Çokeşlilik derdi kimi gerdi!

~ 15.09.2012, Rana ULAŞ ~

Çokeşlilik günümüzde yaşanıyor mu? Birçok kimse bu soruyu 'evet' diye yanıtlayacaktır. Çünkü söz konusu olan yalnızca karısının üstüne kuma getiren erkekler değil. Tek eşli görünüp sevgili edinen kocalar da dahil edilir genellikle.

Çokeşliliği (karılılığı) erkeğin geçmişten gelen genetiğine bağlamak şeklinde (pek yüksek sesle ifade edilmeyen) bir görüş vardır. Gerçekten böyle  midir? Peki, kadınlar da çokkocalı olabilir mi? Bu soruları yanıtlamak için isterseniz çokeşliliğin tarihine şöyle bir bakalım.

Helen Fisher’in “Cinselliğin Anatomisi” adlı yapıtında yer verdiği araştırmalara göre, 853 uygarlıktan yüzde 16’sında bir erkeğin aynı zamanda çok karısı olmasına  izin veren monogami önerilir. Batı uygarlıkları da  bunların arasındadır.  Erkeklerin yüzündeki “nerde bizde o şans” sırıtmasını görür gibiyim. Ancak ilginç olan şu ki;
çokeşliliğe (monogami) izin verilen toplumlarda yüzde 5 ile yüzde 10 oranında erkeklerin zaten çok eşi varmış. Yasak olmayınca cezbedici gelmiyor sanırım bu erkeklere. Yasak olan toplumlarda neler oluyor biliyoruz ne de olsa.

Erkeğin çokkarılılığı istemesi genlerini yaymak içinmiş. Kadının ise varlık edinmek ve yavrularının yaşamını garanti altına almak için çokkarılılık düzenine uyduğu varsayılıyor. Bunların hiçbiri bilinçli dürtü olmadığından aslında kadın ve erkekler bu nedenleri kabul etmezmiş. Ancak Fisher’e göre, gerçek neden budur.

Hıristiyanlık ve Musevilik inançlarının temelinde  de çokeşlilik yasaklanmamış. Daha sonraları Hıristiyanlık tek eşlilik üzerinde ısrar etse de başlangıçta yasak yokmuş. İslam dininde de yasak olmayıp 4 kadının eş olarak alınabildiğini, buna ilaveten ayrıca harem kurulabildiğini biliyoruz. Ayrıca İslam bu konuyu detaylandırmış ve kurallara bağlamış. Kocanın karılarına nasıl davranması gerektiği bile ayrıntılarıyla belirtilerek çokeşlilik kurumsallaştırılmış.

Kimi araştırmacılar, çokkarılılığın nedenlerinden biri olarak, tarihte kimi dönemlerde toplumdaki kadın sayısının fazla olmasını (erkeklerin savaşta ölmesinden dolayı) gösteriyor. Belki etkisi vardır ama bu çok küçük faktördür. Çokeşliliği böyle açıklamak  hem yanlış hem de saçmadır.

Ülkemizdeki çokeşlilik  yasal olarak geçerli değil. Ancak din, gelenek ve törelerin ağır bastığı bir toplum olmamız çokeşlilik durumlarını (tabi ki erkek için) meşru sayar.

Çokeşlilik kadın için yasaktır. Hacettepe Üniversitesi'nin yayınladığı araştırmaya göre Türkiye'de 187 bin evli kadının kuması var. Bu rakam sadece kayıt altına alınanları ifade ediyor. Düzenli ilişkinin bulunduğu sevgililik hali de eklenince bu rakam çok daha büyüyecektir.

Peki ya kadınlarda çokkocalılık (poliandri) var mıydı? Neden olmasın! Her ne kadar  yeryüzündeki toplumların ancak  yüzde 0,5’inde  de olsa çokkocalılık halen var. Anacak bunun çok özel bir şartı varmış. Kadın çok zenginse çok koca alabiliyor. Sanırım bu toplumdaki erkekler kendini ağırdan sattıklarını sanıyorlar. Şaka bir yana bu durum elbette toplumsal ve ekonomik nedenlere dayanıyor. Bir erkeğin çokeşli olması ile kadının çokeşli olmasının nedenleri aynı değildir.

Doğada da dişi hayvanlarda çokeşlilik nadir görünen bir olaydır. Bu, dişi türünün biyolojik özelliklerinden gelir. Dişi kuşlar, memeli hayvanlar ve dişi insanlarda tek eşlilik gebelik sürelerinin uzun olmasından kaynaklanır. Sınırlı yavru doğurabilecek bu türlere çokeşlilik uygun değildir. Dişi genellikle tek eşlidir. Kurucu ve soyun sürekliliğini, devamını sağlayan dişidir çünkü. Bu nedenle koruyucudur.
İnsanlık var olduğu sürece bu “çokeşlilik” konusu bitecek gibi değil. İnsanoğlu her ne kadar toplumsal, ekonomik, siyasal ve kültürel bir evrim geçirerek gelişim sağlasa da kimi zaman ne istediği belli olmuyor.

(Yurt Gazetesi)

Rana ULAŞ | Tüm Yazıları
Hits: 1606