Başbakan'ın "Yavuz" iştahı ve Aleviler

~ 08.10.2012, Nihat BEHRAM ~

Başbakan için “sallıyor, bilir bilmez konuşuyor” falan diyorlar ama öyle değil, kendi içinde tutarlı ve neyi hedefliyor, neyi amaçlıyorsa sırası geldikçe gayet açık bir biçimde söylüyor. Asıl, bir söylediği diğeriyle çelişen, tutarsız ve ne istedikleri belli olmayanlar ötekiler.  Ana Muhalefet.

Partisinin kongresinde çıkıp, her zaman yaptığı gibi açık açık düşünü, düşüncesini söyledi: “Yavuz Sultan’ın izindeyim” dedi. Kılıçdaroğlu ve Bahçeli’den daha  açık sözlü, ne yapmak istediğini bilen, kendiyle çelişmeyen, düşünü düşüncesini dillendiren biri. Asıl, ne dedikleri,  ne istedikleri belirsiz olanlar, içi boş öfkeli nutuklarla muhalefet kılığında gezenlerdir. Başbakan, neyse o!

Çıktı, ‘Yavuzlaşmak’ düşü dâhil,  varmak istediği hedefleri  sıraladı. Başbakan’ın kendine simge aldığı Yavuz Sultan, sadece 16. yüzyılın değil, insanlık tarihinin en gaddar hükümdarlarından biridir. Alevi Türkmen düşmanıdır. Daha şehzadelik döneminde, Anadolu’daki Alevilerin listelerini hazırlatmıştır. Padişahlığında ise on binlercesini katletmiş bir zalimdir. Hükümdarlığı yolunda babasını boğdurmuş, kardeşlerini ortadan kaldırmıştır. Halife ve  koyu şeriatçıdır. Arabistan’ın fethiyle, oradaki en kaşarlı Sünnileri İstanbul’a getirip şeriat sistemini pekiştirmiştir. 16. yüzyılda,  Anadolu, İran ve Azerbaycan’ı kapsayan coğrafyada,  Aleviliğin güvenlik ve kurumlaşma simgesi Şah İsmail’di. Devlet adamı ve siyasetçi olması yanı sıra düşünür ve ozandı. Nesimi ile Fuzuli arasındaki dönemin derin sesidir. “Hatayi” mahlası ve Azeri Türkçesiyle ölümsüz deyişler, maniler yazmıştır. 37 yıllık yaşamından miras bıraktığı eserleri 500 yıldır taptaze, gepgenç, dimdik ayaktadır. Yavuz’un “baş düşman” saydığı kişidir.

‘Yavuz’cu tarihci Hoca Sadettin Efendi  şöyle yazmış: "Ayağı uğurlu Padişah, Kızılbaş tutkunlarını ve Alevi tavşanlarını araştırmak için ülke yöneticilerine gerekli buyruklar gönderip, yediden yetmişe varınca ol yaramazlardan ne idüğü saptanan eşkıyanın adları defter olunup, mutlu kapıya bildirilmelerine Ferman-ı Hümayun çıkmıştı. Cihanda geçerli bu buyruk gereğince yöneticilerin araştırmalarıyla sayıları kırk bini bulan bunların kimi ortadan kaldırıldı, kimi de hapsedildi" (S.C.E.Tacüt Tevarih C.IV.s.176) Yavuz'un zalimliğini öven diğer tarihçi Solakzade M. Handemi Efendi, "Kan damlayan kılıcının başı, Kızılbaş kalabalığını nice defa perişan eyledi.” diyor. (Solakzade Tarihi,c.I.s.438)
 Yavuz’un Şeyhülislamı Müftü El Hamza’nın 1512 tarihli “Kızılbaşlarla İlgili Fetva” sı ise şöyle: “Müslümanlar! Bilin ve öğrenin ki şu Kızılbaş toplumunun başkanları Erdebil-oğlu Şâh İsmail'dir. Peygamberimiz aleyhisselâm şerîatini ve sünnetini ve İslâm dinini ve din bilgisini ve Kur'ânı küçümsedikleri ve de Allah Tâlâ'nın haram kıldığı günahlara helâldir dedikleri ve Kur'ân’ı ve Mushafları ve şerîat kitaplarını hor görüp ateşte yaktıkları ve de bilginlere ve dindarlara ihanet edip öldürüp mescitlerini yaktıkları ve de pis başkanlarını Tanrı sayıp secde ettikleri ve de Hazret-i Ebu Bekir’e ve Hazreti Ömer’e sövüp halifeliklerini inkar edip ve de peygamberimizin şeriatını ve İslâmı yok etmeye kast ettikleri, bu anılan ve de bunların Şeriata karşı söz ve davranışları bu fakire ve diğer İslâm âlimlerine göre tevatürle bilinip açıkça belli olduğundan biz dahi şeriat’ın hükmü ve kitaplarımızın nakli ile FETVA VERDİK ki adı geçen toplum Kızılbaşlar-Kâfir ve dinsizdirler ve de her kimse ki onlara uyup o sapık dinlerine razı ve yardımcı olurlarsa onlar da kâfir ve dinsizlerdir. BUNLARI DAHİ ÖLDÜRÜP, TOPLUMLARINI darmadağın etmek tüm Müslümanlara vacip ve farzdır…” (Yavuz Sultan Selim’in İran Seferi, İ.Ü.Ed.Fak. Tarih Dergisi sayı 22 s.17. 1968)
Siz sanıyormusunuz ki, Tayyip Bey ve AKP’sinin Suriye iştahı sadece “ABD böyle istedi” diyedir?
__________________________________________
Hatayi (Şah İsmail):

“Hatayi hal çağında
  Hak gönül alçağında
  Bin Kâbe'den yeğrektir
  Bir gönül al çağında”

(Yurt Gazetesi)

Nihat BEHRAM | Tüm Yazıları
Hits: 2248