İkinci Sonda Birinci Perde

~ 08.08.2012, Mine KIRIKKANAT ~

İslam literatüründe silahlı mücadele anlamı gayrimüslimlerle savaş demek olan cihad; ne gariptir ki bir halife tarafından son kez, gayrimüslimlerle kurulan bir ittifakı savunmak için açıldı!

Başka bir deyişle, Halife Sultan Reşatın 14 Kasım 1914te ilan ettiği cihadla tüm İslam âlemine yaptığı küffarla mücadeleçağrısı, Osmanlı devletini kafirAlmanlarla el ele, omuz omuza savaşacağı Birinci Dünya Savaşına sokmak içindi...

1970’lerden bu yana kendinden menkul İslam otoriteleri, kendi çaplarında pek çok cihadaçtılar kafirlerekarşı. Ama Hilafetin meşru bayraktarı Sultan Reşatın açtığı sonuncu cihadAlmanlarla ortak bir savaş uğruna yapılmakla kalmadı, sonraki Halifeleri de kafir Almanlarla işbirliği sonucunda kutsal topraklardan çekilmek, hatta Hilafet başkenti İstanbul ve hemen tüm Anadoluyu elden çıkaran anlaşmalar yapmak, zorunda bıraktı.

Dost küffarla ittifak için açılıp, hilafet makamının düşman küffaremrine girmesiyle biten son meşru cihada ilişkin bu çıplak gerçek, epeyce utanç verici olmalı ki, hemen hiç dillendirilmez! Halifeliğin kaldırılmasına pek hayıflanan ve Osmanlının hilafet bayrağını yeniden dalgalandırmak için yanıp tutuşanlar görmezden gelir, bilenler de bildirmemeye özen gösterir.

***

Oysa o cihad, salt Halife Sultanlara diz çöktürüp mülkü parçalamakla kalmamış, Mondros Mütarekesine kadar 400 bin askerin yaralanmasına, 35 bin askerin aldığı yaralar, 240 bin askerin hastalıktan ölmesine, 50 bin askerin savaş alanlarında şehit verilmesine yol açmıştır. 1 milyon 560 bin askerin de hasta, firar, esir ve kayıp olarak, toplam 2 milyon 285 bin kişinin hayatını çalmıştır!

Hasta, firar, esir ve kayıp sayısına dikkatinizi çekerim. Her iki dünya savaşında tüm taraflar çok ağır kayıplar vermesine karşın, bir savaşta muharebe dışı kalan böylesine yüksek biryitik askeri güçoranı, ancak bizim ülkemizin tarihinde vardır. Son demlerinde öylesine derbederdir ki Osmanlı devleti, savaşmadan yitirilen bu 1 milyon 560 bin kişiden kaçının firar ettiği, kaçının tedavi edildikten sonra birliklerine gönderildiği ve hatta esir düşenlerin sayısı arşiv kayıtlarından çıkarılamamakta, ama içlerinden en az 200 bin askerimizin, düşmana esir düştüğü tahmin edilmektedir.*

***

Bu coğrafyanın gelmişinden midir, geçmişinden midir bilinmez, ama yaşadığımız topraklarda insan canının asla değeri olmamış, ecelsiz ölüm olağanlaşmış, ne kan dökene hesap sorulmuş ne de dökülen kanın çetelesi tutulmuştur... Salt Birinci Dünya Savaşı öncesi, sırası ve sonrası değil; Cumhuriyet döneminde de 1930lardan 1970lere, 1980lerden 2012lere kadar önce mürteci ve Kürt isyanları, ardından iki askeri darbe öncesi terör eylemlerine, sonra darbecilerin işkence ve şiddetine, sözde sivil hükümet dönemlerinde de kim vurduya ya da faili meçhulcinayetlere kurban gidenlerin tam sayısının bilinmemesinde, soruşturulmamasında ve insanların PKK teröründen koca şiddetine sinekler gibi öldürülmesine karşı geliştirilen ilgisizliğin bir başı vardır: Osmanlı devletinin davar kellesi alır verir gibi kul canı alıp verdiği katle dayalı otorite geleneği. Osmanlı sultanlarının, öz kardeş ve çocuklarını katli vaciptirfermanıyla boğdurmasıyla mühürlü, vahşet hukukuyla taçlandırdığı bir şiddettir, bu!

***

Tarihin diyalektik devinimi, Osmanlıyı bitiren Birinci Dünya Savaşının biçimlediği Ortadoğu sınırlarının yeniden çizileceği çağ kavşağında, bu kez Türkiye Cumhuriyetini hemen aynı parametrelerin açmazına soktu. İkinci kez düşülen aynı tuzak, bu kez Türkiyenin bölünmesiyle mi sonuçlanacak?

Olası yanıtlar, pazar günkü yazımda...

*Kaynakça: Cemalettin Taşkıran/Ana Ben Ölmedim, Türkiye İş Bankası Yayınları, 4. Baskı 2011.

‘G’ NOKTASI

1880’lerde Doğu Anadoluda Rusyanın besleyip Batılıların desteklediği Ermeni çeteleri oluşmuştu. Osmanlı mülkünü parçalayıp, bağımsız Ermenistan kurulması amaçlanıyordu.

1980’lerde Amerikan güdümlü darbecilerin işkence, baskı ve şiddeti, Güney Doğuda PKKyi doğurdu. Suriye, Irakta beslenip ABD ve Batılıların desteğiyle büyüyüp serpildi. Bağımsız Kürdistan kurulması amaçlanıyordu.

Osmanlı, 1915’te Ermeni tehciri kararını verdi.

TC 1990dan itibaren Kürt köylerini boşaltmaya ve zorunlu göç başlattı.

1880’lerde sömürgelerini yitirmeye başlayan Osmanlı devleti, Panislamizmhayalleriyle avunuyordu, 1890larda Almanların kucağına oturdu.

1990’larda zaten ABDnin kucağına oturan Türkiye, Pennsilvanya çıkışlı Panislamizmhayalleri kurmaya başladı.

Osmanlı, öz mülkü ve panislamist hayalleriyle 1918de Almanyanın kucağından düşüp parçalandı.

Yıl 2012. Amerikan kucağındaki Türkiye sahnesinde Panislamisti, Yeni Osmanlısı, iç ve dış düşmanlar yerini aldı. Oyun kaldığı yerden başladı. Bakalım nasıl bitecek bu kez...

Savaş başkalarının ölümüdür. Başkaları savaştıkça sürer, başkaları öldükçe bitmez.

JEAN GUEHENNO

(Cumhuriyet)

Mine KIRIKKANAT | Tüm Yazıları
Hits: 2123