Sahtekârlık sınırsız

~ 22.03.2012, Nihat BEHRAM ~

Siz yandaş medyanın ‘katip yazar’ları ve ‘tv papağanları’nın ‘sivil toplum’ savunuculuğu ve kendilerini ‘sivil’ saymalarına bakmayın! Tamam, giysileriyle siviller, ama ‘sivil polis’ misali! Sivilliğin sahtesi de bu işte. Sistem ayarlı yandaş gazeteci ‘sivil’ olabilir mi? Başbakan’ın ‘gazeteci’ anlayışının tam tersi, asıl onlar gazeteci değil, gazetecinin sahtesi, sahte sivil!

İsviçre’de yakalanan Türkiye çıkışlı tonlarca sahte bal ’imha edilmesi’ kaydıyla geri yollandı. ‘İmha’ sözü verdiler. Bu da ‘söz’ün sahtesi. Sahte bal iç piyasada sahte sözle dillendi!

Sahte ilaç, sahte rakı, sahte sucuk, sahte şeker... diye saysam sonu gelmez ama bunları sahte gözyaşı, sahte dua, sahte vaadle kıyaslamam! İkinci bölük, yani siyaset piyasasının sahte mamulleri yanında gıda piyasasının sahteleri zemzemle yıkanmış kalır!

Çin sahte yumurta keşfetmiş! O da ne ki? Bizde sahte pamuk keşfedildi! Üstelik, başta Nobel ödüllüsü olmak üzere, bizim bütün sahte muhalifler Batı’da ‘sahi’ diye tescilli! Çin’in sahte yumurtası da, hadi Nobel’den vazgeçtik, en azından ‘sahi’ diye tescillensin de görelim!

Sahte imalatta dünya birleşse bizimle yarışamaz! Sahte doktor, sahte ebe, sahte polis, sahte mimar falan her ülkede olur da, üyeleri gerçek yargıç olan en yüksek hukuk kurumunun başına hukukçu olmayan birini (yani sahtesini) getirme işinin bilmem ki başka örneği var mı?

Sahte berber (yani diplomasız) ya da sahte şöför (yani ehliyetsiz) eğer işini iyi yapıyorsa umursamam! Peki sahte solcu, sahte demokrat, sahte aydın, sahte halkçı, sahte haberci.....?

Hangi kanalı açarsanız açın, bu ‘değer kalpazanları’nın her biri her gün, sahte kanıt dolu bavulları ve faşizmin oyunlarına tempo tutan davullarıyla karşınızda!

Kimi sahte haber okuyor, kimi sahte umut dokuyor; kimi halkın acısına sahte taziyeci, kimi sahte taziyeciye methiyeci; kimi sahte tanrı elçisi, kimi sahtekârın zilcisi; kimi anti darbecilik maskesiyle sivil darbe hükümdarı, kimi demokratlık zurnasıyla yobazlığın bestekârı...

Hani sahte para, sahte çek, sahte senet, sahte altın gibi şeyler her piyasada az ya da çok bulunur! Her ülkenin bu tür sahtekârlığı yasaklayan yasaları da var. İyi de, sahte malın saf alıcısı değil de faşizme karşı dövüşen biriysen ne yapacaksın;sahte tanık,sahte kanıt duvarını nasıl aşacaksın? Hele ki sahte kanıt ve tanık bizzat özel yetkili devlet kurumlarınca imal edilmişse!

Şeriat yanlısı ama ortalıkta ‘insan haklarını savunma’ maskesiyle geziyor, ‘solcu’ ama faşist sistemin yalakası, askeri darbeleri alkışlamış ama şimdinin ‘anti darbeci’ köşe yazarı, ‘ezilen halk ve ulusların özgürlüğü’nden sözediyor ama tarikatın güdümünde, iktidarın erketesi...

Sahte sol parti mi? O da var! sahte Kasımpaşa kabadayısı mı? O da var! Sahte eylemci (yani polis tetikçisi provokatör) mü? Sürüsüne bereket! Sahte söylemci (yani tv de modaratör) mü? AKP dönemi onun bolluk mevsimi! Sahte solist (yani ücretini atana çalan müzik kutusu) mu? Onsuz ‘ileri demokrasi’ mi olur?

Öyle bir vitrini var ki memleketin, sahte üretim, sahte mal ve sahtekâr konusunda yok yok!

Cennette sahte arsa pazarlayan sahtekâr emlakçıdan, çakılı mercimek kaydıyla geçiren çakal gümrükçüye kadar ne ararsan bulursun! Yanında kredi kartıyla faizsiz, indirimli, taksitle satış gibi kolaylıkları da cabası....

Sahte sol kimlikle dolaşan sahtekârlar mı? Alemin kralı onlar! “Bunları teşhir etmemiz gerekli!” diye yazdı bir arkadaşımız. ‘Evet, ama yetmez!’ Çünkü sadece teşhir, yıllarca ve ısrarla sürdürülmüş halk düşmanlığına ‘hafif suç’ muamelesi olur!
 

(Yurt Gazetesi)

Nihat BEHRAM | Tüm Yazıları
Hits: 2008