ABD tuzağında...

~ 07.08.2012, Melih AŞIK ~

Son bir ayda 60 şehit verdik.. Hakkâri şehitleriyle birlikte sayı 68’e yükseldi.
Terörün bu kadar yoğunluğa ulaşmasına başlıca sebep... Suriye ile ilişkilerin kızışması ve buna bağlı olarak Irak, İran ve Rusya ile iplerin gerilmesidir...
Unutmayalım İran ve Rusya’yı tedirgin eden bir de Kürecik radar üssü meselesi var.
Başbakan Erdoğan yükselen terörden komşuları ve Suriye’yi sorumlu tutuyor...
- Beşar Esad’ın desteklediği PKK unsurları Kandil’den ülkemize sızma gayreti içinde, diyor...
Acaba bu şikâyetin hukuki ve ahlaki temeli var mı?
Suriye lideri Esad’ı devirmek için “Özgür Suriye Ordusu” adlı muhalif grupları eğiten, para yardımı yapan Ankara, PKK terörünü destekleyen ülkeleri suçlama hakkını çoktan yitirmedi mi?
Ülkenin başında maalesef karar alırken iki adım sonrasını hesap edemeyen bir iktidar var. Esad’ı deviriyoruz derken Suriye’nin kuzeyinde bir Kürt oluşumuna katkıda bulunmaları da bu yüzden çok olağan...
Başbakan son terör olayında CHP ile medyayı suçlamayı ihmal etmiyor...
Ancak ülkeyi bu noktaya kimin getirdiğini es geçiyor...
- Ucu açık bir “açılım” kampanyasıyla büyük beklentiler yaratıp bu beklentileri karşılamayarak...
- Terör örgütü silah bırakmadan pazarlığa oturarak...
- Ölçüsüz vaatler verip onları karşılamayarak...
- ABD ve Irak’ı Kandil konusunda sıkıştıramayarak...
Terörün tırmanmasından hangi merciin sorumlu olduğunu açıklamıyor!
Bir de şu son ve zavallı tabloya bakınız...
Türkiye ABD çıkarlarına uygun olarak Suriye’de hükümet darbesi düzenlemeye çalışırken, ABD kontrolündeki Irak’tan gelen teröristler de Türkiye’yi vuruyor. Kürt devletinin Türkiye ayağının inşası için de çalışmalar başlatılıyor.
Ankara ABD tarafından tuzağa düşürüldüğünü görmüyor mu, görmek mi istemiyor?

 

Yargıyla tasfiye...
Darbe suçlamalarıyla değişik davalarda yargılanan 40 general ve amiral, kadrosuzluk gerekçesiyle emekliye sevk edildi.
Bu askerler aylardır mahkemelerde suçsuzluklarını kanıtlamaya çalışırken...
TSK ve iktidar tarafından da suçlu kabul edilmiş oldular.
Yarınlarda beraat ederlerse verilen maddi ve ma-nevi zarar nasıl karşılanacak?
Ne yazık ki ülkeyi yönetenlerde ve özel yargıda böyle kaygılar görünmüyor.
Ana amaç anlaşılan her pahasına tasfiyedir.
Oysa emekli edilen generaller hakkında suçluluk karinesi olmadığı gibi suçsuzluk karinesi çoktur.
Suçlandıkları kanıtların sahteliği beş ayrı kuruluşça saptandığı gibi...
Eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün son tanıklığı da önemlidir.
Avukat Celal Ülgen soruyor mahkemede Hilmi Özkök’e:
- Genelkurmay Başkanlığı görevinizde bir darbe girişimine tanıklık ettiniz mi, böyle bir duyum aldınız mı?
- Hayır, diyor Hilmi Özkök...
Şu ana kadar Balyoz davasının görüşüldüğü mahkemeye gelerek bir darbe girişiminin başladığına veya teşebbüs halindeyken önlendiğine tanıklık eden kimse olmadı.
Buna rağmen 165 general, amiral ve albay darbe teşebbüsünden tutuklu bulunuyor..
Eğer tutuklu olmasalardı göreve dönebilirlerdi...
Mahkemenin çok eleştirilen tutukluluk kararı generallerin tasfiyesinde baş etken oldu.
Bu arada 50’den fazla tutuklu albayın değerlendirme dışı kalması da aynı ölçüde dramatik bir sonuç.
Bütün bunlar Güneydoğu’da ordunun 300 teröristle baş etmekte zorlandığı günlere raslıyor üstelik.

 

The New York Times yazıyor: “AKP iktidarı Türk ordusunu evcilleştirdi.”
Biz o kadarını bilmiyoruz... Bildiğimiz, cezaevcilleştirdiği...
* * *
“Çılgın proje” hazırlamakta usta olan Başbakanımız’dan rica: Bir çılgın proje de spor için hazırlayın da olimpiyatlarda nal yerine bol bol madalya toplayalım...
Haldun Ertem

 

BALYOZ
Eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, Silivri’deki tanıklığı sırasında “Plan seminerinde en tehlikeli senaryo biraz amacını aşmış şekilde oynanmış” dedi.
Ertesi gün malum medya bu beyanı “Balyoz Planı’nı gerçekçi oynadılar” gibi başlıklarla verdi.
Yalnız yandaş medya değil Radikal gibi gazeteler hatta o gazetenin kimi Ankaralı yazarları bile Plan semineri ile Balyoz Planı’nı aynı şey gibi gösterdiler.
Hilmi Özkök’ün sözünü ettiği plan semineri meşru bir toplantı idi.
“Balyoz” ise askerlerin suçlandığı darbe planına verilen isim. Özkök bunu ağzına almadı.
Almadığı halde neden bazıları, semineri darbe toplantısı gibi gösterme gayretkeşliğine girdi? Kimi cehaletten ise kimi de habasetten herhalde...

 

OLİMPİK...
Olimpiyatlarda dökülüyoruz... İktidarın gençlik ve spor politikası iflas etti. Peki bu arada spor kulüpleri üzerlerine düşeni yapıyor mu?
Örneğin Fenerbahçe olimpiyatlara 17 sporcu gönderirken Galatasaray ve Beşiktaş neden onun yarısı kadar sporcu yollayamıyor. Üsküdar Belediyesi’nin iki atleti (Gülcan Mıngır ve Aslı Çakır) Avrupa şampiyonu olurken neden İstanbul Anakent Belediyesi bütün parasını futbola yatırıyor da amatör branşlarda varlık göstermiyor. Özellikle Galatasaray ve Beşiktaş’ın amatör sporlara daha fazla ağırlık vermesi gerekir.

 

TAKSİM
Taksim’de yapılacak altgeçit için teklif alınacak firmalar belirlenmiş. Projeye göre altgeçit Tarlabaşı Bulvarı’nın üst bölgesindeki araç otoparkından başlayacak, Divan Oteli’nin önünden yüzeye çıkacak... Radikal’de yer alan projede esas endişe verici olan bölümü İstanbul Şehir Plancıları Odası Başkanı Tayfun Kahraman anlatıyor:
“Taksim Kışlası’nın ihyasının gerçekleştirileceği projede çok açık ifade ediliyor. İmar planında belediye kesin bir intiba vermekten kaçınıyordu. Demek ki bu kesinleşti...”
Taksim’de The Marmara’nın önünde durup karşıya bakınız; Taksim Kışlası’nın şu andaki Gezi Parkı’nın üstüne yeniden oturtulduğunu düşünün...
Taksim Meydanı diye bir şey kalmıyor ortada.
Meydanın iptali için daha iyi bir proje düşünülemezdi...

(Milliyet)

Melih AŞIK | Tüm Yazıları
Hits: 1334