"Ulemâ-yı bâtın" uluması!

~ 03.10.2012, Nihat BEHRAM ~

Ellerinden gelse, ne Karacaoğlan kalacak, ne Pir Sultan! “Ben bu zerrak (iki yüzlü) sofulardan /Gayri bir şeytan bilmezem” diyen Kaygusuz Abdal  günahkâr; Neyzen desen zaten cehennemlik! Dedim ya, ellerinden gelse Anadolu kültürü “sil yeni baştan” olacak! Dinci yobaz takımının güvelenip sinsi sinsi kemirmediği, fırsat buldukça sırtarıp çemkirmediği ne geleneksel kültür kaldı  ne çağdaş kültür. Tiyatro, opera, heykel,  bale  derken halkın yüzlerce yıllık türkülerine dayandılar.

Hale bak: Politik rant iştahıyla cenaze törenine akbabalar gibi üşüşenlerin “muhafazakâr sanat” tayfaları, daha mezarında toprağı kurumadan Neşet Ertaş için, “Onun türkülerinde de erotizm vardır!” diye ulumaya başladılar. Hastalıklı yapıları gereği erotizmi pornografi olarak gördükleri için ulumaları hırlama tonunda. Yani saldırı öncesinin işareti. Karacaoğlan’a dil uzatacak kadar pervasızlaştılar! “Sıkça dikmiş kız döşünün düğmesin / Sıkmış, memelerim gerilsin deyi”  türküsü ve eşi benzeri bulunmaz yücelikte böyle nice türkü yakmış Karacaoğlan bile yobazlığın saldırı hedefinde! “Düğmelerin falan dar geldiğini anlatan türküler var” mış, “Tahrik edici ve ahlak dışı oldukları için yasaklanmaları gerekir”miş! Ne acı bir durum: Halk müziği sanatçımız S. Akkiraz, yobazlığın hırıltılarına karşı türkülerimizi savunmak zorunda kalıyor!

Karacaoğlan’a dil uzatmak ancak kara faşizm ile açıklanır. Hele ki, Karacaoğlan’da dikiş tuttursunlar, gör ki gerisini kökünden nasıl kazırlar. Kültür adına bundan daha hazin bir durum olamaz. Bütün sanatçıların, aydınların topluca bu yobazlığın tepesine çökmesi gerekir.

Dinci softalık bir değil ki, bini bir para! Gün yok ki yeni bir uluma olmasın. Her gün bir başka badem bıyıklı çıkıp bir başka konuda fetva veriyor! Her biri de ‘maşallah’ profesör!

Buyurun, bu da İlahiyat Profesörü F. Başer’in ‘fetva’sı: “Picasso’nun bir eserini beğenmeyip, ona rastgele fırça atan birine ne dersiniz? Allah’ın şahaseri insan daha mı az değerlidir? Dövme ve piercing sapkınlıktır, haramdır! Bugün sevgilisinin adını dövme yapan yarın başkasıyla evleniverirse ne olacak? Dövme çok önemli bir sapma belirtisi imiş ki, Allah Resulü şöyle buyurur: ‘Allah dövme yapana da yaptırana da lanet etsin‘. Piercing’te ise Allah‘ın yaratmasını bozma ve başka kültürleri taklit vardır.“

Yolda karşına çıkıverse, gel de ‘Dövme’!

Bunun hali ‘bilinçsizlik ve softalık’tan da öte beyinsizlik! Hadi, kendisinin ‘İslam Âlemi’nde kadınların yüzlerinin, kollarının dövmeli oluşundan geçtik, dövme yaptırmanın tarihi M.Ö. 2000 yıllarına, yani, ‘Allah Resulü’ ve dinlerden binlerce yıl önceye dayanır.

İşte, halkın  iyiyi, kötüyü, eğriyi, doğruyu, güzeli, çirkini, ‘günahı, sevabı’ bunların ‘fetvaları’yla ölçtüğü, bunların kayığına kürekçi olduğu bir topluma ‘kavuştuk’!

Açlıkmış, işsizlikmiş, nasıl olsa çözülür! Yeter ki, kızlarımız başlarını sıkı mıkı bağlasın; “dindar ve kindar” gençlerimizin öyle erotik merotik, dövme mövme takıntıları olmasın; ‘ulemâ-yı bâtın’ ın (‘şeriatn anlam ve esrarını bilen hocalar’ın) yolundan çıkılmasın!Başka ne diyeyim:

Ozanların ahı ve lâneti yakanızı öyle tutsun ki, o kara diliniz ağzınızda kurusun!

______________________

Karacaoğlan:

  “Ak göğsün de görünmüyor düğmeden

    Kara zülfün ak gerdana eğmeden

    Gonca güle hoyrat eli değmeden

    Topla yanağında soldur da yürü”

(Yurt Gazetesi)

Nihat BEHRAM | Tüm Yazıları
Hits: 1913