As, Kes, Baas!

~ 12.09.2012, Mine KIRIKKANAT ~

Önce Başbakan Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlunu Baasçıolmakla suçladı. Sonra AKP sözcüsü Hüseyin Çelik, CHP, Türkiyenin Baasçı partisidir!dedi. İktidar medyasının Çobanyıldızı Star gazetesi, muktedir parmağın sallandığı yönü manşetledi:Yerli Baasçıların hedefi, Hatayda mezhep kavgası!”

Emir borusu çalınca yalama olmuş teneke megafonlarına sarılan çığırtkanlar, yalaka yakınma ve yankılamalarına başladılar.

Kendisini memalik vekili seçtiren efendisinin sebbabesi (işaretparmağı) Mehmet Metiner; CHP ve BDPden başlayıp Türkiyenin saldırgan Suriye politikasına karşı çıkan kim varsa Baasçı ilan etti. Hızını alamayıp Che Guevarayı da kattığı Baasçılığı, 28 Şubat muhtırasından da sorumlu tutup, çelişkiden kim ölmüş, muhtıranın hedefindeki İslamcı odaklarda bile Baasçılık buldu!

***

Kimi yalancılar, artık doğru söylediklerine inandırmak için eskiden yalancı olduklarını itiraf ederek başlarlar ya söze... Kimi yollardan dönenler de artık doğru yolda olduklarını, yanıldıklarını itiraf ve pişmanlıklarını açıklayarak kanıtlamaya çalışırlar. Güvenilirlik oluşturmaya yönelik bu günah çıkarmaya, mea culpadeniyor.

Bizim ellerdekimea culpavurgunlarının başında da Hasan Cemal geliyor. Öyle çok günah işlemiş ki... Kâsesi doldukça kararan geçmişini ve ufku genişledikçe daralan içini tomar tomar kâğıtlara, cilt cilt kitaplara döktü, çıkara çıkara bitiremedi. Her şeyi, hatta asla olmadığını bile itiraf etti, Bir zamanlar solcuydumdiye kitap yazdı!

İnsanın içinden, vallahi vicdanlı adammış, diyesi geliyor ama, her şeyin bir sınırı var. Pişmanlıkları kabak tadı vermişti ki geçen hafta karşımıza güncellenmiş bir eski günah, Ben de Baasçıydım bir zamanlar. Bilmiyordum, ama öyleydimdiye çıkmasın mı?

***

Yetmemiş, aynı furyada İttihatçılığınıda itiraf etmiş. Osmanlıyı batıran Enver, Talat ve Cemal Paşalardan üçüncüsünün torunu olmaklığından bile günah türetip, onu da İttihatçı dedem Cemal Paşanın ruhu beni uzun yıllar rahatsız etmiştidiye aradan çıkarmış. Ama çelişkiden kim ölmüş dedik ya, nedense dedesi Cemal Paşanın İttihatçı ruhu tarafından rahatsız edilirken yine de İttihatçı olmayı nasıl başardı, onu açıklamamış...

Ben de bir zamanlar...diye itiraf edince kendini aklandı mı sanıyor nedir; bizim İttihatçılar, bizim Baasçılar diye Enverin bıyığından başlayıp Kemalistlerin kalpağına kadar aklına esen kıla tüye saydırmış ve saldırmış, sonuncu mea culpasında.

Bunca yıldır yanılgılarını itiraf eden Hasan Cemalin bugün yanıldığını da yarın itiraf etmesini bekliyoruz, elbet.

Siyasal metodolojiye değil, sayısal meteorolojiye göre yön değiştiren sakil kafaların, akil gibi yapmasının elbette bir bedeli var: Geçmişte yanılana, bugün tersini söylüyor diye mi inanılır?

***

İktidara muhalif kim varsa Baasçı yapanlar, her 16 yılda yeni bir kuşağın yetiştiği genç Türkiyeye, Baasın ne, Baasçılığın nasıl bir şey olduğunu açıklamayı bile düşünemeyecek kadar kendileriyle dolu, küflü zihinler.

Bari ben söyleyeyim: Baas sözcüğü, Arapça rönesansya dadirilişdemektir. Baas Partisi ilk kez Şamda kurulmuş olup, Suriyeden sonra Irakta da örgütlenmiştir. Partinin üçlü sloganı Vahda, Hurriya, İştirakiyadir (birlik, özgürlük, sosyalizm).

Her iki partinin dayandığı Baas hareketinin siyasal ideolojisi, 20. yüzyılın başında Suriyeli düşünürler Michel Aflak (Ortodoks Hıristiyan), Selahaddin el Bitar (Sünni) ve Zeki el Arzuzi (Alevi) tarafından yazılmıştır.

Arap sosyalizmi ile Panarap milliyetçiliğini buluşturan Baas ideolojisi, Arap kavminin çimentosunu İslamiyet kabul eder, ancak mezhepsel barışı laik devlette bulur.

Baas hareketinin sınıf mücadelesine dayalı Marksizmi reddedip birey odaklı milliyetçi mücadeleye abanan Arap sosyalizmi, tam da bu yüzden hısım, akraba ve yandaş kayırannepotistiktidar odakları yaratmıştır. Baas partileri zaman içerisinde bir aşiret ya da mezhebin tüm zenginlikleri paylaşıp kendilerinden olmayanları ezdiği, yolsuz, baskıcı ve totaliter rejimlere dönüşmüştür.

Bu bilgilerin ışığında varın, Türkiyede hangi parti Baas, kim Baasçı, siz karar verin!

 

‘G’ NOKTASI

ALİ ARİF ERSEN, bu köşenin baştacı, Türkiyenin en iyi resim ve fotoğraf sanatçılarından biri. 8 yıldır locked-insendrom dedikleri bir vurgunla yatağa bağlı yaşıyor. Muhteşem beyni çalışıyor, ama vücudu cevap vermiyor. Ali Arif gözleriyle konuşuyor, göz hareketleriyle yazdırıyor düşüncelerini. Havanadan Bosnaya pek çok uluslararası sergi açan sanatçıyı yaşatmak için seferber olan muhteşem dostları, onun için bir internet sitesi açtılar: www.aliarifersen.com

Bu sitede Ali Arif Ersenin eserlerini görmek ve satın almak mümkün. Özellikle fotoğraf fiyatları çok uygun. Her eser, alana özgün bir armağan, sanatçıya da çok güç yaşamını sürdürme olanağı sağlıyor.

Pişmanlık,

ikinci bir hatadır.

SPİNOZA

(Cumhuriyet)

Mine KIRIKKANAT | Tüm Yazıları
Hits: 2180