Korkunun ecele faydası var mıdır?

~ 09.07.2012, Cüneyt AYRAL ~

İsviçre’de kaç dil konuşuluyor ve kaç dilde eğitim veriliyor?

Almanca, İtalyanca ve Fransızca. Her Kanton kendi dilinde yani...

Belçika’nın bunca yılı nasıl geçti?

Flamanlar ile Belçikalılar (Fransız yanlısı olanlar) durmadan itiştiler durdular. Ne kazandılar?

İspanya’da durum nedir? Haberi olan var mı? Yani Barcelona şehrinin Katalunya’nın başşehri olduğunu ve Katalanca diye bir dil konuştuklarını biliyor musunuz? Bask bölgesi de ayrı...

Çin gibi, hem yüzölçümü hem de nüfusu dev olan bir ülkede kaç “ana dil” konuşuluyor? Ve Türkiye, acaba neden oradaki Türklerin, “Türkçe” konuşmalarını desteklemek üzere ikide bir hır çıkartıyor Çin Halk Cumhuriyeti ile ? Öyle ya, kendi ülkende dil meselesini çözememişsen, başka ülkelerin dil meselesine  karışmak niye?

Güney Kıbrıs, nam-ı diğer Kıbrıs Cumhuriyeti’nin resmi dilleri nelerdir? Elence (Rumca), Türkçe ve İngilizce... Kimse kimseye küfür falan etmiyor orada. Avro Bölgesi’ne geçmeden önce de paralarının üzerinde üç dilde yazıyordu paranın değeri.

Yukarıda söylediklerim “dil – ana dil” konusundaki örnekler...

İkinci Dünya Savaşı’nda birbirine giren ülkeleri şöyle bir gözünüzün önünden geçirebilir misiniz? Kim kimi acımasızca öldürdü? Hangi halklar, diğer hangileriyle düşman edildiler? Ve bugün o halklar ne yapıyorlar?

En yakınımızdaki Avrupa’da yaşanmış olan bu acımasız savaşın düşman halklarının bugün geldikleri noktaya bakarsanız eğer, dostluğun düşmanlıktan daha iyi olduğunu ve olanaksız olmadığını çok rahat görebileceksiniz...

Türkiye’nin temel sorunu “SAVAŞ”tır ve bu savaş Kürk Halkı ile T.C. arasında sürdürülmektedir. Bu savaşın öyle ya da böyle sona erdirilmesi gerekmektedir. Bu sona erdiriş için yapılacak hiçbir şey yazık ya da boşuna değildir, çünkü ölenler de öldürülenler de bizim çocuklarımızdır ve halklar kanın durdurulmasını istemektedirler. Bu işin çözümü de “zart-zurt”tan geçmez, bu işin çözümündeki tek anahtar DEMOKRASİ’nin ta kendisidir.

CHP hiç ön yargılı olmadan “konuşalım” demektedir. BDP de görüşmeden ve konuşmadan yanadır. MHP’nin tutumu ise anlaşılmaz bir Türkçülükten, demode olmuş bir siyasi bakış açısından öteye geçememektedir. Kürt sorununun çözümü için toplumsal mutabakat gerekiyorsa ve bu mutabakata %10’luk MHP katılmıyor, katılamıyorsa, hiç  önemi yoktur. Bugün Fransa’da da Marie Le Pen’in faşist partisi marjinaldir ve hiçbir olumlu davranışı yoktur. Fransızlar seçimlerde onlara cevap vermektedir. Türkiye’de savaşın bitirilmesine hayır diyen bir MHP’ye, halk seçimlerde cevabını verir.

SAVAŞA SON VERMEK ZORUNDAYIZ !...

(Yurt Gazetesi)

Cüneyt AYRAL | Tüm Yazıları
Hits: 1405