Yılbaşı

~ 01.01.2011, Yılmaz ÖZDİL ~

“Hiçbir yere giden oyuncak tren”in çocuk yolcularıyız aslında biz…

Biletimizin elbet biteceğini, tamam artık “in” deneceğini düşünmek istemeyen… Ömür menzilimiz her yılbaşı turunda viraj viraj tükenirken, sanki yeni başlıyormuş duygusuna kapılan çocuklar.

Odama geldim mesela…
Pembe antoryumlar
Sarı lilyumlar
Kırmızı gerberalar
Beyaz lisyastüsler
Zarif bi vazo içinde.

Ruhumuzda yeni yıl tomurcuklarının açtığı şu son günde… Biteni değil, başlayanı müjdeleyen, hayata dair umutlarımızı yeşerten, çocuk gibi mutlu eden, rengârenk bir hediye.

Not iliştirilmiş haliyle:
“Yeni yılınızı en içten
dileklerimle kutlarım.”

Ve, gönderenin imzası tabii.

Kimdenmiş derseniz…

Değerli hocam Emre Kongar’ın kaleminden okumuştum, hafızama mıh gibi çakılan, benzer bir hatıranın öyküsünü… Kardeşin kardeşi gırtlakladığı 70′li yılların sonu, gene böyle bi yılbaşı günü, gece yarısına yarım saat var. Hacettepe’de hasta ziyaretinden hızlı adımlarla çıkıp, aile arasındaki ev yemeğine katılmak üzere, telaşla hastanenin kapısına koşarken, arkadaşıyla karşılaşır. Elinde rengârenk hediye kutuları vardır, arkadaşının… “Hayrola?” der. Arkadaşı gülümser: “Ameliyat ettiğim hastalarıma ve nöbetçi arkadaşlara getirdim, yılbaşını onlarla birlikte kutlayacağım.”

Emre Kongar’ın gözleri yaşararak kucakladığı o arkadaşı, Profesör Mehmet Haberal’dır.

Hapis tutulduğu hastane odasından, bana bu zarif yılbaşı çiçeğini gönderen profesör yani.

Dışardayken içeriye güzellik götüren… İçerdeyken dışarıya güzellik gönderen yürek.

En karamsar olunması gereken anı, adeta kırmızı karanfil gibi yakasına takan adam.

Evet, elbette dertlerimizi kederlerimizi unutup, yeni yılı kutlayacağız gene, yapmacık eğlencelerle… Ancak, merak etmeden edemiyor zihin… Hayatını ülkesine, mesleğine ve yurttaşlarına, yani bizlere adayan Profesör Haberal için “yılbaşının adresi farksız” olduğuna göre, bireysel korkulara tutsak olan aslında kim? Minnettar olunması gereken insan içerdeyken, ruhu prangalı olan bizler dışarda mıyız sahiden?

Yılmaz ÖZDİL | Tüm Yazıları
Hits: 2589