Dünya 'dan Haberler 3

~ 20.02.2012, Ali ER ~
Geçtiğimiz hafta içinde MİT’in görevdeki ve eski tepe yöneticilerinin ifadeye çağırılması gündeme bomba gibi düşünce nefesler kesildi. Bu nedenle içerideki gündemin Dünya gündemini ikinci plana ittiğini kabul etmek gerekir.
 Ancak başta Dışişleri Bakanı Sayın Davutoğlu’nun ABD ziyareti, İran İsrail arasında tırmanan örtülü harekât ile BM’nin Suriye ile ilgili diplomatik girişimleri, Avrupa’da komşumuz Yunanistan’ın düştüğü ekonomik krize AB’nin çıkış yolu arayışları ve AB ekonomisi üzerindeki domino etkisi kaygıları hiç de göz ardı edilebilecek gelişmeler değil.

Davutoğlu’nun ABD Ziyareti
Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın davetlisi olarak, 8-14 Şubat 2012 tarihleri arasında Amerika Birleşik Devletleri’ne bir çalışma ziyareti gerçekleştirdi. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Washington'daki düşünce kuruluşu Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi'nde (CSIS) yaptığı konuşmadaki;  “İsrail, yerleşim konusu gibi herhangi bir peşin hüküm sergilemeden masaya gelmeli. Artık yeter. İsrailliler artık ne istediklerine bir karar vermeli.” çıkışı içeride manşetlerde yer alsa da dış basında ne kadar ses getirdi tartışmalı.
Ahmet Davutoğlu ile ikili görüşmenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında konuşan Hillary Clinton, "Türkiye, acımasız Esad rejimine bir alternatif örnek oluşturuyor" dedi. Davutoğlu ise "Suriye konusunda uluslararası toplum ve bölgesel ortaklar olarak 'bekle-gör' tavrı içinde olamayız" dedi.
 
Davutoğlu ziyareti çerçevesinde ABD Savunma Bakanı Leon Panetta ile de görüştü. Görüşmede SuriyeAfganistan ve NATO radarı konusunun görüşüldüğü açıklandı. ABD Savunma Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, "Panetta, NATO radarına ev sahipliği yapma kararı dâhil, NATO'ya devam eden katkılarından ötürü Türkiye'ye teşekkür etti" denildi. 
Suriye konusunda değişen bir şey yok. Panetta’nın demeci ise dikkat çekici. Çünkü Türkiye NATO’nun 60 yıllık tam üyesi ama anlaşılan hala ABD Savunma Bakanlığı, Türkiye’nin kendileri ile eşit NATO üyesi olduğunu görmek istemiyor. NATO’nun patronu edası ile Türkiye’ye NATO’ya katkılarından dolayı teşekkür ediyor.
 
 
Amerikalı Komutan, Özel ile görüştü
 
ABD Merkezi Bölge Kuvvetler Komutanı Orgeneral James N.Mattis, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel'i ziyaret etti. Orgeneral Mattis kim mi? ABD'nin Mısır’dan başlayarak   Suriye, Lübnan, Irak, İran,Afganistan,  Yemen, Pakistan gibi hem enerji kaynakları hem de terör tehdidine ev sahipliği yapan ülkelerdeki askeri harekâttan sorumlu CENTCOM’un (merkezi bölge komutanlığı) komutanı.
Aslında Afrika’dan da sorumlu idi ama Arap baharı rüzgârının esintisi daha önce Atlantik ötesine ulaşmış olsa gerek. Mısır hariç Kuzey Afrika ülkeleri için yeni bir ABD komutanlığının 2007 yılında kuruldu, buna geçen yıl yeni yaklaşımlarda dikkat çekmiştik hatırlarsanız.  Neyse Türkiye’ye gösterilen bunca ilgi ve ihtimama bakılırsa İran’dan kaynaklanan balistik füze tehdidi ve nükleer tehdit hepsinin önüne geçeceğe benziyor.
 
İsrail, İran kararını kendisi verecek
 
Bir taraftan da İsrail Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Benny Gantz, ülkesinin İran'ı vurma kararını kendisinin alacağını söyledi.
Gantz, ABD Başkanı Barack Obama'nın ulusal güvenlik danışmanı Tom Donilon'unİsrail'i ziyaret ettiği bir sırada devlet televizyonuna yaptığı açıklamada, "İsrail kendi güvenliğinin baş garantörüdür. Ordu olarak bizim rolümüz bu. İsrail devleti kendisini savunmalıdır" dedi.
ABD ve İngiltere'den İsrail'e uyarı
 
ABD ve İngiltere'den ise, "İran'ı vurma kararını biz vereceğiz" diyen İsrail'e, olası bir saldırının akıllıca olmayacağı mesajı gitti. İngiltere Dışişleri Bakanı William Hague ile ABD Genelkurmay Başkanı Martin Dempsey ayrı ayrı yaptıkları açıklamalarla, İsrail'den İran'a saldırmamasını istedi.
Özellikle Dempsey’in yeni İsrail’den döndüğünü hatırlarsak durum gerçekten ciddi gibi görünüyor. ABD yakın markajda, İran için geri sayım sona yaklaşıyor…
 
İran petrolü dünya için ne ifade ediyor?
Batı dünyasının İran’a yaptırım ve İran’dan gelen karşı ambargo tehditleri bütün gözlerin İran’a çevrilmesine neden oldu. İran gecikmeden, İngiltere ve Fransa'ya ham petrol ihracatının durdurulduğunu da bildirdi. O halde İran Petrolünün dünya piyasasında ağırlığını görmek gerekir.
İran'ın petrol ihracatında en büyük payı Çin alıyor, onu AB izliyor. İşte İran'ın dünya petrol piyasasındaki yeri...
 
İran dünyanın dördüncü büyük rezervine sahip ülkesi (milyar varil)
 
İran ile nükleer müzakereler İstanbul'da
İran 15 Şubat’tan itibaren Tahran Araştırma Reaktörü’nde kendi ürettiği nükleer yakıt çubuklarını ve dördüncü nesil santrifüjleri kullanmaya başlayacağını açıklandı. ISNA haber ajansına konuşan İran Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Ali Bekiri, “İlk yerli yapım nükleer yakıt çubukları, Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad’ın huzurlarında Tahran Nükleer Araştırma Reaktörü’ne yüklenecektir” dedi. Eş zamanlı olarak İran'ın, BM Güvenlik Konseyi'nin daimi üyeleri ve Almanya'dan oluşan P5+1 ülkeleriyle müzakerelere hazır olduğunu ifade eden mektubu AB'ye teslim ettiği bildirildi.
İran Dışişleri Bakanı Ali Ekber Salihi de   İran'ın nükleer programı ile ilgili müzakerelerin İstanbul'da yapılacağını açıkladı. İran ve 5 artı 1 ülkeleri en son geçen yıl ocak ayında İstanbul'da müzakerelerde bulunmuş, ancak görüşmelerde kayda değer ilerleme sağlanamamıştı.
Türkiye’den şimdilik ses yok. Yoğurdu üfleyerek yiyecek herhalde. Bekleyip görelim İran’ın bu manevraları işe yarayacak mı? sorun kalemle mi? yoksa silahla mı çözülecek? Ama İsrail’in pek sabrı kalmadı görünüyor.
 
Nükleer silahlardan vazgeçiyor
Nükleer programı nedeniyle İran’ı yaptırımlarla sıkıştıran Barack Obama yönetimi, Amerikan nükleer silahlarında Soğuk Savaş öncesine dönülmesi anlamına gelebilecek tarihi kesintilere gitmeyi planlıyor.
Geçen hafta İncirlikte olduğu iddia edilen nükleer başlıklar için ev sahibi ülke Türkiye’nin bu silahların korunması için masrafların büyük bölümünü karşılamasını isteyen ABD sivil toplum örgütü POGO’ya “Anan Güzel mi?” demiştik. Acaba şimdi de ABD, Türkiye, Güney Kore ve Japonya gibi “ nükleer şemsiye” sağladığı ülkeleri ölümle korkutup sıtmaya mı razı etmeye çalışıyor? Bir taraftan da İran’dan nükleer tehdit diye diye iyice çirkinleşen “Sam Amca”yı daha sevimli göstermeye mi bilinmez?
 
Pakistan'da ABD'ye 'üç'lü gözdağı
Pakistan'ın başkenti İslamabad'da ABD'yi kızdıracak üçlü bir zirvede,  Pakistan, Afganistan ve İran liderleri iki gün boyunca terörle mücadele ve Taliban'la barışı görüşecek.  ABD'ye "Taliban'la barışı görüşmek senin tekelinde değil" mesajı verilecek.
10 yıldır Afganistan’da Taliban’a karşı kesin bir başarı sağlayamayan ABD için sorunu daha karmaşık hale getirebilecek bir girişim. Özelikle 2014 yılında Afganistan'dan çekilmeyi planlayan ABD’ye karşı İran’dan zamanında karşı bir hamle.  
 
BM Suriye kararını verdi
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu, Suriye'de Beşşar Esad rejiminin insan hakları ihlallerini kınayan, bu ülkedeki şiddetin derhal sona ermesini isteyen karar tasarısını 137 oyla kabul etti. “Hayır” oyu veren ülkeler arasında Çin, Rusya, İran, Venezuela, Küba ve Kuzey Kore de var.
Ancak hemen ardından Çin Dışişleri Bakanlığının internet sitesinden yayımlanan açıklamada, Suriye’ye giden Çin Dışişleri Bakanı Yardımcısı Zhai Jun’un, Devlet Başkanı Beşşar Esad’a, “Bir çözüm bulunması için Suriye hükümeti, muhalefeti, Arap Birliği ve Arap ülkeleriyle çaba harcamak istedikleri" mesajını götürdüğü belirtildi.
 
 
Davutoğlu'ndan İsrail'e NATO notası
 
Bir bölümü Türkiye'de de yer alan NATO füze savunma sisteminden sağlanacak istihbaratın İsrail'e verilip verilmeyeceği yönündeki soru üzerine NATO Genel Sekreteri Rasmussen, Türkiye'nin tesislerden bir tanesine ev sahipliği yapmayı kabul etmesinden büyük mutluluk duyduklarını söyledi. 

"Füze savunma sistemi içerisindeki veriler, istihbarat üçüncü ülkelerle paylaşılmayacak. Kendi ittifakımız içerisinde müttefiklerimizle paylaşacağız" diyen Rasmussen, sistemin savunmaya yönelik bir sistem olduğunu ve NATO müttefiklerinin toplumlarını korumayı amaçladığını kaydetti. 

Davutoğlu, ise "NATO imkânları ve tesisleri sadece ve sadece NATO üyeleri arasında, NATO dayanışması çerçevesinde kullanılır" dedi. 

Bu konuda özellikle Türk basınında bir takım internet sitelerine dayalı olarak haberler yapıldığını ve birkaç gün önce de sanki bir İsrail füzesiyle bu radar sisteminin testinin yapıldığı yönünde bir haber bulunduğunu belirten Davutoğlu, bu haberlerin "son derece asılsız" olduğunu ve "hiçbir temelinin bulunmadığını" söyledi. 

Davutoğlu, "Bunların hiçbir karşılığı yoktur. Biz hiçbir zaman herhangi bir NATO tesisinin herhangi bir üçüncü taraf tarafından kullanılmasına izin vermeyiz. Bunu çok açık bir şekilde ifade ediyorum. Hele bu İsrail olursa tutumumuz daha da net ve açıktır" dedi.
 
Davutoğlu, bu haberlerin "son derece asılsız" olduğunu ve "hiçbir temelinin bulunmadığını" söylüyor ama bazı sorular hala cevapsız, çünkü temelsiz değil.
Bu konuda daha önce de yazdık. Sorun 2014 yılına kadar Kürecikteki radarın kime hizmet edeceğinde yatıyor.
Hükümetin ısrarla NATO adını kullanarak Küreciğin mevcut statüsünü maskeleme çabası olduğu iddia ediliyor. Bu iddiaların temelinde yatanlar ise şöyle özetlenebilir.
Kürecik Radarı eğer tam operasyonel NATO tesisi ise, neden hala NATO resmi sitelerinde bunu teyit eden bir açıklama yok. Eğer NATO tesisi ise ilgili karar mercileri olan NAC veya MC'den görev talimatı ve "post-kadro"ların  onaylanmış olması gerek. Yani en azından simgesel olsa da ABD personeli dışında bir kaç NATO üyesi personeli de olmalı görev başında. Bu konularda hiçbir emare yok. Üstelik ABD bu radarı kendi radarı olarak görüyor ve diğer taraftan da NATO enetgrasyon için teknik yatırım safhasında olduğunu sitelerinde açık olarak beyan ediyor.
Diğer soru neden ABD NATO hazır olmadan radarını Türkiye’de konuşlandırdı? Çünkü İran sorunu neden ile ihtiyaç acil. Eğer Türkiye’den veya diğer Avrupa ülkelerinden doğrudan kendi adına izin istese her ülkede iç hukuk ve siyasi birçok polemik ve sorunlarla karşı karşıya kalacak. NATO SOFA anlaşması çerçevesinde girdiği ülkelerde ise hem Anayasal (Türkiye’de 92nci Md.) hem de yasal karmaşık süreçten kurtulmuş olacak.  Buna  bir taşla iki kuş vurmak denir. Hem Avrupa'da politik çekişmelerden NATO sayesinde kurtuluyor ABD, hem de NATO için önemli bir faktör olan "transtatlantic" bağın güçlendirilmesi için somut bir adım atmış oluyor. Ceremesini de bizim gibi ülkeler çekecek, sırtlarına büyük bir füze tehdidi bindirilerek.
 
Ekonomik kriz Yunan halkını intihara sürüklüyor. Gittikçe derinleşen krizin pençesinde kıvranan Yunanistan’da, çalıştığı firmanın kapatılacağını öğrenen çift, intihara kalkıştı. Polis ve çiftin iş arkadaşları, işyerinin üst katındaki pencereye çıkan adamı ikna etmeyi başarsa da eşini vazgeçirmek kolay olmadı. 
Yunanistan’da ekonomik krizle ilgili olarak tarihi bu görüntüler her şeyi anlatıyor. Başkaca da umut verici bir gelişme yok ufukta…
 
Almanya Cumhurbaşkanı istifa etti
Adı bir konut kredisi skandalına karışan ve görevini kötüye kullandığı iddia edilen Almanya Cumhurbaşkanı Christian Wulff istifasını açıkladı. Krizin bu noktaya gelmesinde, mali usulsüzlük iddialarını araştıran savcıların federal parlamentodan Cumhurbaşkanı Wulff'un dokunulmazlığının kaldırılmasını talep etmesi etkili oldu.
Savaş sonrası dönemde ilk kez bir Almanya cumhurbaşkanı böylesi bir soruşturmaya hedef oldu.
Almanya Cumhurbaşkanı Christian Wulff'ın görevinden istifa etmesinden sonra boşalan koltuğunu doldurmak için Başbakan Angela Merkel'in, partiler üstü bir aday üzerinde uzlaşılmasını istediği belirtildi.
 
Halkın güven kaybını gören siyasetçilerin istifa kararı acaba bize hiç tanıdık geliyor mu? Gelmez çünkü “melez” demokrasilere göre değil siyasetçilerin istifa etme erdemi.
 
Müslüman öğrencilere büyük gözaltı
ABD'nin New York kenti polis departmanının, bu ülkenin kuzeydoğusundaki üniversitelerde okuyan Müslüman öğrencileri tek tek fişlediği ortaya çıktı.
Uluslararası haber ajansı AP'nin haberine göre, Pennsylvania ve Yale üniversiteleri dâhil, ülkenin kuzeydoğusundaki tüm üniversitelerde okuyan Müslüman öğrencilerle ilgili detaylı raporlar hazırlandı.
 
Arap baharının Demokrasi ve İnsan hakları havarilerinin gerçek yüzü bu olsa gerek. “Medeniyetler Çatışması”nın yazarı Samuel Huntington’u yanıltmamak için ellerinden geleni yapıyorlar.
Yine de Huntington’a en güzel cevap Arap Baharı bölgesinden çıkmıştı. Amin Maalouf’un “Çivisi Çıkmış Dünya” adlı eseri ile sizleri baş başa bırakalım. Gerçekten Dünya’nın Çivisi çıkmak üzere…
Hits: 14062