çıkan çok. Tıpkı büyük ozan Neşet Ertaş gibi.

HSYK, Adalet Bakanlığı’na bağlı olduğundan, hakimler hiçbir zaman bağımsız değildi. Ama hiçbir zaman da iktidara bu kadar açık, bu kadar aşikar bağlı olmadı. “Ben zaten yargıya söyledim.” diyen bir başbakanımız var artık. Ondan da kötüsü, bu sözü dinleyen hakim ve savcılar var artık…

Emişle Memiş mahkemeye gitmişler. Bilmem mahkemeleşmişler mi, mahkemeleşmemişler mi? Eskiden bu bir tekerlemeymiş. Ama artık gerçek oldu. Mahkemeye gidiyoruz. Ama, adalet tecelli ediyor mu, mahkemeleşiyor muyuz, mahkemeleşmiyor muyuz belli değil…

Sistem, hakimi koruyor, polisi koruyor.

Sistem, avukata, “Sen kimsin, senin yaptığını biz zaten yapıyoruz, sen burada konu mankenisin.” diyor.

Sistem, bizim içimizi, bilgimizi boşaltamaya yönelik çalışıyor.

Saat 10 duruşmasını,11-12 de yapıyor, enerjimizi bitiriyor.

Her gün mevzuatı değiştiriyor, Leyla’ya çeviriyor.

6 ayda bir yapılan duruşmalarda 2 dakika konuşturmuyor, söyleyen dillerimizi lal ediyor. Bizi, avukatı sistemli şekilde pasifize ediyor.

Bir yandan avukata, “Sen yargının kurucu unsurusun.” Diyor. Diğer yandan, avukatları adliyelerde personel ile yemek yemeye zorluyor. Personeli küçümsemiyoruz. Haşa! Biz dilenci ile de yemek yeriz. Ama mesele, Avukat’a bakış açısı meselesi. Senin yerin burası diyor devlet.

“Hak bildiğin yola yalnız gideceksin.” demiş Tevfik Fikret. Demiş ama o dönem, o şartlar için söylemiş. Şimdi, hak bildiğin yola örgütlü gitme zamanı. Hukuk bütün hakların güvencesidir. Hukuk yoksa hiçbir şey yok demektir. Siyasi düşüncemiz ne olursa olsun, elbirliği ile hukuku koruma zamanıdır şimdi.

Balyoz davasında Baro, savunmayı yok sayan yargı makamına karşı esaslı, etkili, dik bir duruş sergiledi. Lakin bu esaslı duruşu, başka davalardan esirgedi. Başka olaylardan da esirgedi.

Baro, hukuk adına bütün hukuksuzluklara karşı, kime yapılırsa yapılsın, eşit mesafede olmalı, eşit mesafede durmalı. Baro ancak o zaman hepimizin barosu olur.

Baronun elinde ol deyince olacak sihirli bir değnek olmadığını biliyorum. 11 kişilik yönetim kurulu ile baro her şeyi yapamaz. Ama bir şeyi yapabilir.

Öncü ve önder olabilir. Yolun başına çıkıp “Yürüyelim…” diyebilir.

Tüm hukuksuzluklara karşı yolun başına çakacak, üzerimizdeki kuzu postunu attıracak bir Baro dileği ile…

 

Av. Gülbeyaz Karadeniz | Tüm Yazıları
Hits: 3811