Aman bir hecalim var!

~ 14.01.2011, Sırrı Süreyya ÖNDER ~

Roman’lar arasındaki atışmalar bu cümleyle başlar. Karşıdan “Her kime?” diye sorulur.
Bir nevi halk âşıkları atışmasına benzer bir ritüelin işaret fişeğidir bu.
Sonlara doğru da söz ve üslup perdesi iyice yırtılır ta ki bir taraf susana kadar.
Adalet sisteminin hem ekmeğini hem de sopasını yemiş birisi olarak yargıdaki yığılmaya bir çözüm önermeye karar verdim. Önerdiğim çözüm evrensel hukuk formlarına uymadığı için ‘hukuki’ olmayabilir ama ‘hakiki’ olduğuna ben ve cümle mahkûmlar kefiliz. Yargı meselesinde hukuki olmayı pek iplemediği için tek güvencem hükümettir. Cümle otoriteleri susturana kadar da devam edeceğim. Gayret bizden, tevfik Allah’tan…

Aman bir recalim var!
Her kime? Yargıya!

Ey yüksek yargıçlar! Diyelim ki Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru meselesi açıklığa kavuştuğunda bir mahkûm size gayet bireysel olarak başvurdu.
Kendi dosyasının görüldüğü Yargıtay dairesinin elindeki dosya sayısını belirtti. Dosya başına düşen inceleme süresini matematik olarak önünüze koydu. Bir yargıcın bu sürede bırakın dosya inceleyebilmesini, KDV fişi bile inceleyemeyeceğini iddia etti.
Elinizi vicdanınız dahil nerenize korsanız koyun, bu duruma ‘Mutlak Butlan’ iddiasında bulunup ‘yok hükmünde’ sayılmasını isterse ne karar vereceksiniz?
Hem ehem hem de mühim not: ‘Mutlak Butlan’ bir kasap veya besicilik terimi değildir!
Fransız hukuk sisteminden bize geçirilmiş olup, yok sayılma ve hiçlik gibi bir manası vardır.
Bu durum karşısında, hukuk çarşısında son 10 yılın bütün dosyaları battal olur.
Eyvah! Büyük skandal, herkes salıverilir falan deyip telaş etmeyin. Halkımız durmadan çıkarıldığı halde hiçbir Kürt’e ve solcuya uygulanmayan aflar sayesinde buna şerbetlendi. Nasıl olsa bir punduna getirip onları yine içerde tutmaya devam edersiniz. Ortalık zaten hırsızlar, katiller ve tecavüzcülerle dolu. Üç eksik beş fazla ne fark eder!

İyi söylüyom, hoş söylüyom da çözüm ne?
Çözüm hukuk sisteminde zaten var olan ehli vukuf yani bilirkişilik müessesesinin değişik bir şekilde işletilmesindedir.
Efendim bizde bir dosyanın hangi durumlarda bilirkişiye gönderileceği yasayla belirlenmiştir. Bu yasada yapılacak küçük bir değişiklikle kıdemli mahkûmların bilirkişi olarak istihdam edilebilmesinin önü açılırsa kararların adil ve hızlı olacağı kesindir.
Güzel yurdumuzun güzide hapishanelerinde geçirdiğim süre boyunca yüzlerce kez şunu gözlemledim.
Allah başınıza vermesin, diyelim ki herhangi bir suçtan içeri düştünüz. Hoş geldin faslından sonra bir kıdemli mahkûm içeri düşme şeklinize ve sebebinize dair sadece birkaç soru sorar ve sizi bekleyen hukuki akıbeti şakkadanak söylerdi. Kıdemli mahkûm bu akıbetinizi söylerken veri olarak cari sistemi baz alırdı. Her hukuki olan adil olamayacağı için kıdemli mahkûm aslında sizin ne kadar bir cezaya müstehak olduğunuzu da ayrıca belirtirdi. Bu ikinci tespit her zaman daha az bir ceza demekti.
Daha az bir ceza alabilmenizin iki şartı vardı. Birincisi, yargı sistemini alenen tahkir ve tezyife gireceği için kendime saklıyorum. İkincisi kıdemli mahkûmun önerdiği savunma konseptini uygulamanızdı ki sonuç hiç şaşmazdı. Düşünün ki işlediğiniz suç sabit. Deliller ortada. Siz suçu kabul etmişsiniz vb. Bu durumda bile sizi altıda bir oranında hukuki bir mevsim sonu indirmine tabi tutabilirdi. Bu, sıklıkla duyduğunuz ‘iyi hal’ indirimidir. En geçerli yolu, tüm yargılama süresi boyunca başınızı sağ omzunuza yaslayıp sol ayakkabınızın ucuna bakmaktır. Bu bakışa biraz da hicran kattınız mı hiçbir hâkimin rikkatli yüreği dayanamazdı.
Tüm bunlar, yine söylüyorum, Allah muhafaza solcu veya Kürt olmamanız durmunda geçerliydi.

Yoktan olan terazinin tezekten olur dirhemi
Biraz kıdemli mahkûm olursanız bir mahkûmun gerçekten suçlu olup olmadığını anlayacak bir feraset de gelişir. Hukuk sistemi elli yerinden çatlamış. Yetmez ama belki diye umutlanan kardeşlerimin bütün umudu boşa çıkmış. Derim ki oldu olacak, madem kırıldı nacak, her mahkeme heyetine bir mahkûm dahil edilsin. Kararlardaki adalet ve hız yeni adliye sarayları yapmaktan daha etkili olacaktır. Yargıç olmanın zorunlu ve yasal vasıfları buna engel teşkil ederse bilirkişi olarak istihdam edilebilirler.
Hükümet bu öneriye aslında sıcak bakabilir. Mesela Ergenekon dahil bütün politik yargılamalar bundan vareste tutulur. Geriye “Anamı soran kadı, kimi kime şikâyet edeyim?” atasözünü neremize koyacağımız kalır. Eh onu da Anayasa Mahkemesi’ne bireysel olarak götürürüz.
Siz sağ biz mağdur devam edip gider bu çark-ı devran…

(Radikal 14.01.2011)

Sırrı Süreyya ÖNDER | Tüm Yazıları
Hits: 2855