Sorun, Suriye'nin Bölünmesi mi?

~ 05.03.2012, Erol MANİSALI ~

- Suriye, Çin, Rusya, İran hattının Akdenizdeki ayağı idi.

- İran ve Suriye her anlamda yakın işbirliğindeydiler.

- Rusya, Akdenize Suriye üzerinden inmişti, deniz üssü var.

Bir anlamda ABD ve ABnin Ortadoğudaki rakibi olan Asya hattının bölgedeki son ayağı olarak bulunuyordu. Batı açısından 1990dan başlayarak, Yugoslavya-Karadeniz hattı temizlenmiş, Batının denetimine girmişti.

Şimdi Arap Baharıile, Akdenizin güneyi ve doğusu da halledilmeye başlandı. Irak yoluna sokuldu, Körfez ayağı sağlama bağlandı.

Son kale olarak Suriye kaldı. Suriyenin ABD ve AB denetimi altına alınması ile Akdeniz bir Batı gölü haline sokulacak ve Ortadoğu petrol, doğalgaz, su ve ticaret yolları açısından emin ellerde olacaktı.

Suriye bu anlamda çıbanbaşı idi ve bu ülke üzerinde kılıçlar çekildi. Çin ve Rusya, Suriye konusunda Batıya dur demek ihtiyacını duydu ve Birleşmiş Milletlerde dişlerini gösterdi. Asya hattı, bölgedeki son kalesini kaybetmek istemiyor.

Suriye konusunda Asya ve Batı arasında kutuplaşma ve çekişme yoğunlaştı. Bu küresel çıkar çatışmasına ABD ve İsrailin İran sorununu da kattığımız zaman gerçek taraflar daha açık görülür.

Türkiye’nin konumu

Ankara hükümetleri 1980li yılların sonundan itibaren Batının Ortadoğu politikalarının yanında yer aldılar. Turgut Özal döneminde başlayan süreç Demirel ve Tansu Çillerle devam etti.

1990’lı yılların 1995-2001 döneminde, Erbakanın REFAHYOL ve sonrasındaki Ecevit ve Mesut Yılmaz koalisyonları döneminde aksadı.

AKP iktidarı ile Ankara yeniden, Batının Ortadoğu politikalarına tam destek vermeye başladı.

Son Arap Baharı ile Batı ve Ankara arasında işbirliği artarak sürdü. Tunus, Mısır, Libya konularında işbirliği gerçekleşti.

Ve bugün Suriye baharında bu işbirliği bütün derinliği ile sürmektedir ve Ankara, cephenin en ön safhasında yer alıyor.

- Suriye bir iç savaşın içine yavaş yavaş sürükleniyor.

- Ankara sınırda yeni önlemler alıyor.

- Batı kaynakları, Birleşmiş Milletlerin kararına rağmen, Suriyeye dış müdahalenin büyük olasılıkla gerçekleşeceğini ifade ediyorlar.

Suriyenin ikiye veya üçe bölüneceği vurgulanıyor. Olayın Kuzey Irak (Kürdistan) bağları ve İrana etkileri de göz önüne alınırsa, Batı bu işte çok kararlı görünüyor.

Bunun sonuçları ne olur;

- ABD ve AB, Suriyeyi denetimleri altına alırlar, Rusya ve İran bağları koparılır,

- Kuzey Irak (Kürdistan), Akdenize çıkma olasılığını elde eder,

- İsrail-Suriye ve Türkiye-Suriye sınır çizgilerinde bazı değişiklikler ortaya çıkar,

- Müslüman Kardeşler (Muslim Brotherhood) Suriyede yönetimi elde eder.

Bu olası görüntüye Rusya, Çin ve İran karşı çıktıkları için Suriye konusunda tutumlarını sertleştirmeye başladılar.

Türkiyenin 800 kilometreyi aşan hududu ve bir anlamda iç içe yaşadığı Suriye ile sorunlar yaşaması, Türkiyenin Ortadoğu ile ilişkilerine yanlız siyasal olarak değil, iktisadi ve sosyal olarak da büyük bedeller getirecektir.

Bir verip iki alma meselesi şirketler arasında geçerli olsa bile toplumsal ve bölgesel ilişkilerde bu fiyatlar ve bedeller uzun vadede hiç beklenmedik şekilde değişmelere uğrar.

Yakın tarih bunun örnekleri ile doludur.

(Cumhuriyet)

Erol MANİSALI | Tüm Yazıları
Hits: 1468