Yöresel Şöhret Olarak: Kaşar

~ 19.02.2012, Mine KIRIKKANAT ~

Türkiyede 2004 yılından beri Hayvanları Koruma Yasası var. Kurban bayramı görüntülerine bakarak pek uygulandığı söylenemez, ama yavaş yavaş bir şeylerin değiştiğini, korumasız hayvanlara zevk için saldıran ve öldüren sadist zihniyetin toplum vicdanında da mahkûm edildiğini görüyoruz.

Geçen gün televizyon izlerken, ekranın altındaki bantta korumasız köpeğe taş ve buz parçalarıyla saldıran çocuklara ceza…” yazıyordu. Başka bir deyişle Türkiyede hayvanlara yönelik olağan, küçük gaddarlık da artık haber. CHP konuya duyarlı. İki milletvekili şubat ayı başında TBMMye yasadaki cezai yaptırımları arttıran bir önerge sundu. Güçsüze, zararsız ve savunmasıza verdiği acıdan zevk alan insan o kadar çok ki, kuşkusuz bu kalemde de sıfır işkence hanesine varılamayacak. Ama belki daha çok sayıda savunmasız hayvanı insan gaddarlığından korumak mümkün olacak zamanla

Oysa insanlığın durumu umutsuz. Yüzlerce yasa, insanı insan gaddarlığından koruyamıyor. Hele gaddarlık psikolojik acı vermek, skatolojik zevk almak içinse, suç sayılmıyor, yasa bile yok!

***

Adam, üç yıldır hükümsüz tutuklu. Üstelik tecrit hücresinde. Yapayalnız. Her şeyi elinden alınmış. Yarinin yanağı, çocuğunun kokusu, bir dost elini tutmaya, bir ses duymaya hasret. Üç yıldır Suçum ne?diye haykırıyor, belki doğru, belki yanlış, adil yargılanmadığını düşünüyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine tutukluluğunun altıncı ayında yaptığı başvuru, yeni görüşülmüş ve AİHM, bir ara karar almış. Başvuruda yapılan şikâyetlerin ikisini kabul edilebilirbulup, Türkiyeden 10 Nisana kadar savunma istemiş. Bu savunmadan sonraki aşamada, ilk başvuruda dava sonuçlanmadığıiçin reddettiği şikâyetleri kabul etme olasılığı bile var! Dolayısıyla AİHMnin ara kararı, tutuklunun lehine bir karar olup, daha da lehine dönebilir

Biri taze, öteki eski kaşar, almışlar ellerine paçavra bir gazetenin AİHMnin ara kararına dair paçoz çevirisini, sallıyorlar. Kaşarlık ikonu eskisinin taze klonu kaşar, daha heyecanlı. Mahkeemeee, Ergenekon örgütünün varlığını kabul ettiii! Mahkeemee, Tuncay Özkanın evinde silah bulundu dediii! Mahkeemee, işkence yok, dediiii, naa karar burda!diye ciyaklıyor. AİHM sandığı mahkeeemeee, Silivrideki mahkeme. Karar diye okuduğu satırlar, Ergenekon davasındaki iddianame

Demir parmaklıkların arkasında, hücresinde tutsak, o tek başına adamın duygularını düşünün. Kimseyi arayamaz, kimseyle konuşamaz, kendisini savunamaz. Zaten çıksa, konuşsa ne yazar?

***

Eski AİHM yargıcı ve CHP milletvekili Rıza Türmen, 16 Şubat tarihli Cumhuriyet gazetesindeki yazısına, AİHMnin Tuncay Özkan/Türkiye davası ile ilgili olarak aldığı karar konusunda yazılanları, söylenenleri şaşkınlıkla izledim…” diye başlamış. Herkesin anlayabileceği bir dille, açıklamış kararı, ne gam?

O paçavra gazeteler ve paçoz çevirmenleri, bu kaşarlar, zaten doğru olanın peşinde değiller ki Tam tersine, gerçeği saptırmak, şoke etmek için varlar. Uyandırdıkları nefretten besleniyorlar. Nerede yalan, dolan ve iftira, oradalar. Ne kadar çirkef, o kadar şöhret, onlar. Doğuştan mı arsızlar, sonradan mı oldular, bilinmez. Ama hakaret edilmekten, aşağılanmaktan zevk alıyorlar, besbelli. Skatolojiyi* hayvanlar mı icat etti? Elbette bazı insanlara özgü bir sapkınlıktır, skatofili.

***

Hücresinin sessiz yalnızlığında bir de bunlara göğüs germek zorunda kalan Tuncay Özkan, Bugünler geçerdiyor, okunmayan mektubunda.

Ölmez de bu hücrelerden sağ çıkarsak, halkımızın önünde her şeyi açık açık konuşuruz. Hatalarımız varsa özür dileriz. Sevaplarımızı da terbiyemiz gereği sessizce geçiştiririz. Çünkü bize utanmayı da öğrettiler. Ben milyonlarca insanın gözüne bakarak meydanlarda konuştum. Alnım o günkü gibi ak ve dik. Hiç yalan söylemedim halkıma. Hâlâ yalansız yaşıyorum. Ölümden korkmuyorum. Ama utanmaktan korkuyorum. O nedenle herkesi, tarih önünde utanacağı sözlerden uzak durmaya davet ediyorum.

Boşuna kahretme Tuncay, bunları utandıramazsın Çünkü ne onlar tarih yazar, ne de tarih onları!

* Dışkı düşkünlüğü.

‘G’ NOKTASI

AYNALAR

 

Geceleri aynalar

pencerelere koşar

 

bir kenar perde aralığından

yıldızlar mı istersin

bulutlar mı

büyük gökyüzü mü

böyle anlarda

sevinçten parıldar yürekleri

                        

                       

sazlar türküler

kaplar her yeri

kötü makyajları

düşmanca hayalleri

ne kadar çirkinlik varsa

hepsini

kovarlar gözlerinden

omuzlarında dalgalarla

denizler gelir

 

 

geceleri aynalar

özgürlüklere koşar

 

A. Kadri ERGİN

Buz kadar iffetli ve kar kadar temiz olsan da iftiradan kaçamazsın.

WILLIAM SHAKESPEARE

(Cumhuriyet)

Mine KIRIKKANAT | Tüm Yazıları
Hits: 2573