Türkiye'de Kilitlenen Özgürlükler

~ 08.07.2012, Mine KIRIKKANAT ~

AKPnin öteki yüzü; akademisyenler, araştırmacılar, yayıncılar, öğrenciler ve gazeteciler üzerinde giderek artan yargı baskısıyla hegemonya kuran bir iktidar. Tüm demokrat çevrelere korku salan toplu tutuklamalar. Gözaltına alınanları var olmayan suçlara dayanarak aylarca, yıllarca tutuklayan; ardından sivil Kürt hareketini ve hareketin yanında yer alan aydınları İstanbuldaki 193 sanıklı devasa davada yargılayan bir adalet...

Kendilerine yöneltilen Kafkavari suçlamalara bakılırsa, binlerce öğrencinin geleceğinden endişe etmek gerekir. Türkiyede 771 öğrenci halen tutuklu olup bu öğrencilerin çoğu BDP Gençlik Kolları üyesidir. Öğrenci Büşranın hapishaneden yazdığı mektup, itham edildiği suçların saçmalığını ortaya koyuyor: Bilgisayarında bulunan Kürtçe şarkılar, katıldığı basın toplantıları ve gösteri yürüyüşleri vb. Büşra gibi yüzlerce öğrencinin eğitim hakları ellerinden alınıyor; ya uzun tutukluluklara maruz kalıyor ya da üniversiteden atılmalarıyla sonuçlanan disiplin cezalarına çarptırılıyorlar.

***

Aynı mantıkla onlarca gazeteci ve yayıncı, mesleklerinin gereğini yerine getirip araştırma yaptıkları ya da yayımladıkları için tutuklu. Sosyal bilimlerle ilgili bir kitabın iddianamelerde kanıt diye sunulması, askeri darbe dönemlerini akla getiriyor. Böylesine olağan eylemlerin terörizm suçusayılması nasıl mümkün olabiliyor?

2006’da çıkarılan terörle mücadele yasası, ‘terörün tanımını öylesine sıradanlaştırdı ki, TCKde sıralanan suçların yarısı bu yasanın kapsamına girdi. Associated Pressin bir haberine göre, dünyada terör suçundan sanık tutukluların üçte biri, Türkiye hapishanelerinde yatıyor!

Bütün bunlarda şaşılacak bir şey yok, çünkü yeni yasa, terör suçuyla silahlı eylem arasında bağlantı kurmak yerine; aleni düşünce ve ifade eylemlerini suç sayıyor. Böylece yasadışı bir örgüt, katılım çağrısı yaptı diye 8 Marttaki kadınlar yürüyüşü ya da 1 Mayıs gösterilerinde yer almak terör eylemikanıtına dönüşüyor.

***

Bilimsel araştırma alanında, akademisyen ve araştırmacıların çalışma özgürlüğü sürekli tehdit altında. Uluslararası Araştırma ve Eğitim Özgürlüğü Grubu (GİT), Türkiyede bu özgürlüğün boğulduğunu doğrulayan çok sayıda ve yeni örneklerle dolu bir rapor yayımladı. Rapora göre hassas konular üstünde çalışan araştırmacılar tehdit ediliyor ve tehditlere kulak tıkayanların çalışmaları terörle mücadele yasasının kapsamına girebiliyor. 2009da Darwin ve Evrim Teorisine ilişkin özel sayısı sansürlenen dergiyle birlikte TÜBİTAKın özerkliğini yitirdiği statü değişikliğinde görüldüğü gibi hükümet, ülkedeki Ar-Geye tamamen el koymuş bulunuyor.

Bu uygulamalarla terörün yeni bir tanımı yapılıyor: Silahsız, şiddetsiz, hatta niyetsiz bir terör!

Sonuç: Türkiyede hapishane nüfusu sekiz yılda yüzde 250 arttı ve bu nüfusun yüzde 40ı hükümsüz tutuklu. Yakın tarihte Urfada yaşanan tutuklu isyanları, hapishanelerdeki aşırı doluluğun tutuklular açısından başlıbaşına bir ceza haline geldiğini ortaya koydu. İnsan Hakları Derneği, 2011 yılında hapishanelerde yaşanan yüzlerce işkence ve aşağılayıcı muamele vakası saptadı.

***

Kısıtlanan özgürlükler, keyfi yargı kararlarıyla birleşince AKP hükümetinin otoriter yüzünü açığa çıkarıyor ve sivil Türk toplumunun geleceğinden duyduğu endişeyi anlamlandırıyor. Başbakan Erdoğan Türkiye’sini siyasal istikrar ve ekonomik büyüme açısından Ortadoğu için model oluşturmakla öven diplomatik çevreler ve uluslararası medya; kamusal, siyasal ve düşensel özgürlüklere tecavüz edilmesini görmezden geliyor.

AKPnin on yıl önce bayraktarı olduğu demokratikleşmeden çok uzaklardayız. AKP, devletin askeri diktalardan miras kalan baskıcı işlevini ortadan kaldırmak yerine bu işlevi kendi hesabına geçirdi ve bugün tüm muhaliflere karşı kullanıyor. Bu muhalifler arasında araştırmacılar, gazeteciler, öğrenciler var ve demokratik bir umudu yaşatmanın bedelini çok ağır ödüyorlar. Türkiyede özgürlüğün yolu giderek daha çok daralıyor. Avrupa acilen bu gerçeğin farkına varmalıdır.

Le Monde gazetesi, 5 Temmuz 2012/Hamit Bozarslan, Yves Deloye, Vincent Duclert ve diğerleriyle 52 imzalı ortak metin.

 

‘G’ NOKTASI

Le Monde gazetesinde Dışişleri Bakanı Davutoğlunun Parise gittiği gün yayımlanıp size özet bir çevirisini sunduğum metni imzalayan 52 aydının 13ü Türk kökenli, diğerleri değişik ülkelerden, ama hepsi bilim insanıdırlar. Bazı Türk asıllı imzacılar, AKPnin ilk yıllarını umutla karşılamış, alkışlamış ve bu metinde uyardıkları Avrupa kadar desteklemişlerdir. Metnin Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan, örneğin Büşra Ersanlı ve KCK bölümlerini tekrarlamadım.

Aydınların değil, politikacıların değil, uluslararası saygınlıkta bilim insanlarının imzaladığı bu bildiri, AKPnin dış tarihinde bir milattır. Bu milattan sonra, ABnin içinde davaya kazandırılmış lobiciler bile AKPnin otoriter rejimini savunamayacaktır.

Benden söylemesi.

 

Özgürlük, halkların ancak alınteriyle kazanabilecekleri bir ekmektir.”

FELICITE DE LAMENNAIS

(Cumhuriyet)

Mine KIRIKKANAT | Tüm Yazıları
Hits: 2075