Teori Hikmet, Pratik Kısmet!

~ 15.07.2012, Mine KIRIKKANAT ~

Teoride Türkiye büyük devlet, Suriye küçük devletti. Türkiye isterse ham der, Suriyeyi yutardı.

Sonra Suriye, pratikte Düşürdük!diye naralanınca, bizimkiler baktı uçak geri gelmiyor, Mademki düşürdük diyor, demek düşürdü! deyip savaş açmaya kalktılar.

Kimin büyük, kimin küçük olduğuna dair teori biraz sarsıldı, ama devrilmedi.

Suriye, uçağımızı teoride basit uçaksavar bataryasıyla vurduğunu öne sürerken, bizimkiler yemin billah, akıllı füze tarafından vurulduğunda ısrar ettiler.

Ne var ki pratikte, Büyük Türkiyenin düşürülen uçağını bulup çıkarması gerekti. Bizimkiler bir baktı, tankı var, topu var, füzesi, rampası, jeti meti Ama bunca varlık ve büyüklük içinde uçağının düşürüleceği ihtimali olmadığından, Suriyenin düşürdüğü jeti aramataramadenizdençıkarma gemisi yok!

İmdadına Amerikan Nautilus gemisi yetişti. Zaten düşürülen uçak da Amerikandı. Amerikan gemisi Amerikan jetinin halinden anlardı. Nitekim düşen uçağı bulup çıkarmakta gecikmedi.

***

Füze mi vurdu, batarya mı derken, bir de ne görsünler?

Teoride düşürüldüdiye Suriyenin övünüp Türkiyenin dövündüğü jet, meğer pratikte vurulmadan düşmüş!

Şimdi Türkiyenin teorisi, uçağın vurulmasa bile Suriye tarafından düşürüldüğü yolunda. Eh, Suriye de karavana atıştan edindiği nişancılığı inkâr edecek değil ya, hasmın teorisine, He ya, düşürdüm!diye kafa sallıyor.

Ama pratikte, düşen RF-4E Phantom tipi keşif uçağı, 1965 yapımı olup, ASELSAN tarafından Terminator 2020tekniğiyle yenilenmesine rağmen, Türk Hava Kuvvetleri envanterine girdiği 1974ten bu yana tam 56sı kaza kurbanı olup içinde 58 havacının şehit verildiği 165 adet asar-ı atikadan biriydi

Söylediler inanmadım, araştırdım doğruymuş: 1999 yılı itibarıyla İsrail ve İngiltere, bu uçakları ıskartaya çıkarmış. ABD ve İspanya ise hedef olarak kullanıyor. Avustralya da olan mevcudu ABDye hedef yapsın diye geri göndermiş!

Pratikte savaş uçağı olarak değil, yeni savaş uçakları hedef çalışsın diye uçurulan bu antika jetleri hâlâ hangi ordular aktif kullanıyorlar dersiniz?

Türkiye, İran, Güney Kore, Yunanistan Yakışmaz diyen, giysin fistan!

İster istemez 2011 Eylülünü anımsıyor insan: Hani ABD/İsrail/Kıbrıs Rum ortaklığı Noble Energy şirketinin Akdenize diktiği heyula doğalgaz platformuna karşı teoride makro tavır alan Türkiyenin, pratikte mikro afrı tafrı; tek, biricik, eşsiz ve tarihi sismik araştırma gemisi Piri Reisin denize açılışını

Sahi napıyor o gün bugündür, KDVsini ödeyemediği yeni motorunu kıçına takamayınca adının önüne Koca takıp, eski motoruyla çıkarıldığı yolda kalan Akdeniz fatihimiz, Koca Piri Reis araştırma gemimiz?

Teoride kimin gazını alacaktı, pratikte hangi gazı çıkardı?

***

Teoride, yeni bir Terörle Mücadele Yasası çıkardılar. Yıl 2006.

Pratikte, konuşmaktan yazmaya, yazmaktan basmaya, bağırmaktan pankart açmaya; sendika, grev ne demek? Her şey terör eylemi olup çıktı.

Zaten teoride antidemokratik DGMleri kaldırıp, demokratik ÖYMleri kurmuşlardı. Yıl 2005.

Pratikte bilimciler, gazeteciler, yazarlar ya terörist ya darbeci; ABDye he demeyen subaylar da ya terörist ya casus olarak içeri tıkıldılar. 2012 yılına gelindiğinde Türk ve Kürt aydınların derdest sayısı, serbest sayısını aşmıştı.

Teoride, ÖYMleri kaldırmak, uzun tutukluluktan doğan mağduriyeti önlemek için kolları sıvayıp bir torba yasa diktiler, üç hafta önce.

Pratikte, tribünlerde attığı ipi TBMMde tutan MHPye şükran selamı çakıldı, 80’lerin artığı terörist katiller serbest bırakıldı. Darbe yapmadan darbeci, terör yapmadan terörist ilan edilen siviller, hatta teröristlerle savaşan askerler hâlâ kodeste.

***

Zaten teoride bir Türk dünyaya bedeldi ya?

Pratikte değil dünya, bir TOKİ kondusu bile etmediği ortaya çıktı, sonunda:

2005 yılında Kuşadasındaki terör eyleminde ölen İngilizin bedeli, 1 milyon sterlin. Türklerin bedeli, 70şer bin TL. O da devletin kusuru yoktudiye geri isteniyor. Zaten onları öldüren terörist de yakında torba yasaya girer, dışarı çıkar.

Teoride Allahın takdiri, pratikte AKP iktidarı, biraz mülayim olun yahu, çoğu kısmet, azı kader!

‘G’ NOKTASI

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, 3. yargı torbasından çıkamayan tutuklu gazetecilerin mağduriyetini dile getiren arkadaşımız Müyesser Yıldıza: Türkiye AKPnin korku ve tek adam yönetimine teslim olmayacaktır. Bu konuda aydınlar, gazeteciler, yazarlar daha cesur olmalıdırdemiş.

Gazetecilerin dokunulmazlığı yok. CHP milletvekillerinin var.

Dokunulan cesur gazetecilerin durumu Silivri. Henüz dokunulmayan cesur gazetecilerin durumu da belli.

Ya dokunulmazlığı olan CHPlilerin durumu?

Hangimizden daha cesurlar? İçerde olanlarımızdan mı, dışarda kalanlarımızdan mı?

Gurur ve tevazunun ortak payandası, ikisinin de yalan oluşudur.

GEORGES BATAILLE

(Cumhuriyet)

Mine KIRIKKANAT | Tüm Yazıları
Hits: 2205