Ürküten bir gerçek

~ 19.03.2012, Yaşar Nuri ÖZTÜRK ~
Bu yazının amaçladığı ‘ürkütücü gerçeği bildirebilmek’ için kendimden söz etmek zorunda kalacağım. Özür diliyorum, beni bağışlayın.
 
Batı Sömürgeciliği kitabım 2003 yılından bugüne kadar iki kez ve toplamda 6 bin adet basıldı ve ikinci baskı, o günden beri hâlâ bitmedi. Bana bildirildiğine göre, daha iki yüz civarında kitap var.
 
Bu kitabın dışındaki hiçbir eserimin 6 bin adedi bir veya iki aydan fazla beklememiştir.
 
‘Allah ile Aldatmak’, ‘Yeniden Yapılanmak’, ‘Mâûn Suresi Böyle Buyurdu’ gibi bazı kitaplarımın bu sayıda baskıları bir veya iki gün bile sürmeden tükenmiştir.
 
Hâlâ best seller listedeki yerini koruyan Allah ile Aldatmak, beş ayda 56 baskı yapmıştı. Şimdi 79. baskıda. Yeniden Yapılanmak ise bundan daha hızlı basılan bir kitap olmuştu.
 
Evet, onur ve gurur duyarak söyleyeyim, bu ülkede ne yazdımsa best seller satıldı. Milletimize teşekkür ediyorum.
 
Yabancı dillere çevrilen kitaplarımın, Alman yayıncı Grupello Yayınevi tarafından basılan üç tanesi de Almanya’da best seller oldu.
 
Şimdi, yazdıklarının durumu bu olan bir fikir ve kalem adamının bir kitabı var ki, alışılmışa ve beklenene tam ters yönde, akıl almaz bir istisna oluşturuyor. Üstelik bu kitap benim çok sevdiğim, çok önemsediğim ve çok etki edeceğini beklediğim bir eserimdi.
 
Kitap, tam adıyla ‘Batı Sömürgeciliği ve İslam Dünyası’. Yayınlandığı zaman ise Irak’ın işgal edildiği, her gün onlarca Müslümanın katledildiği ve tüm Orta- doğu’yu tehdit ettiği söylenen BOP’un yirmi dört saat tartışıldığı bir süreçti. O süreç hâlâ devam ediyor.
 
 
İRAN’IN SERGİLEDİĞİ GARİPLİK
 
Kitabın yayınından birkaç gün sonra, İran’ın Ankara Başkonsolosluğu Kültür Ataşesi beni arayarak şöyle dedi:
 
“Biz, İran hükûmeti olarak bu kitabı Farsça’ya tercüme etmek istiyoruz. Bu, Tahran’ın talebidir.”
 
Sevinmiştim. Bu benim Farsça’ya çevrilen ikinci kitabım olacaktı.
 
Hemen bilgisayarın başına geçip, yabancı dile çevrilen diğer kitaplarımda olduğu gibi, bir ‘yabancı ülkeler versiyonu’ oluşturdum. Yani kitabın sadece Türkiye’yi ilgilendiren bazı paragraflarını, sayfa kabarması olmasın diye çıkarıp dosyayı tamamladım ve İran Konsolos-luğu’na teslim ettim. Teslim ediş o ediş. Bir daha ne arayan oldu ne soran.
 
Bu da benim hayat ve hatıramda yer alan ürkütücü gerçeklerden biri.
 
Şimdi ben, başımı ellerimin arasına alarak bu çarpıklığı, bu tezadı, bu garipliği izah etmeye çalışıyorum.
 
Benim her yazdığımı ‘en iyi satanlar’ arasına yükselten bir halk ve anılan kitabıma hemen ‘talip’ çıkan bir Müslüman ülke, ne oldu da bu ‘Batı Sömürgeciliği’ isim ve araştırmasından böylesine rahatsız oldu.
 
Türk halkı bu kitaba âdeta ambargo koydu. O da yetmedi, İran gibi, ‘antiemperyalist ve sömürgecilik karşıtı’ olarak ün yapmış Müslüman bir ülke de bir tür ‘ambargo’ koydu.
 
Bu nedir, nasıl iştir, ey akıl ve iman sahipleri? Ben bu soruya uzun zamandır cevap arıyorum. Bu cevabı henüz bulabilmiş değilim.
 
Kendi kendime yarı komplo teorisi, yarı hayal cevaplar veriyorum. İşte bazıları:
 
1.Türk halkı, ‘Batı Sömürgeciliği’ başlığından rahatsız oldu, sömürgecilik nitelemesini Batı’ya yakıştırmadı. Batı’nın ‘sömürgecilik’le ithamına karşı tepki verdi.
 
2. Batılı güçler bu ülkede öylesine etkili ki, onları doğrudan rahatsız eden bir kitabı, yazarı ‘en iyi satan bir yazar’ da olsa, satılmaz kitaplar arasına sokabiliyorlar…
 
Şöyle veya böyle, ‘Batı Sömürgeciliği ve İslam Dünyası’ kitabım, benim fikir ve yazı hayatımda açıklanamaz bir istisna oluşturuyor. Beni sadece hayrete değil, ümitsizlik ve öfkeye iten bir olgu, bir hatıradır bu.
 
Bu hayret ve dehşet verici hatırayı, daha doğrusu bu ürperten gerçeği tarihin ve Türk milletinin vicdan kulağına üflemeyi bir borç sayıyorum.
 
İçimi kemiren bir garipliği, bir acıyı sizlerle paylaşmak istedim, hepsi o kadar.
 
(Yurt Gazetesi)
Yaşar Nuri ÖZTÜRK | Tüm Yazıları
Hits: 2669