Eleştiriye tahammülsüz Polis yasa tanır mı?

~ 19.09.2012, Nihat BEHRAM ~
Pazar günkü “Halkın Polisi mi, Hükümet Milisi mi?” başlıklı yazımın “bereketi”ne bak! Tamamına yakınının polis olduğu anlaşılan ‘yorumcu’ların, biri hariç, tümünün tepki dili hakaret ve tehdit! Sanırım ki sayfa görevlisi arkadaş, ağır hakaret ve tehdit içerenleri de ayıklamıştır. Mail kutuma yönelenlerin (ki yine tümü polis) hakaret ve tehditleri ise, ‘yazı altı yorumcuları’na rahmet okutan cinsten! Beli silahlı, eli coplu  öfkeleri bu kez ağızlarına vurmuş! Eh, muhalif köşe yazarına “Ağzından lağım akıyor!”, müzisyene “Hangi kerhanede doğdun!” diyen öyle İktidar’a böyle polis! Demek ki copuna, kalkanına ve Başbakan’ına güveniyor!

 

Hakaret ve tehdit içermeyen, sağduyuyla yazılmış tek Polis tepkisi (“Kırık Kılıç” adıyla) şu: “Eldeki bu yasalarla polisin hükümete maşa olması çok normal, bunda bizim günahımız nedir? Ya, her  gün şehit düşen polislere, her eylemde dayak yiyen ve sakat kalıp malulen emekli olan polislere, haftada 70 saat çalışıp evlerine sadece uyumaya giden polislere ne diyeceksiniz? Stres, baskı, mobbing bizde, biraz da bu taraftan bakıp da bizim sorunlarımızı yazsanız, biz de insanca yaşasak nasıl olur? Siz hiç haftada 70 saat çalışan bir memur kesimi gördünüz mü? Bu şartlar altında çalışan bir memur kesiminden ne bekliyorsunuz ki? Ne ile neyi satın almaya çalışıyorsunuz beyefendi? Ne verdiniz ki ne almak istiyorsunuz polisten? Biraz da resme bu taraftan bakın, özgür bir yazarsanız zihninizde tabi.”
 
Keşke bu polisimizin duygusu tüm kuruma örnek olsa! Gel  gör ki, mümkünü yok, çünkü binde bir! Yazımda, Polis’in karıştığı ahlakdışı, yasadışı, vicdan dışı olayların boyutunun, “Birkaç çürük” diye geçiştirilemeyecek , tam tersi, kurumu töhmet altında bırakacak düzeyde olduğunu söyledim. Sadece ve sadece son  4 yıldaki yasadışı, ahlakdışı, vicdan dışı olayların  birkaçını sıraladım. Onu da barolar ve insan hakları kuruluşlarının raporlarından derledim. Tamamı zaten bir gazetenin bir sütunu değil, bin gazetenin bin sütununa sığmaz! Bir araştırmacı çıksa da, son 10 yılın olaylarını sıralasa, bilmem ki ne kalınlıkta bir kitap olur? “Bunu biz de onaylamıyoruz, Polis Teşkilatı içinden çıkıp böyle işler yapana lanet olsun!” diyen yok, fakat  küfrün, tehdidin bini bir para! Eh, yapı ortada!
 
Değindiğim bir nokta da, Emniyet’ten basına resim ve isimleriyle servis edilen “Canlı bombacılar” listesiydi. Yayınlandığından 2 gün sonra Emniyet’ten “Listenin bizimle ilgisi yok”” diye açıklama geldi! İyi de, Emniyet adına bu tepki neden anında konmadı? “Canlı bomba” diye teşhir edilen ve katliam hedefi kılınan insanlar basın toplantısıyla suç duyurusunda bulundular, sonra da Emniyet’ten  bu “yalanlama” geldi! Madem listeyi basına Emniyet servis etmedi, Emniyet adına bu kalpazanlığı yapan kim? O zaman bunu bul çıkar! Bu görev senin değil mi? Bir kurum adına yapılan açıklama o kurumu  bağlamıyor mu? Yoksa Emniyet içinde Emniyet mi var? Yurttaşın bunu merak etmesi ve dile getirmesinin yanıtı küfür ve tehdit mi? “Halkın polise karşı emniyet sorunu” dediğim de zaten bu!
 
70’li yıllarda “Halkın Polisi” diye anılan; kurumuna,  kurumunun sorunlarına ve toplumsal sorunlara duyarlı POL-DER'i  bilen bir kuşaktanım. 12 Eylül ile biçildi gittiler. Değerli bir Emniyet Müdürü  olan Cevat Yurdakul’u tanımış bir kuşaktanım. Üstüne sıkılmış 29 kurşunla delik deşik edildi! Biçilen, delik deşik edilen o çabalara, o insanlara sahip çıkacağına; bizzat kurum içinde “işkence ve ölüm makinası gibi kullanılmak istemiyoruz” dedikleri için işten atılmış, tutuklanmış polislere sahip çıkacağına; yasadışı, ahlakdışı, vicdan dışı işlere zorlayanlara karşı ortak tavır koyacağına; insan haklarına saygılı bir yapı için uğraşacağına, toplumsal bir sorunu dillendiren yazara tehdit ve küfür, öyle mi? Şimdilik düzen senden yana! Bakalım ilerleyen zaman içinde “Öyle mi?” nin yanıtını hayat nasıl verecek?
_________________________________
Dörtlük
Herkes kendinin uzağında
Seviyor kendini seyretmesini
Yeter ki övgü olsun durmadan
Fakat kuyruğuna basılan yılan gibi zehirli
 
(Yurt Gazetesi)

 

Nihat BEHRAM | Tüm Yazıları
Hits: 1861