İfade özgürlüğü

~ 21.01.2011, Rıza TÜRMEN ~

Düşünce ve ifade özgürlüğü demokrasinin en temel öğesi. O nedenle, demokratik toplumlarda ifade özgürlüğünün korunmasına özel bir özen gösteriliyor. İfade özgürlüğünün kapsamı geniş. Siyasal tartışmalar, protestolar kadar sanat eserleri, artistik ifadeler de ifade özgürlüğüne giriyor.
Son günlerde Türkiye’de meydana gelen olayları, iktidara yönelik protestoları ya da Kars’taki heykel olayını ifade özgürlüğü kapsamında görmek gerekir.
Protestolar:  Öğrencilerin, işçilerin protestoları ya da G.S stadının açılışındaki protestolar ifade özgürlüğünün değişik dışavurum biçimleri. Protesto, statükoya, egemen gruplara, siyasal iktidarlara karşı gösterilen bir tepki. AİHM’nin birçok kararında belirttiği gibi, ifade özgürlüğü, devletin ya da bazı kişilerin hoşuna gitmeyen, rahatsız edici, şok edici düşünceleri, eylemleri de kapsar. Demokrasilerde protesto eylemleri yurttaşların temel bir demokratik hakkı. Siyasal sürece bir katılım biçimi. Yurttaşların siyasal sürece protesto yoluyla katılmaları demokrasinin sağlıklı bir biçimde işlediğinin bir göstergesi. Ancak bir başka gösterge de siyasal iktidarların protestolar karşısındaki tutumları. Otoriter-totaliter yönetimlere sahip devletlerde, iktidar, sesini çıkarmayan, siyasete ilgisiz bir toplum yaratmaya çalışır. Bu tür yönetimlerde iktidar, protestoları polis gücüyle ya da başka yollardan bastırır.
Oysa demokrasi tarihi, protesto eylemlerinin demokrasinin evriminde önemli bir rol oynadığını gösteriyor. Örneğin, ABD’de siyah-beyaz eşitliğini sağlayan Martin Luther King’in medeni haklar hareketi büyük bir protesto eylemiydi. Bugün Çin’de, Tunus’ta, İsrail’de özgürlüklerin üstündeki baskılara karşı protesto eylemleri yapılıyor.
Türkiye’de öğrencilerin, işçilerin protestolarını polisin orantısız güç kullanarak bastırmaya çalışması ya da G.S stadının açılışındaki protestolar nedeniyle Sn Başbakan ve heyetinin stadı terk etmesi, arkasından da G.S yönetiminin protestocuları “suçlu” gibi görerek kamera ile saptamaya çalışması demokratik bir toplumla bağdaşmayan tepkiler. Bu tür tepkiler Türkiye’deki demokrasi kültürünün yerleşmediğini gösteriyor.
G.S stadının açılışında Sn Başbakan’a yöneltilen protestolar “nankörlük” olarak nitelendiriliyor.  Oysa protestoların Sn Başbakan’ın stadın yapımındaki kuşkusuz çok önemli rolü ile ilgisi yok. Protestolar hükümetin politikalarına karşı bir tepki. Aynı tepkiyi Fenerbahçe ya da Beşiktaş seyircisi de gösterebilirdi. G.S taraftarının  “halkın parasıyla da olsa, bu stadı bu hükümet yaptı. O nedenle bundan böyle, hükümetin uygulamalarını onaylamasam bile, hükümeti destekleyeceğim” demesi mi bekleniyordu?
Sanatçının özgürlüğü: Sanat eserleri ifade özgürlüğünün bir parçası. Sanat ile özgürlük birbirinin içine girmiş. Özgürlük olmadan sanat yaşayamaz. Ama sanat da bireyi ve toplumu özgürleştirir. Fransız düşünür Andre Malraux sanat ile özgürlük arasındaki ilişkiyi çok iyi anlatır. Ona göre, sanatçı yaşadığı kaotik, insanı değersizleştiren dünyanın dışında, daha insancıl başka bir dünya yaratır. İnsana daha yakın, insanın daha kolay kendini bulabileceği bir dünya. Ancak bunu yapabilmesi için sanatçının özgür olması gerekir.
Sanatçının özgürlüğü, iktidardan bağımsız olmakla başlar. Demokratik bir toplumda, hükümet sanatçıyı destekler, korur. Ama artistik standartları saptamaz. Sanatçıya neyin nasıl yapılacağını söylemez. Sanat eserleri hakkında yargıda bulunmaz. Ya da beğenmediklerini sansür etmez. Demokrasilerde sanatçılar devletin memuru olarak görülmez.
AİHM, Alınak/Türkiye (2005) kararında şöyle der: “Sanat eserlerini yaratanlar, sergileyenler ya da dağıtanlar, demokratik bir toplumun ayrılmaz bir öğesi olan düşünce alışverişine katkıda bulunurlar. O nedenle devlet, sanatçının ifade özgürlüğüne önemli bir gereklilik olmadan müdahale etmemekle yükümlüdür.”
Sn Başbakan bir sanatçının yapıtını beğenip beğenmemekte elbette özgür. Ancak kamuoyu önünde yapıtla ilgili düşüncesini “ucube” şeklinde açıklamasını, arkasından da heykelin yıkılması yolunda talimat vermesini, demokratik bir toplumda sanatçının sahip olması gereken ifade özgürlüğü ile bağdaştırmak olanaksız.
Demokrasi özgürlüklere dayanan bir yönetim ve yaşama biçimi. Ancak demokrasinin yaşayabilmesi, siyasal iktidarın, özgürlüklerin kendisini eleştirmek amacıyla kullanılıp kullanılmadığına bakmaksızın, özgürlüklere saygı göstermesine, onları korumasına bağlı.

(Milliyet 21.01.2011)

Rıza TÜRMEN | Tüm Yazıları
Hits: 2309