"Mısır'da Yeni Dönem"

~ 28.06.2012, Dr. Ceren GÜRSELER ~

Devlet başkanlığı seçiminin sonuçlanmasıyla Hüsnü Mübarek’in devrilmesinden bu yana devam eden sürecin öne çıkan etmeni, Müslüman Kardeşler’in (MK) iktidara gelerek bir anlamda resmîleşmesidir. 16-17 Haziran’da gerçekleşen devlet başkanlığı seçiminin ikinci turunda yüzde 52’ye yakın oyla MK’nin adayı Muhammed Mursi devlet başkanı olarak seçilmiştir. Mursi ve devrik lider Mübarek’in son başbakanı Ahmet Şefik Mayıs sonunda gerçekleşen birinci turda en yüksek oyu alarak ikinci tura kalmışlardı. Bu tabloyla Mübarek yönetimdeyken “eski rejimin” geleceğine dair yapılan yorumlar böylelikle doğru çıkmıştır. “Yeni Mısır”, MK’nin rengine bürünmeyi istediğini göstermiştir.

“Yeni Mısır”ın oluşması veya “Mısır’ın kabuk değiştirmesi” süreci ise sancılı geçmektedir. Bunun da iki boyutu bulunmaktadır.  Birincisi Mısır toplumunda ve siyasetinde hissedilen iki kutupluluk, diğeri de Silahlı Kuvvetler Yüksek Konseyi (SKYK) ve MK’nin başını çektiği seçilmişler arasındaki gerginliktir. En son cumhurbaşkanlığı seçimi örneğinde olduğu üzere her önemli siyasi adımda kutupluluk ve gerginlik kendini göstermiştir. Mısır toplumunun merakla beklediği seçim süreci sıkıntılı başlamış; bazı isimlerin adaylıkları geri çevrilmiştir. Öyle ki MK’nin en güçlü isimlerinden ve cumhurbaşkanlığı seçiminde gösterdiği ilk aday olan Hayrat el-Şatır reddedilmiş ve sonradan Mursi’nin adaylığında karar kılınmıştır. Ayrıca parlamento da eski rejimin kurmayları oldukları gerekçesiyle Mübarek rejiminin eski istihbarat başkanı kimi Ömer Süleyman gibi isimlerin adaylıklarını engellemeye çalışmıştır. Böylelikle son ana kadar değişikliklerin yaşandığı seçimin sonuçları ise geç açıklanmış; bu da ordunun demokrasiye geçişe müdahale ettiği iddialarının yapılmasına sebebiyet vermiştir. Yüksek Seçim Kurulu iki adayın dile getirdiği seçim ihlallerinin incelenmesinden ötürü sonuçların açıklanmasının geciktiğini açıklamıştır.

Muhammed Mursi’nin galip gelmesi yeni Mısır’ın deyim yerindeyse tepeden tırnağa MK kimliğine bürüneceğini gösterirken; toplumda ve siyasette İslami yapının artması çok yüksek bir ihtimaldir.  MK “devrimin” garantörü ve baş aktörü durumuna gelmiştir. Zaten Mursi de galibiyetinin ardından devrimin bitmediğini; aksine devam ettiğini söylemiştir. Buna karşın, MK karşıtlarının endişelerinin süreceği; SYKY-MK ilişkilerinin ise yoğunluğu değişmekle beraber gergin bir çizgide ilerleyeceği tahmin edilmektedir. Bu yüzden de Mursi, devlet başkanlığını kazanmasının ardından verdiği ilk mesajında ülkede birlik ve beraberliği sağlama hedefinin altını çizmiştir. Bir başka deyişle Mısır halkının tüm kesimlerini temsil edeceğini ifade etmiştir. Öte yandan Mısır’ın dış politika boyutunda ise Batı müttefiki kimliğinin ve gerginlikler yaşansa dahi İsrail ile olan ilişkisinin ana hatlarının korunacağı tahmin edilmektedir. Zaten Mursi ilk mesajında Mısır’ın imzası olduğu uluslararası antlaşmalara bağlı kalacağını açıklayarak İsrail ile yaptığı Camp David Antlaşmaları’na göndermede bulunmuş ve yürürlükte kalacağını ima etmiştir.

Bu çizdiği tabloya rağmen Mursi’nin görevini yürütürken bir takım zorluklarla karşılaşacağı düşünülmektedir. Mursi’nin faaliyetini kısıtlayacak ve rejimin ana kurumları ve MK arasında gerginliğe neden olacak bir başka örnek de anayasaya aykırı bir şekilde oluşturulduğu gerekçesiyle parlamentonun Haziran’da feshedilmesidir. Anayasa Mahkemesi, parlamentonun üçte birini oluşturan 166 bağımsız milletvekilinin vekilliklerini düşürmüştür. Gerekçe olarak Temsilciler Meclisi’nde yani parlamentonun alt kanadında bağımsız adaylar için ayrılan kotanın parti üyeleri tarafından doldurulmasını; diğer bir deyişle bağımsızların yerine parti üyelerinin seçilmesini göstermiştir. Bu noktada Silahlı Kuvvetler Yüksek Konseyi yasama gücünü yetkileri arasına katmış ve ek olarak anayasa komisyonunun görevini de üstlenerek anayasayı oluşturacağını açıklamıştır.

SYKY’nin özellikle seçim sürecinde takındığı tutum da Mursi’nin sıkıntı yaşayabileceğini göstermiştir. Örneğin seçim sonucuna müdahale ettiği, hatta kendi adayını desteklemeyi ve tüm siyasi yetkileri seçim sonuçlanmadan devralmayı amaçladığına dair yorumlar çıkmıştır. Zaten seçimin sonuna yaklaşırken yayımladığı anayasal bildirge ile yasama yetkisini yeniden üstüne alarak sivil yönetme geçişi yavaştan alacağı ve yeni rejimin şekillenmesinde başat role sahip olmak istediğini bir kez daha göstermiştir. Bütçeyi de ordunun denetimine veren bahse konu bildirge yeni anayasa hazırlanana kadar parlamento seçimlerinin gerçekleştirilmeyeceğini de ifade etmektedir. Bunun yanında Adalet Bakanlığı askerlere sivilleri tutuklama yetkisi vermekte ve yeni anayasanın hazırlanmasına kadar sivillerin askeri mahkemelerde yargılanabileceği ifade edilmektedir. Böylelikle yürütme kuvvetini de sahiplenen SKYK’nin bu ve benzeri hareketleri aslında eski rejimi kalıntı ve politikalarını hatırlatmaktadır. Göstermelik demokratikleşme gerçekleşebilir fakat asıl yetki hukuk kullanılarak sistemin atanmışlarında bulunacaktır.  

Mısır’da değişim isteyenler, taleplerini başlangıcından bu yana Konsey’e belirtmektedir. SYKY, bu isteklerin gerçekleştirileceğini ifade etmiş fakat nerdeyse her talepte zorluk yaşanmış ya da talep gerçekleştirildikten sonra feshedilmiştir. Örneğin en önemli istekler olan yönetimin sivillere devredilmesi, devlet başkanlığı seçimlerinin düzenlenmesi ve yeni anayasanın hazırlanmasında sıkıntılar yaşanmış ve yaşanmaktadır. Sivil yönetime geçilememiş, devlet başkanlığı seçimlerinde ani pürüzler yaşanmış; anayasa komisyonu ve parlamento feshedilerek yasama kanadı boş bırakılmıştır ve anayasayı kendisinin açıklanacağını açıklamıştır. Kimi politikaları da SKYK’nin eski sistemin devam etmesini amaçladığı izlenimini vermektedir. SKYK’nin bahse konu politikaları seçilmiş ve atanmışlar arasındaki gerilimin devam ettiğini göstermektedir. Mübarek sonrası dönemin başlangıcından itibaren eski sistemin aktörleri yerlerini korumaya çalışırken yeniler de çıkarlarına uygun bir çerçevede değişim getirmektedir. Bunun en son örneklerinden biri Anayasa Mahkemesi'nin eski rejimin son başbakanı Ahmet Şefik'in siyasetten men edilmesini talep eden itirazı kabul etmeyerek Şefik'in cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turuna katılmasında sakınca görmemesidir. Mübarek döneminin yetkilileri için 10 yıl siyaset yasağı öngören tasarı, 12 Nisan'da kabul edilmiş, pek çok isme yasak getirilmişti. Temyiz kararıyla, yarışa geri dönen eski başbakan Ahmet Şefik, seçimlerin ilk turunda en çok oy alan iki adaydan biri olmuş fakat yarışı Mursi kazanmıştır.

Ama Mısır’da değişikliklerin olduğu da aşikârdır. Örneğin, Mayıs sonunda sıkıyönetim kanunu kaldırıldı. SKYK, Haziran sonunda yetkiyi sivillere devredeceğini açıkladı. İlk göreve geldiği zaman ise devir tarihini Haziran 2011 olarak belirlemişti.

Sonuç olarak Mısır’ın dönüşümünün veya kozmetik değişiminin gergin hatlarda devam edeceği düşünülmektedir. Söz konusu gerginlik de daha çok MK ve SKYK arasında meydana gelecektir. Ayrıca yaşanan gerginlikler ve demokratik yönetime geçişin yavaş ilerlemesi seçilmişlerin sürecin işleyişine dair yeterli hazırlıklarının olmadığını da göstermektedir. 

Ceren Gürseler

Dr. Ceren GÜRSELER | Tüm Yazıları
Hits: 2355