Biri filozof, biri işadamı

~ 15.04.2012, Gündüz VASSAF ~

ABD'nin kendi aydınlarına bakışıyla Türkiye'deki durum tam tersi. Oradaki sistem entelektüeli ciddiye almazken Türkiye'de yazdıklarını anlamadan ciddiye alıyorlar.

Ragıp Zarakolu, Büşra Ersanlı niçin hapse atıldılar?
Devletin resmi gerekçesi, terörist zanlısı oldukları.
Bana sorsanız, birçok totaliter, otoriter devlet gibi, aydınlardan rahatsız olduklarından, korktuklarından.
Türkiye’de alışılmış bir durum. Cumhuriyet tarihi boyunca devletin nezdinde düşünürlere, yazar-çizerlere düşman gözüyle bakılmış. Öldürtülmüş, hapislerde çürütülmüş. Yurtdışında sürgünde yaşamaya mecbur bırakılmış. Gün gelmiş arkalarını kolladıklarını zannedenler bile, kendilerini vatan haini konumunda bulmuş.
Okullarımızda, devletin haksızlığının bilincinde kuşaklar yetişmeye başlayınca demokratik bir ülkede yaşandığı söylenebilir. Yoksa tarihten biliyoruz, Nazi Almanyası, Sovyetler Birliği, bugün Suudi Arabistan, Kuzey Kore gibi nice ülke var, kanun devleti olmak adına günbegün en temel insan haklarını ihlal eden. Üstelik kanunlarla insan haklarının çiğnenmesi totaliter rejimlere özgü değil. ABD’de Bush yönetiminin Guantanamo gibi gayri meşru uygulamaları, bugün Washington tarafından yasallaşmış haliyle sürdürülüyor.
Ne varki ABD, İngiltere tipi demokrasilerle Türkiye gibi ülkelerde aydınların konumu arasında bence başlıca fark, devletin onları tehlikeli görmemesi, onlardan korkmaması. Tersine, Chomsky gibi bir düşünürün kendi ülkesinde konumu, filin sırtında sivrisinek, öte değil.
19. yüzyılın sonlarında Amerika üzerine intibalarını yazan Fransız düşünür De Tocquville’in şöyle bir gözlemi var:
“Kitle demokrasilerinin (mass democracies) yazarlarına muamelesi kralların şarlatanlarına tavrından farksız.” Düşündüklerine aşina olunsa bile ciddiye alınmazlar.
Türkiye’de tersi. Yazdıklarını anlamadan ciddiye alıyorlar. Ragıp Zarakolu’nun yayımladığı kitaplara, Büşra Ersanlı’nın derslerine, devlet katında onlara düşman gözüyle bakan kaç kişi aşinadır? 

Kapitalizmin son dönem neo-liberal politikaları, aydınlanma çağından bu yana düşünceye, kitaba duyulan saygıyı toplum nezdinde yerle bir etti. Çağdaş toplumun değer yargısı bir şeyin kaç para ettiği üzerine kurulu. Birisinin iyi göründüğünün günlük dilde “Milyon dolara benziyorsun” (You look like a million dollars) sözleriyle ifade edildiği ABD’de aydının değeri?..
Kitle demokrasisinde düşünce, devletin zorbalığı değil toplumun tahammülsüzlüğüyle denetleniyor. Geçen gün Miami beyzbol takımının Latin Amerika asıllı çalıştırıcısı, Casto’yu beğendiğini söyleyince, kısa bir süre için takımını çalıştırmaktan men edildi. Seyircilerin, işinden atılmazsa maçları boykot edeceği söyleniyor, ‘saygın’ televizyon yorumcuları adamın hayatının en büyük hatasını yaptığını söylüyor. İşte kitlenin düşünce sansürü. Düşünce linci.
Geçen gün Harvard kampusunda bir arkadaşımla yürürken kolumu çekip birisini gösterdi. Kapitalizm kıvranırken bile ekonomik krizde gelirini arttırmasını beceren dünyanın sayılı şirketlerinden Goldman Sachs’ın CEO’suydu bana gösterdiği. Az ötede de bize kuşkuyla bakan koruması. Bir öğrenci, adamın yanına gidip kendisini tanıştırdı. Neredeyse aynı anda, arkadaşım heyecanla birini daha gösterdi. Tanımadım. Beyaz saçları aslan yelesi gibi, hızlı hem de nasılsa dağınık adımlarla önümüzden geçiyor. “Bu da” dedi, “dünyanın yaşayan en ünlü birkaç filozofundan Ayre”.
Ve ilave etti: “Gerisini sen yazarsın, toplum neye değer verip kimi korumak istediğini...”

(Radikal)

Gündüz VASSAF | Tüm Yazıları
Hits: 1314