KARDEŞLİK HUKUKU

~ 07.08.2012, Rıfat SERDAROĞLU ~

Cumhurbaşkanı Devletin başıdır. Bu sıfatla Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletinin birliğini temsil eder. Anayasanın uygulanmasını, Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir. (Anayasa Md. 104)

Cumhurbaşkanı Gül, Ankara turu sırasında şunları söyledi;

“Günü geldiğinde de biz kendi aramızda otururuz, konuşuruz ne yapılacaksa en doğrusunu hep beraber yaparız. Ayrıca şunu sizler de biliyorsunuz, bir kez daha hatırlatmak isterim herkese. Sayın Başbakan Tayyip Bey ile olan arkadaşlığımız, ilişkilerimiz kardeşlik hukukunun da ötesindedir…”

Bu sözler, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bir kabile devleti, bir çadır devleti gibi yönetildiğinin en açık ifadesidir.
Cumhurbaşkanı ile Başbakan, ister oturarak, ister ayakta durarak, ister yatarak konuşsunlar, hukuk devletinde ikisi arasındaki resmi ilişkinin sınırları Anayasa ve yasalarla çizilmiştir. Bu çizgilerin aşılması veya yok sayılması tamamen cehalet ve çapsızlık örneği olur.

Birbirlerinden kaçırmaya çalıştıkları koltuk, babalarından bu ikiliye miras kalmamıştır. O makamın sahibi Türk Milletidir. Türk Milletinin bu kez kendisinin seçeceği bir makam için, iki sene önceden pazarlık ve polemik yapmak, Türk Milletine yapılabilecek en büyük hakarettir. Bu da kimsenin haddi değildir.

Gelelim aralarındaki “özel hukuka…”

Cumhurbaşkanı Gül; “Tayyip Beyle arkadaşlığımız, ilişkilerimiz, kardeşlik hukukundan da ileridir” demektedir. Kardeşlik Hukukundan daha ileri bir yakınlık ne olabilir? İnsana, kardeşinden daha yakın kim olabilir?  Sevdiği, eşi desek bildiğimiz kadarıyla bunlar arasında öyle bir ilişki yok!...

Aile Hukuku desek, iki Sayın Hanımefendi’nin birbirlerinden hiç haz etmedikleri, Emine Hanımın eline ilk fırsat geçtiği anda gereğini yapacağını bilmeyen yok!..

Bir zamanlar Beşşar Esad’a da “Aile Hukuku” kapsamında yaklaşmışlardı.

Şimdi Esad, Esed oldu, neredeyse adamın ipini bizimkiler çekecek…

O zaman, kardeşlik hukukundan daha ileri olan hukuk nedir? Ne olabilir?

“Menfaat Hukuku” veya “İhanet Hukuku” olabilir mi? Olamaz, olmamalı…

Devletin 1 ve 2 numaralı koltuklarında oturan bu ikilinin “menfaat” veya “ihanet” ilişkileri içinde olmaları düşünülebilinir mi?  Elbette düşünülemez, düşünülmemeli!...

“Tarikat Hukuku”, “Cemaat Hukuku”, “Şeriat Hukuku” olabilir mi?

Lâik Cumhuriyeti koruyacağına, “namus ve şeref” üzerine yemin eden bu ikili için  bence olamaz, olmamalı…

O zaman Sayın Cumhurbaşkanı, “Kardeşlik Hukuku”ndan daha ileri olan ilişkinin adını ve sebebini Türk Milletine açıklamak zorundadır.  Bu ilişki nedir ki, Cumhurbaşkanı seçmek için oy kullanacak Türk Milletini yok sayacak kadar önemlidir?...
Hz. Adem ile Hz. Havva’nın büyük oğulları Kabil’in, kardeşi Habil’i öldürmesine  aralarındaki “kardeşlik hukuku” engel olamamıştı.

Danışmanlar kanalıyla yürütülen bu kavganın, ileride Kabil-Habil kavgasını aşacak bir konuma dönüşmemesi ve bizleri üzecek bir sonuca varmaması için bu “Özel Hukukun” mutlaka Türk Milleti tarafından bilinmesi gerekir.

Haydi Sayın Cumhurbaşkanı;

Oturun ve bize anlatın. Nedir bu meselenin gerçeği?...

(Yurt Gazetesi)

Rıfat SERDAROĞLU | Tüm Yazıları
Hits: 1234