Emperyalizm Son 20 Yıldır Anadolu'nun Çevresinde Tatbikat Yapıyor!

~ 22.08.2012, Prof. Dr. Cemal TUNOĞLU ~

Dikkat edilirse tüm bu oyunların oynandığı tek coğrafya İslam coğrafyasıdır. İslam coğrafyasında ileri, çağdaş, eğitimli, demokrasi ve insan haklarına saygılı ülke sayısı onlarca sayıya ulaşmadıkça ve Müslümanlar birbirinin kanını emdikçe, bundan ancak ve ancak İslam dünyası dışındaki ülkeler ve onların emperyal planları yararlanır.

Bir köyde, mahallede ya da apartmanda yaşıyorsunuz. Çevrenizdeki komşularınız bir güç ya da mafya tarafından tek tek pıstırılıyor, köşeye kıstırılıyor ya da etkisizleştiriliyor. Bunların bazıları büyük, kalabalık aile, küçültülüyor, lime lime ediliyor... Yine bir başka büyük, güçlü köklü aile, başka nedenlerle tehdit ediliyor, onlara da ambargo konuluyor, ekonomik abluka uygulanıyor... Komşularına bununla ilişki, iletişim kurmayın, alışveriş yapmayın deniliyor. Ülkemizin çevresindeki komşularda gelişen olayların yukarıda benzetilen ve ifade edilenlerden bir farkı yoktur. Balkanlardan, Kafkaslara, Orta Asyadan Ortadoğuya hep benzer karışıklıklar. Bazılarında sonbahar, ilkbahar, özgürlük denilerek sözde dönüşüm özde yeni sömürü fitilleri yakılıyor. Böylece uzun yıllar kullanılmış ve eskimiş liderler yeni yüzyıl sömürü düzenine ve küreselleşmeye hizmet edecek yenileri ile değiştiriliyor.

Kardeşler, halklar, aynı inancı paylaşanlar, aynı peygambere inananlar birbirlerine yedirilerek, boğazlatılarak emperyalizmin eli ateşe dokunmadan sonuca ulaşılmaya çalışılıyor. Bunlardan bir kısmı demokrasi, özgürlük ve insan hakları açısından yukarıda saydıklarımızdan daha kötü durumdalar, yandaş oldukları için şimdilik dokunulmuyor, kullanılıyor. Hele size hiç dokunulmuyor ya da şimdilik dokunulmuyor. Böylece bir taşla birkaç kuş vuruluyor, bir taraftan söz konusu zavallı kesim güçsüzleştirilirken ve paralelinde yeni 21. yüzyıl sömürgeciliği oluşturularak o ülkelerin önceki ve yeni farkına varılan yeraltı zenginlikleri ele geçirilirken, ipotek altına alınırken; diğer yandan mutlaka çalışması ve üretmesi gereken silah fabrikalarına, özgürlükler adına yeni satış ve ticari faaliyet sahaları oluşturuluyor.

Tüm vahşetler İslam coğrafyasında

Bu arada size bir görev verilmiş. O görev gereği sanki çok demokratik, sanki çok özgürlükçü, çok insan hakları savunucusu ve uygulayıcısı gibi devamlı çevreye akıl vermeye, yönlendirmeye, telkin ve tavsiyelerde bulunmaya devam ediyorsunuz. Dünyadaki tüm bu gelişmeler ve süreçler nerede yaşanıyor? İslam dünyasında. Peki diğer dünyadabu süreçler yaşanıyor mu ya da bu derece kanlı, çirkin ve birbirine kıyan bir şekilde neden gelişmiyor?

Neden İslam dünyası dışındaki ülkelerde süreçler bu derece ağır gelişmiyor ve çoğu kez daha barışçı, daha anlaşmalı ve ılımlı bir şekilde atlatılıyor. (Almanya, İngiltere, Çekoslavakya, İspanya örneği ya da son zamanlarda Belçika örneği gibi) Dönüşümler daha insancıl, daha barışçıl. Çünkü İslam dünyası yüzyıllardır aynı cenderenin içinde, aynı emperyalizm oyununun içinde sürekli çalkalanıyor, sürekli yalpalıyor ve ileri değil daha geri gitmesi bu yolla sağlanıyor. Bu arada diğer dünyaatı alıyor, Üsküdarı geçiyor. Bilimde, teknolojide, özgürlüklerde, sporda (2012 Londra Olimpiyat Oyunlarında ülkemizin ve İslam ülkelerinin durumu ortada.) insan haklarında fersah fersah ilerlerken, doğrudan bireye yönelik, bireysel özgürlükler ve çağdaşlaşma yönünde ileri düzeyde anayasal ve yasal adımlar atılırken İslam dünyası birbirine düşürülerek, biat ettirilerek, olmayan ve olmayacak demokrasi, insan hakları ve özgürlükler vaat edilerek oyalanıyor, böylece yüzyıllar geçiyor. İslam ülkeleri aynı yerde, yerinde sayıyor ya da daha geride, bunun dışındaki ülkeler ise uzayda, gezegenlerde.

Kim garanti verebilir?

Evrensel demokrasi, insan hakları, özgürlükler, yaşam kalitesi ve standartlarının yüksekliği ancak ve ancak eğitim seviyesi çağdaş ve yüksek insan toplulukları paralelinde gelişir. Eğer bu vasıflara sahip bir vatandaş topluluğunuz yoksa veya bilinçli olarak böyle bir topluluk oluşturulmuyorsa, evrensel demokrasi, insan hakları, özgürlükler, yaşam kalitesi ve standartlarının yükselmesini ancak hayal edersiniz. Bu hayal yüzyıllar ve nesiller sürer. Bu hayal içinde yaşayan toplumlar, hayal etmeyip, uygulayan, yaşayan ve yaşatan toplumlara yem olurlar ve yem olmadan önce de bol bol kullanılırlar. Çevrenizde yaşatılan ve şimdilik size dokunmayan, yangın söndükten sonra ve emperyalizm hedefine ulaştıktan sonra, bir sonraki hedefin, bölgenin gerek nüfus, gerekse yüzölçümü olarak en güçlü ülkesi olan size gelebilir. O zaman geldiğinde çevrenizde size müttefik olabilecek, yardım edebilecek komşu, dost bulamazsınız, yardım etmek isteseler de edemezler. Onlar artık 21. yüzyıl sömürgesidirler. Siz bölgede tek ve yalnız kalmışsınızdır ve artık sıra size gelmiştir.

Ülke liderleri tehlikeyi neden görmezler?

Emperyalizm güçlü ve büyük bir ülke istemez, hele hele İslam dünyasından bir ülkeyi hiç istemez. Komşularınızda bugün çıkan yangın ve bunun sebep ve bahanelerini oluşturmak ve gelecekte sizin ülkenizde de uygulamak, emperyalist ülkeler için artık çok daha kolay. Çünkü: son yirmi yıldır Balkanlardan, Kafkaslara, Orta Asyaya ve Ortadoğuya ve hatta Kuzey Afrikaya kadar geniş bir coğrafyada tatbikat yapmaktadırlar.

Bu tatbikatlardan geniş bir deneyim elde etmişlerdir ve hâlâ etmektedirler. Bazılarına sözde yasal BM onayını da alarak, bizzat ve doğrudan kaba güç ve silahlı, askeri işgal operasyonlu müdahalelerde bulunurlarken, bazılarında renkli değişimler, mevsimsel değişimler gibi adlarla her ülkenin sosyal, iç, etnik ve inanç yapısına bağlı emperyal programlar ve planlar uygulanmaktadır. Bazılarında ise emperyalistler kendi aralarında bir süre tam olarak anlaşamamakta ya da öyle görünerek karışıklık çıkarılan ülke halklarının birbirini yeme ve yedirme süreci uzatılmakta, BM çatısı altında karşılıklı veto oyunları ile adeta kendi aralarında satranç oynamaktadırlar.

Peki, İslam ülkelerinin yöneticileri ne yapıyor? Hiçbirinde demokrasi olmadığı için, hatta bir ikisinde yarı demokrasi bile olmadığı için ve büyük bir kısmı emirlik, krallık, şeyhlik ve diktatörlük ile yönetildiklerinden, onlar için yönetimlerini her ne olursa olsun idame ettirmek halklarının ve ülkelerinin menfaatlerinin başında gelir. Onlar, hanedanlarıyla ve yandaşlarıyla günlerini gün etmeye, servetlerini gerek kendi yurtiçinde ve gerekse yurtdışında harcaya ve katlaya dursunlar

Dikkat edilirse tüm bu oyunların oynandığı tek coğrafya İslam coğrafyasıdır. İslam coğrafyasında ileri, çağdaş, eğitimli, demokrasi ve insan haklarına saygılı ülke sayısı onlarca sayıya ulaşmadıkça ve Müslümanlar birbirinin kanını emdikçe, akıttıkça, canını yaktıkça, bundan ancak ve ancak İslam dünyası dışındaki ülkeler ve onların emperyal planları yararlanır. Nitekim yararlandıklarını da görüyoruz.

Prof. Dr. Cemal TUNOĞLU
Hacettepe Üniversitesi

(Cumhuriyet)

Prof. Dr. Cemal TUNOĞLU | Tüm Yazıları
Hits: 1859