Anayasada bir "balon" patladı!

~ 10.01.2011, Fikri SAĞLAR ~

Yeni yıla girdiğimiz ilk günden beri Türkiye, ‘yargı bunalımını’ yaşıyor!..
Tutuklama kararıyla ilgili 2004′te çıkarılan yasanın, 1 Ocak itibariyle yürürlüğe girmesiyle birlikte ‘korkunç gerçekler,’ peşi sıra karşımıza çıkıyor!
Görülen vahim konum şu ki ‘Türkiye bir hukuk devleti’ olamamış!..
Adaletin ‘hızlı ve adil’ bir şekilde mahkemelerde gerçekleşmediği anlayışı, kamu vicdanını öteden beri sızlatıyor!..
Kronikleşen sorunlar çözümsüz kaldıkça, hükümet, yasama organı ve devlet olarak üzerine düşen görevleri yerine getirmedikçe, halkın ‘yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığına7 inanması zorlaşıyor!..
****
Son gelişmeler, yani Hizbullah dosyasından tutuklu olan ve 188 kişiyi ‘domuz bağı’yla öldüren, vahşi katliamların sanıkları, tutukluluk sürelerini doldurdukları için salıverilince ip koptu!..
Üstelik, katiller, tecavüzcüler bırakılıp, düşünce suçluları ise devlete karşı işlenmiş suçlular olarak bu haklardan yararlanamayınca insanlar daha da sarsıldı!..
“Adalet mekanizması çalışmıyor” inancı daha da belirginleşt!
****
Aslında her gün bilinçlenen toplum, yeni yeni yanlışların farkına varıyor!..
İletişim teknolojisinin gelişmesi, ‘geri bırakılmış’ ülkelerin gerçeklerle karşı karşıya gelmesini sağlıyor!
****
Baştan söylemekte yarar var!..
Türkiye’de acilen ‘yargı reformu’ yapılmalı!..
Adaletin oluşması ancak radikal çözümlerle oluşabilir!..
Ancak, radikal çözümün ilk koşulunun ‘anlayış değişmesi’ olduğunu da eklemek gerekir.
****
Öncelikle şu gerçeği kabul etmeliyiz;
‘Hukukun üstünlüğüne inanan’ bir toplum varlığını kabul ettirir!
Demokrasinin kurum ve kurallarının ancak ‘evrensel hukukla’ oluşacağı bilinir!
Demokratik devlet, hukuk devleti ile kurulur!!
Ve
Egemenliğin tek sahibi halk olduğu gerçeğinden hareketle, bireyin hak, özgürlük ve eşitliğinin sağlanması ve güvence altına alınması hukukla mümkündür!..
****
Yeni hukuk anlayışının yüceltilmesi önemlidir ve  bir o kadar da zordur!..
Yani savcı ve hâkimlerin yarısından fazlasını kapsayan “Devlete karşı işlenen suçlarda devletin tarafındayız” diyen bir anlayışı, vicdanla cüzdan arasına sıkışan iradesi, yurttaş eşitliğine inanmayan geleneği değişmeden, savcı ve hakimlerin toplum içinde saygınlığı kalır mı?..
Üstelik;
Personeli, odası, bilgisayarı olmayan,
Adli kolluğu, adli laboratuvarı, suç ve delil saklama deposu, aracı gereci, eğitilmemiş, uzmanlaşmamış, çağın gereği teknolojiyi kullanacak altyapısı olmayan yargının, adaleti dağıtmada tarafsız ve bağımsız kalması mümkün mü?
****
İvedilikle bölge adliye mahkemeleri açılmalı. Tamam.
Hakim ve savcıların sayısı artırılmalı. Tamam
Altyapı oluşturulmalı. Tamam.
Ama yeterli değil!
Asıl ‘adalet reformu’ adliye kapısından başlamalı, cezaevine kadar süren uzun yolunun her adımı ince ince düşünülerek atılmalı!
****
Oysa AKP ne yapıyor?
Kendi çıkardığı, BM ve AB İnsan Hakları Sözleşmelerine uymayan, evrensel hukuk ilkelerini kapsamayan, üstelik 3 defa ertelenen, ‘tutukluluk süresini içeren’ yasanın yürürlüğe girmesiyle birlikte, tutukluluğu kalkanlara karşı oluşan ‘toplumsal infiali’ Yargıtay’ın üzerine çeviriyor!..
Kendi suçunu saklamada, yapay suçlular yaratarak dikkatleri ve öfkeleri başka yöne çeviriyor!..
Bunda da başarı kazanıyor!..
AKP kriz yönetiminde çok ustalaştı!
****
Şimdi tartışılan, AKP değil, onun çağdaş hukuka olan hasımlığı hiç değil.
Tartışılan önemli hukuk kurumları olan ‘Yargıtay ve Danıştay!’
Yani AKP’nin kendine çeviremediği ve kendine engel olarak gördüğü ‘yüksek hukuk kurumları!’ ilginç değil mi?..
Bu konuda ‘pasif’ kalan muhalefet, AKP’nin oyunu istediği gibi oynamasına neden oluyor!..
Tehlikeli bir durum bu!
‘Kayıkçı kavgası’ Türkiye’ye ihtiyaç duyduğu ‘yargı reformu’nu getirmez!.
Korkarım ki bu çatışma sonunda; daha önce ağızlarından kaçırdıkları “Her inanç kendi hukukunu uygulasın” anlayışının tam olarak yerleşmesine fırsat yaratacaktır!..
****
Söylemeden geçmeyelim; Anayasa referandumundaki iktidarın “yargı reformu yapıyoruz” yalanı çırılçıplak  ortaya çıktı!..
Patlayan bu balonun hesabı görülebilecek mi? sorusuna,
Ancak “Hukuk devleti olduğumuzda!” diye cevap verebiliriz

(Birgün 09.01.2011)

Fikri SAĞLAR | Tüm Yazıları
Hits: 3274