Fransız Usulü Aşk: Yurt ile Yurttaş

~ 10.06.2012, Mine KIRIKKANAT ~

Kimsenin nerede, nasıl ve kimden doğacağına karar veremediğini düşünürsek, dünyaya geldiği ülkeyi de seçmediğini söyleyebiliriz.

İnsanın, cinsel kimliği kadar tinsel kimliğini de seçim şansı olmaması; doğduğu toprağı, yoğrulduğu toplumu ve kültürü sevip benimsememesi anlamına gelmez, elbet. Ama her iki kimliğinin de raslantısal olduğunu bilmek; bence ırkçılığı, milliyetçiliği ve ayrımcılığı anlamsız kıldığı gibi, akla kaçınılmaz bir soru getirir:

Yurt sevgisi nedir ve yurt nasıl sevilir?

Biz Türkler, ezici çoğunlukla çok severiz yurdumuzu, çok bağlıyızdır doğduğumuz topraklara. Ama bugün sınırlar açılacak olsa, milyonlarca insanın Türkiyeyi terk etmeye hazır ve zaten kimi ülkelerin böyle bir göçü önlemek için koydukları vizelere rağmen, dünyadaki en büyük göçmen nüfusunu oluşturan yurtseverler de Türklerdir!

***

Bir ülkeden 12 milyon insanın göç edip, bir o kadarı, hatta daha fazlasının da kapağı dışarı atmak hayalleri kurması, kuşkusuz yurdumuza sevgi ve bağlılığımızı da tartışmaya açar. Hele yurdunu göçü düşünmeyecek kadar sevenlerin, çıkarları uğruna ülkeye neler yaptıklarına bakınca...

Kimilerinin terk hayali kurduğu, terk etmeyen kimilerinin de tıpkı kadınları sevdikleri gibi talan ve yağmayla gösterdiği yurt sevgisinin, ülkemize özel bir gariplik değilse, anlamsız bir kavram olduğu açık.

Ya da baştaki soru yanlış...

Belki de yurtseverlik, bir yurdun yurttaşlarını ne kadar sevdiği, onlara neler verebildiğiyle ilgili bir duygudur.

İşte bu anlamda bir ülke aradığınızda, karşınıza Fransa çıkar.

***

Karşılıklı bir aşktır, Fransa ile Fransızların arasındaki ilişki. Fransızlar, güzel bir ülke yaratmışlar ve doğasından mimarisine, zarar vermeden, kendi deyişleriyle yaşam keyfini(la douceur de vivre) korumaya çalışmaktadırlar. Yurtları da bu saygılı sevgiye karşılık neler verdi ve neler veriyorsa yurttaşlarına, Fransa, nüfusa orantılı bir küresel hesapta, başka diyarlardan çok göç almasına karşın, dünyaya en az göç veren ülkedir. Fransızların geneli homurdanır, söylenir, isyan eder, ama Fransa dışında bir hayat düşünmezler!

Hepi topu 1 milyon Fransız yurtdışında yaşar. Bunların çoğu sıladaki Fransız kurumlarında çalışır, epeycesi de çifte vatandaştır.

***

Bugün, Fransadaki Fransızlar genel seçimlerin birinci turu için sandık başına gidiyor. Ama yurtdışındaki seçmenler, parlamentoda kendilerini temsil edecek milletvekilleri için ilk tur oylarını geçen hafta kullandı ve Sosyalist Partinin başı çektiği Sol Cephenin, seçimlerin ikinci turuna 11 seçim bölgesinden 7sinde açık ara önde gireceği anlaşıldı. Bunların arasında Türkiye, Yunanistan, Kıbrıs, İtalya ve İsraildeki Fransız seçmenlerin oy verdikleri 8inci bölge de var ve Sosyalist Parti, UMPye 8 puan fark attı.

Oysa Fransanın sınır dışı seçmen havzaları, çok uzun yıllardan beri eski Cumhurbaşkanı Sarkozynin merkez partisi UMPnin folluğu sayılıyordu. Bu parti, yurtdışındaki Fransızların cumhurbaşkanlığı seçimlerinde sosyalist Hollandeı açık ara Sarkozyye tercih etmelerine karşın, genel seçimlerde yine sağa oy atacaklarına emindi. İlk tur sonuçları, yenik sağı olduğunca, galip sol cepheyi de şaşırttı.

***

Uzmanlar, sınır ötesi Fransız seçmenlerindeki değişimi, UMPnin cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Ulusal Cephe söylemine sahip çıkmasına ve merkez sağ ile yabancı düşmanı aşırı sağ arasında yakın zamana kadar var olan koruyucu duvarın yıkılmasına bağlıyorlar. Aşırı sağın liderliğini babasından devralan Marine Le Penin ırkçılığı sıradanlaştıran söylemine UMPnin de yaklaşması, cumhuriyetçi değerlere saygılı merkez sağcıları rahatsız etti. Ve bu seçmenler, paylaşmadıkları bir yabancı düşmanlığına göz kırpan kendi partilerini cezalandırıyorlar.

Siyasal yorumcular, yurtdışındaki seçim sonuçlarının yurtiçine yansıyacağını öngörüyor ve Sol Cephe, bugünkü ilk tura üstünlük sağlamak umuduyla giriyor.

‘G’ NOKTASI

Yurttaşlık haklarında eşitlik demek olan demokrasi, elbette kadına açtığı yer ve paylaştığı sorumluluk oranında var oluyor. Fransada bugün seçime giren partiler arasında Sosyalist Parti, Komünistler, Yeşiller ve aşırı sağcı Ulusal Cephe, adaylarının tam yarısının kadın olmasıyla övünüyor. Sağdaki cumhuriyetçi partilerin en küçüğü 146 erkek adaya karşı 159 kadın aday, ortancası yüzde 40 kadın adayla yarışırken, ülkenin en büyük merkez sağ partisi UMP, yalnızca yüzde 28 kadın adayla en maço ve eşitlik zihniyetinde gericiparti olarak tanımlandı.

Bizim ellerde yüzde 28 kadın oranıyla ileri demokrasisağlandığı düşünülünce, geriliğin ne olduğu da anlaşılıyor tabii...

Bu gece TSİ 22.30’da TV5Mondeun Fransadaki genel seçimlerin ilk tur sonuçlarını yorumlamak üzere düzenlediği özel programda, karşınızda olacağım...

Politikacılardan tek beklentim, dünyayı değiştirmekle yetinmeleri ve gerçeği değiştirmeden işe başlamalarıdır.

JEAN PAULHAN

(Cumhuriyet)

Mine KIRIKKANAT | Tüm Yazıları
Hits: 2273