"Demokratik" Faşizm

~ 24.06.2012, Nihat BEHRAM ~

Anladım ki, solculuktan dönüp sistemin erketeliğine soyunanların, düştükleri bataktan çıkmaya niyetleri yok. Bir kesimi gerçeğe toslamanın sersemliğiyle huzursuz ise de, büyük kesim hoşnut. Sıvandıkları ruha siz ‘çamur’ deseniz de, demek ki onlara tatlı geliyor! Yalanıp duruyorlar. Efendisinin kusmuğunu yalanan, kendi pisliğiyle tatlanan enikler gibi.

Demagoji ve safsatayla baş etmenin de oluru yokmuş! İstediğiniz kadar “güneş balçıkla sıvanmaz” diye çırpının, o kafasını balçıktan çıkarmıyor ki, güneşi görsün!

Uludere’den söz ediyorsunuz, “Tamam, faşizan bir durum” diye başlayıp, “ama” bağlacıyla “aslında AKP’nin sorunu çözmek istediği”ni, “engelleyen güçler olduğu”nu, “sorunu AKP’den başkasının çözemeyeceği”ni söylüyor...

Cezaevlerindeki zulümden söz ediyorsunuz, ha keza! Dış ilişkilerdeki gidişattan, savaş taşeronu oluşumuzdan; tamamına yakınıyla medyanın yandaşlığından, eğitimin rezilliğinden, insan haklarının hazinliğinden, grevlerin ezildiğinden, polis teröründen, muhaliflerin tasfiyesinden; kültürden spora dek hayatın her alanındaki kaostan, gencecik insanlara eften püften gerekçelerle ağır cezalar verildiğinden söz ediyorsunuz....ha keza! O yine “Tamam, faşizan bir durum” diye başlayıp, “ama” bağlacıyla” ezberindekini okuyor! Yani efendisinin kusmuğunu yalanıyor! Keyfi yerinde olduğuna göre, demek ki ona bal kaymak!

Siz, vesayetin yeni sahiplerinden, sivil darbenin güdümündeki güçlerin ‘astığı astık, kestiği kestik’ halinden, dinci faşizmin kurumlaşmasından, hukukun sürünmesinden, iktidar söyleminin yalana dayanmasından söz ediyorsunuz, o yine takılmış plak gibi “ama” bağlacıyla “demokratik açılımlar için AKP’nin tek çare olduğu” nakaratında dönüyor! Bir kesimi belki cehalet körü, esas kesim ise maşallah cin gibi! Gerçeğe suskun olmalarının besini belli ki ‘bal kaymak’!

Fatih Yaşlı, soL portal’da ne güzel yazmış: “Stadyum törenlerini ‘totaliter yönetimleri çağrıştırıyor’ diyerek iptal edenler, aslında tasfiye ettikleri eski rejimin siyasal ritüellerini de tasfiye etmekten başka bir şey amaçlamıyorlar, böylelikle kolektif hafızaya indirilen darbelere bir yenisi daha eklenmiş oluyor, eski rejim ritüelleriyle birlikte tarihe gömülüyor. Fakat burada esas önemli olan tek başına bu değil, esas önemli olan yeni rejimin de kendisini stadyum etkinlikleri üzerinden kurmakta bir beis görmemesi. Üstelik bu etkinlikler eski rejiminkiyle kıyaslandığında çok daha otoriter, çok daha faşizan bir nitelik taşıyor. Çünkü artık ya liderin konuşmasını huşu içinde dinleyen ya da mensup olduğu cemaatin düzenlediği emperyal gösteriyi gözyaşlarını silerek izleyen, sessiz, edilgen bir kitle ile karşı karşıyayız.”

Siz “Padişahım çok yaşa!”nın “Heil Hitler!” den farkını soruyorsunuz, o yine “ama” bağlacıyla, “halkın özgür iradesi, demokratik açılımın gereği” diye geveliyor!

Siz hayata, yaşanan somut gerçekliğe bak diyorsunuz, “ama” onun gözleri efendisine koşullu!

____________________________________

Bertold Brecht:

“Gerçeği bilmeyen sadece aptaldır, bilip de ona yalan diyen suçlu ve canidir!”

(Yurt Gazetesi)

Nihat BEHRAM | Tüm Yazıları
Hits: 2047